İbadetleri ikame zorluğu

Süleyman Küçük

Hac farizasını yerine getiren Müslümanların dönüşlerinin olduğu bu günlerde Milletimiz arasında meşhur olan “Namaz" camiden sonra, "oruç" ramazandan sonra, "hac" ise hacdan döndükten sonra başlar.” Sözünü hatırlayarak başlamak istiyoruz.

Milletimizin irfanı ile kültürümüzde yer etmiş olan bu söz belki de bir anlamda “Arabiler iman ettik dediler, de ki: siz henüz iman etmediniz ve lâkin henüz iman kalplerinizin içine girmemiş olduğu halde islâma girdik deyin ve eğer Allaha ve Resulüne itaat ederseniz size amellerinizden hiç bir şey eksiltmez, çünkü Allah gafur, rahîmdir” mealindeki Hucurât Suresi 14. Ayetinin halk dilinde söylenmiş halidir.

İbadeti salt ritüel görerek veya “nasıl yapılırsa yapılsın yeter ki yapılsın” diyenlere karşı hayatının her anını ibadet ediyormuşçasına davranarak;

İslam Dininin kabullerini de retlerini de dil ile söylemek ibadet etme açısından kolay olsa da, ibadetleri yaşanan hayatta ikame etmek yani eyleme dönüştürmek zordur.

Bu zorluk şimdilerde ibadetleri ritüel olarak görüp uygulayanlar açısından kolay olsa da namazı camiden sonra hayatta ikame etmek zordur.

Sabah ve Yatsı namazlarına devam etmek ile Hayatın en hızlı yaşandığı dönemlerden biri olan ikindi vakti alışverişi terk ederek Camilere gittikten sonra akşama kadar namazı muhafaza etmek çok da kolay değildir.

Karşılığında cennet vaad edilmiş olsa da yine de zor gelir.

Senede bir defa ticaret ve zirai faaliyetlerden elde edilen gelirlerden üstelik daha fazla ecir elde edebilmek amacıyla Ramazan günlerinde denk getirerek zekât hesaplamak ve vermek kolaydır.

Ancak zekâtı fakirden yana tercih kullanarak hesaplamak ve son dönemlerin meşhur ifadesiyle cimrilerin zekâtı olarak ifade edilen 40 da birden fazla oranda canının yongası olarak görülen sevdiği mallarını Allah(cc) yolunda feda etmek kolay değildir.

Dünyada ekonominin daraldığından bahisle geçmişte haram ve yasak görülen her tür ekonomik faaliyetin mubah görüldüğü bir dönemde ve politik kararlar nedeniyle dövizin alabildiğine yükseldiği bir dönem sonunda hemen her şeyin fiyatının yükseltmek varken bütün bunları arkasında bırakıp zahmetli hac yolculuğuna çıkmak çok kolay olmasa gerektir.

Bütün bunlara bakıp “cennet elbette kolay değil” diyenlere bakarak;

İşyerinde veya cami önlerinde veya şehrin herhangi bir noktasında elini açıp “şey ’en Lillah(cc)” diyen veya tanıdıklarımızdan birisinin uğradığı bir zarar ve sıkıntı üzerine sıkça söylediğimiz "Allah(cc) yardımcıları olsun" sözünü söylemek kolaydır.

Özellikle Yardım konusunda da şahsi imkânları kısıtlı olmasına rağmen bir noktaya kadar ellerinden geldiği kadar yardımda bulunduktan sonra çevrelerine yardım konusunda çağrı yapan insanların daveti üzerine bu insanlara az da olsa elden geldiğince yardım etmek özellikle şimdilerde geçmiş zamanlardan daha zordur.

Mazeretimiz de hemen hazırdır. “Her şey çok pahalandı”

Gerçi eskiden de kime çağrıda bulunulsa onlarında “viran olası hanede evlad ü ıyal var” cinsinden mazeretleri vardı ve onlardan da ekseriya duyduğumuz kelime yine  "Allah yardımcıları olsun" oluyordu.

İnandık ve iman ettik dedikten sonra Müslümanların bu gibi durumlarda söylecekleri asıl söyleyecekleri söz “Yardıma muhtaç olanlara yardımcı olması gerekenler bizleriz. Allah(cc) bunu emreder” olmalıydı.

Çünkü böyle bir zamanda yardıma koşmak çoğu zaman bir kalbe dokunmak, hiç tanımadığı insanların acıları için bir damla gözyaşı dökmek, yediklerinin, içtiklerinin barkoduna varıncaya kadar paylaşmayı ayrıcalık sayan birilerine rağmen ihtiyacı olana kol kanat germek, kuru ekmekle birlikte içeceği bir bardak çayı olmayan birine bir öğün yemek ikram etmek zordur.

Ekonomik sömürü aracı olan faizi dünya gerçeği, zinaya yaklaştırıcı her tür düşünceyi bilhassa da cinsiyetsizliği politikanın bir gereği olarak kabul eden yetki ve iktidar sahiplerine karşı "Güç ve kudret sahibi yalnızca Allah'tır(cc)" ve “Zinaya yaklaşmayın” hükümlerini ayakta tutmak zordur.

Politik emellerine ulaşmak için çevresinde kendisine gerçekleri hatırlatanları rakip, rakiplerine karşı kullandığı kelimeleri de kelimeleri silah olarak gören birilerine “Hatırlat senin hatırlatman fayda verir” hükmünü hatırlatmak zordur.

FARKINDA MIYIZ?

Dünya siyasetinde güç odakları ve söz sahibi olarak gördükleri reel politik tanrıların dünya hegemonyasını ellerinde bulundurduğu zamanlarda  "Güç ve kudret sahibi yalnızca Allah'tır(cc)" diyerek, reel politika yapıcıların politik ve ekonomik gazaplarını üstüne çekmek zor, insanları dünyanın cehenneminde pahalılık ve yokluk içinde bırakanlardan yana olup kendilerini ve çevrelerini zevk ve safa içinde yaşatmak ise çok kolaydır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.