İmânî  terbiye  ve  kalp

Nurten Selma Çevikoğlu

Bugün insanlarımızın düzgün bir ahlâkî yapı geliştirememeleri, yanlış davranışların olanca hızla yayılması, acımasızlık ve şiddetin artması gibi toplumu rahatsız eden birbirinden koparan, ayrıştıran, kişileri buhranlara sürükleyen pek çok sebebin arkasında insanların imânî bir terbiye anlayışına sâhip olmamaları gerçeği yatıyor. Bu inkar edilemez bir hakikattir.

İmânî terbiye sağlayan temel unsur kalptir. O kalp ki, dünyâda yaptıklarının gün gelip hesâbını vereceği sonsuzluk âleminde, rahmetinden her vakit umutlu olduğu ama azâbından da korktuğu bir kalptir işte o kalp diri kalptir. İnsanı insan yapan bu kalbî duygudur. İnsanı –af edersiniz- hayvanlaştıran ise duygusuz, duyarsız, hissiz kalptır. Kalp maddi olarak yumruk kadar bir et parçasıdır. Yine kalp kan ve kaslardan oluşan hücreler bütünüdür. Fakat onun fiziksel, maddi yönünden çok his ve duygulardan, iyiye-kötüye olan temâyüllerinden dolayı mânevî cihetidir asıl önemli olan. Zira kalpte insanı harekete geçiren pek çok unsur vardır.  

İnsan, ancak Cenâbı Hakk’ın kendisine lütfettiği rûhî birikimlerle hayâtın özüne, varlığın sırrına, yeryüzünde olan bitenin derinliklerine vakıf olabilir. Tabi bu sonlu bir âlemden sonsuzluğa uzanıştır ki, bu his insanı dünya hayâtında muhteşem tekâmül aşamalarına yükseltebilir. İşte böylesi güzelliklerin tecelli ettiği bir kalp ‘diri bir kalp’tir. Oraya Allah Teâlâ nurlarını gönderir de, o kalp mâmur olur yâni huzur dolar. Peygamber aleyhisselâm; ‘Allah sizin sûret ve kalıplarınıza değil kalplerinize bakar.’ (Müslim, Birr 34) Buyurmuştur. İşte bu yüce Yaratıcıyla bağını koparmayan O’nun emirlerine riâyet eden temiz bir kalptir. Cenâbı Hak böyle kalpler için: “Allâh’a temiz bir kalp ile gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün..” (Şuara, 88-89) diye bahseder.

Bu târifi zor güzelliklerden bî haber olan Hakk’ı tanımayan, O’nun emirlerine boyun eğmeyen ama nefsinin her emrine âmâde olan, her türlü yanlış işleri yapan ölü kalpler de var tabi. Böyle kalpler her ne kadar biyolojik olarak diri olsalar da mânen ölüdürler. Ölü kalpler de yüce Kur’an’da şöylece ifâdesini bulur: “Ölü iken kalbini diriltip, insanlar arasında yürürken önünü aydınlatacak bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp çıkamayan kimsenin durumu gibi midir? Kafirlere de, işledikleri güzel gösterilmiştir.” (En’am, 122)

Ortalıkta dolaşan, insanları bitap bırakan her yanlış iş, kalplerin ölmüş olmasından kaynaklanıyor. Kalplerin ölmeyip diri hâle getirilmesi, harap edilmeyip onarılması, katılaşmayıp hislenmesinin temin edilmesi gerekiyor. Kalbin hissizleşmesi, katılaşması, duyarsız hâle gelmesi, anlayan insan için büyük bir belâdır, musîbettir. Zira bugün zulüm akan dünyânın temelinde işte bu katılaşmış, taş kesilmiş âdeta kalpsiz kimseler vardır. İnananların gönüllerinin Allâh'ı anması ve O'ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamânı daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı; çoğu, yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadid, 16) 

İnsanların doğru davranışlar icra etmesi, toplumun huzûrunu bozacak şeyler icra etmemesi ancak kendisinin huzurlu olmasına bağlıdır. Kendisinin huzurlu olması da temiz bir kalp ile mümkündür. Temiz kalp hem kendini hem toplumu sıkıntıya sokacak menfi, yerilen davranışları işlemekten korkar, her işinde sâdece Hakk’ın rızâsını amaçlar, maddeye iltifat etmez, adâletten-doğruluktan ayrılmaz, ahlaksızlık yapmaz, yapamaz, başına gelenlere isyan etmez, onlarla elinden geldiğince mücâdele eder, olmuyorsa sabreder sonra tevekkül eder. Rabb’i Teâlâ Şanlı Kitâbında: “Dikkat edin, kalpler ancak Allâh’ı anarak huzûra kavuşur.” (Ra’d, 28) diyerek insanların kalbî hayatlarının güzelliği ile ancak huzur ve mutluluk sağlanabileceğini net bir şekilde işâret buyuruyor. 

O halde huzur ve sükûn arıyorsak kalbimizi iyilik, güzellikle beslemeli ve kalbî hayâtımız üzerine hassâsiyetle titrememiz lâzımdır. Onu ibâdetlerle, zikirle, fikirle, güzel davranışlarla doldurup boş bırakmamak gerekiyor. Rabb’im bizleri temiz bir kalp sâhibi eylesin, taş kalplileri de uyandırsın yoksa halleri perişan. Bizleri kendi yolundan ayırmasın diyerek yazımızı sonlandıralım bugün de efendim. En Güzele emânet olun. Cumânız mübârek olsun.

SİLAHLI KUVVETLERİMİZİN BAŞLATTIĞI “BARIŞ PINARI” HAREKÂTI İÇİN BUGÜN VE HERGÜN DUÂ EDİYORUZ. RABBİM “HAFIZ” İSMİ ŞERİFİYLE ASKERLERİMİZİ MUHAFAZA EYLESİN “FETTAH” İSMİYLE ŞANLI ORDUMUZA GÂLİBİYET KAPILARINI AÇSIN İNŞAALLAH.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.