Hoş Görülülüğün Demokrasiyi de Getirmesi

Ahmet Güldağ

Her ne kadar, yıllardır yaşam ortamı karmaşıklık içinde olup..
Kimi hukuk, kimi demokrasi, kimi ekonomi bozuluyor, kimi irtica var laiklik cumhuriyet elden gidiyor, kimi Ergenekon, kimi yolsuzluklar ortaya atma yolunda olsa da… son günlerde başlayan zamlamalar pardon yükseltmeler. (Bir zamanlar zam demek yasaklanmıştı da!.) ile ortalık toz duman olmaya yüz tutsa da..
Haricimizde de, dün inanılmaz ama bugün hayret içinde izlediğimiz tavırlar değişimler gelişse de…
Hem de başka devletleri istila ve mezalim içine sokan devletin sadece kendilerine tanıdıkları demokrasi yaşamında olanlara bile veryansın edebilsek de.. ama söz aramızda kalsın USA hariç (!)
***
Şimdi yaşamımızda ki bu tartışmaları bir kenara bırakalım da hoşgörü üzerinde duralım.
Asırlar önce Afrika’dan kaçırarak esir olarak getirip kullanmaya başladıkları insanlara zenci adı vererek zulüm içinde kullanıp biraz olsa bile demokrasi yaşamı tanımlamamışlardı…
O kadar ki! Siyahîlerin, beyazlarla birlikte otobüs, tren, lokanta, genel yerlerde olmaları kabul edilemeyip zaman zaman öldürmelere bile varan işlemler olurdu!
Bu yönde devam için “Klan Klan” gizli teşkilatları bile kurup caniyane işlemleri vardı.
Ama ne oldu? O siyahîler, zenciler esaret altında yaşarken bile yılmadılar.
Kendilerine de saygı gösterilmesini, yaşamlarında demokrasiden nasip almayı sağladılar
Tabii önce hoşgörü sonra demokrasi adı altında ki değişimler neticesi oldu.
Hiçte asla düşünülemeyecek şekilde oluşumla o kölelerin soyundan geleni başlarına taç ediverdiler.
Böylece hoşgörürlüğün neticesi demokrasi ile tamamlandı.
Tamamlandı ama bu sefer kendi din karşıtlarını hor görmede devam ettiler ve etmekteler.
Devletler olarak yaptıkları mücadeleyi birde “Demokrasi adına” yutturması ile işgallere girişip mezalimler yaptılar/yapmaktalar…
***
Maalesef bizde de Batı sempazitanı çeşitli mevki sahipleri ile onlara şakşaklık eden elitlerimiz
Bu batılılığa uymak emeli mi? Yoksa maneviyat karşıtlığımı? Ne desem bilemem ama…
Önce üniversitede okuyan başörtülü genç kızlarımıza el atıp bununla kalmadılar.
1970’lere kadar bizzat Cuma günleri gördüğüm apoletli resmi elbiseliler rahatça namazını kılarken…
Evde kılanı hatta eşi başörtülü ve namaz kılıyorsa onları bile sokağa atıverdiler.
Hele birde kapalı yer bir tarafa açık yer törenlerini bile kraldan fazla kral olmaya kalkanlar
Ulusal yapıp örtü yasağı (!) kerrakesiyle anneler ve babaları içeri almayabildiler.
Şehit annelerine madalya vermediler…
Memurlar bile hanımı örtülü diye fişlendi. Yeni girecekler alınmadı. Memurlardan namaz kılanları maalesef o dairelerin başlarındakiler bile hoş karşılamazdı. Bunu bizzat yaşadım. Yalan diyen beri gelsin.
Başörtülü hanımı olan başbakan seçildi. Hemen “Vay seçimde sahtekârlıklar oldu. Cahil halk vereceği oyu bilemedi, Cumhuriyet, Laiklik elden gidiyor” vb. gibi sözlerle seçmen milleti “demokrasi bilmezler ne olacak. Karnı büyükler” vb. gibi bağrışım ve çağrışımlarla direndiler.
Sadece o mu? Cumhurbaşkanına da aynı hareket içinde oldular. Kimi selam bile vermekten kendini arî buldu.
Başörtülü hanımı ve maneviyatçı diye gördükleri kendi ırk ve vatandaşı olarak seçilen Cumhurbaşkanına..
Karşıt gösteri ve çeşitli yazılı yazısız, görüntülü görüntüsüz eylem yapanlar hatta devam edenler eksik olmadı.
***
Son günlerde ise Amerika’da ki Siyahî zencilere hoş görülüğün neticesine yaklaşık…
Türkiye’de de resmiyet ve vatandaşlar arasında hoşgörünün başladığını görebilmekteyiz.
Başörtülü kız öğrenciler bazılarının direnmede devamına rağmen üniversitelere devam edebilmekte, Başörtülü hanımefendi ve namaz kılan beyefendiler İrticacı deyip horlanmamakta.
Hatta Ordu Evleri’ndeki düğün törenlerine gelen başörtülülere müsaade edilmekte.
Demek ki bizde de hoşgörü kendimize gelmeyi ortaya koymakta.
Baksanıza yılların maneviyata karşı söz ve hareketler içine girebilen muhalefet bile eski deyimleri unutmuş hoş görüyü kabulle oy alma yolunda.
Bence ileri demokrasinin yerleşimi ve sevindirici bir olay…
Siz ne dersiniz?
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.