Huzur Kapısı

Hüzeyme Yeşim Koçak

Kâzım Öztürk beyefendi; “Mevlana’nın Tefekkür Dünyası; Şems-i Tebrizî’nin, İbni Arabî’nin, Sadreddin Konevî’nin, Sultan Veled’in, Hz. İbrahim ve MUHAMMEDÜ’L EMİN(Hz. Peygamberin) Evrensel Mesajları” gibi kitaplarla edebî ve dinî dünyamıza renk katmış bir yazar.
Yeni kitabı Huzur Kapısı’nda; Müslümanca yaşamanın ilkelerini sunuyor,  temiz bir toplum oluşturmak, insanlaşmak yolunda hayat dersleri veriyor.
“Huzur Kapısından, Huzur Şehrine girmek isteyen; ne incinir ne de incitir. Kendine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmaz. Kur’an hayat kitabıdır. Dolayısıyla doğru, mükemmel bir hayat yaşamak isteyen; Kur’anı referans yapar. Kişilik sahibi mümin, Kâmil insandır.” diyor.
Eğitimci Yazara göre,  “Hayatımızda çeşitli huzur kapıları vardır, yüzümüze açılan; bizim doğumumuz ailemiz için bir huzur kapısı, okula başlayışımız, askere gidişimiz, evlenmemiz, çocuklarımızın olması…”
Kapılar açılır kapanır ama önemli olan, eşikte, içeri girdikten sonra, yeni kapılar önünde veya sırla kaplı olanlarında nasıl hareket edeceğimiz, nasıl bir idrak seviyesiyle onları değerlendirip kullanacağımız, yani hayatımıza nice bir veçhe verip, Son Kapı’dan ne vaziyette çıkacağımız, herhalde çilingirliğimiz önemlidir.
Yazar “Dilruba(gönül kapan, gönül alan)” kavramını genişletiyor kitabında:
 “Ruh âlemini süsleyen, ruha şifa veren nice insanlar, manzaralar, yaratılışlar vardır… Kur’an Dilruba ilkeler ortaya koyar. Dilruba, sadece Edebiyat ve Tasavvuf âlemine has bir tutum değildir, bundan sonra da Dilruba söylemler, tavır ve davranışlar sürecektir”  (sf. 15-16)
Fakat bu devamlılığın sağlanması ve taze hayatiyet sahalarının ortaya çıkması, güzele varlık ile mana kazandırmak; bizim yalnızca eskileri, güzideleri körü körüne taklitle veya kabuksu söylemlerle değil,  kendi “akıl, irade ve fikirlerimizi devreye sokarak”, ceht ve bilgilerimizle, ülkülerimizin sağlamlığıyla, yani seviyeli mümin şahsiyetiyle gerçekleşecektir.
 Emeksiz, tasasız, teçhizatsız kuru bir bekleyişe girmek, kurtarıcı sayılan kof hülyaların elimizden tutacağına inanmak, şartlara teslim olup, sürüklenmek, miş gibi, sahte yaşamaların da göstergesidir. “Yollar; ağır ağır ve sessiz alınır.”
İyi iletişim ve “Dilruba kelimelerle” gönlümüzün serinlemesi kuşatılması için, dile büyük önem vermelidir.
 Sayın Öztürk, bize yaraşan, basit gibi gözüken, ancak benlik saikiyle hep ötelediğimiz, hakkını vermediğimiz ifadeleri, hayatımızda ihmal etmemeyi önerir: “LÜTFEN, RİCA EDERİM, TEŞEKKÜR EDERİM” gibi. Bunların samimiyetle, biliçle yaşantımızda yer bulması esasen zarif bir gönlün de eseridir.
Lokman Hekim’in öğütlerini okurla paylaşır:
“Allah’tan kork, ilim meclislerine katıl, ilimden nasibini al, ahirete hazırlan, önce düşün, içini süsle, şiddetten sakın, kendi milletinin kızıyla evlen” gibi.
Ya da Hz. Ömer(radıyallahu anh)’den şifalı sözler alıntılar:
“On şey, on şeysiz düzelmez: Akıl, iffetsiz; fazilet, ilimsiz; kurtuluş, korkusuz; sultan, adaletsiz; asalet ve şeref, edepsiz; ferah, emniyetsiz; zenginlik, sehavetsiz; fakirlik, kanaatsiz; yücelik, tevazusuz; cihat, tevfiksiz iyileşip düzelmez.”
İnsan günahkâr bir mahlûktur, mamafih manevî kirlerinden temizlenip, yükselebilir. Tövbe Kapısı daima açıktır. Arınmadan Huzur’a durulmayacaktır.
Gizli Hazine, bilinmek isteyecek ve “Adem, Âdem, Adam” şeklinde, insanın yaratılış serüveni; dünyaya düşüş ve yürüyüş başlayacaktır. İlahî Düzen gerçekleşecektir.
Dünya Kapısında insan olmak, kulluğun insaniyetin hakkını vermek zordur.
Huzur Kapısı bir mükemmelleşme, güzelleşme ve yaşama sanatının da ipuçlarını gösteriyor.
Kâzım Öztürk, Huzur Kapısı, İstanbul, Rağbet Yayınları, 2017


    Not: Kısa bir süre için izninizi istiyorum. Ramazan ayında nasipse görüşmek dileğiyle.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.