HOCALARIN CORONA SAVAŞI

Süleyman Küçük

Bu günlerde iyiden iyiye azıyı ele alan corona musibeti nedeniyle hemen her gün televizyon kanallarında bir psikolojik tıp savaşı ortaya konuluyor.

Virüs musibetinin ilk günlerinde virüsün tabii yoldan mı ortaya çıktığı yoksa laboratuvar imalatı ısmarlama bir virüs mü olduğu sınırlı sayıda kişi tarafından tartışılırken yine bazı kişiler bir anda ortaya çıkıp isimlerinin önündeki unvanlara bir takım unvanlar daha ekleyerek tartışmayı psikolojik bir baskı haline dönüştürdükleri ifadelerle kapatmaya çalışmışlardı.

Her ne şekilde olursa olsun bu virüs musibeti millet olarak bizi de vurmuş durumdadır.

İster devlet kurumlarının yetersizliği isterse milletin lakaytlığı sebebi ile olursa olsun biz bu virüsten en çok zarar gören ülkelerden biri olacağız bu gidişle.

Çünkü hükümete özellikle de hemşerimiz olan sağlık bakanına ve söylediklerine olan güven her gün açıklanan ölüm ve hastalık sayıları ile birlikte azalmakta olduğu görülüyor.

Sağlık bakanlığında oluşturulan bilim kurulunun da esasında ne yaptığı veya ne yapacağı ile ilgili bir bilgi paylaşımı olmadığı için ilk günlerde bir çıkış noktası gibi görülen kurulun bir işlevinin olmadığı da ortaya çıkınca işler daha da çıkmaza girecek gibi geliyor.

Her gün televizyonların haber veya tartışma programlarında yer alan en az bir bilim kurulu üyesi üniversite hocaları ortak bir dil kullanmamaları sebebiyle kendilerine olan güveni birazda kendileri yok ettiler.

En son bir bilim kurulu üyesinin basın yayın organlarında yer alan ve kendilerinin kararlarının hiçbir uygulama mecburiyeti olmadığı ve toplantıları sonunda alınan kararların hükûmetçe hiç dikkate alınmadan farklı uygulamalar yapılabileceğine dönük açıklamaları tabir caiz ise tuz biber oldu.

Corona virüsü ile ilgili olarak ta en başından beridir ortalıkta dolaşan haberlerin sıhhat derecesi araştırılmadan, analiz edilmeden kullanılması, Şer İttifakı (ABD-İngiltere-İsrail-Siyonizm-AB) tarafından yürütülen psikolojik savaşa hizmet etmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır.

Biz böyle bir ideolojik psikolojik savaşı geçmişte adı hoca olarak ifade edilen kişiler üzerinden yaşamıştık.

28 Şubat Post Modern Darbe sürecinde sadece adları farklı bazı “sahte hocalar(!)” ve “sahte tarikatlar(!)” üzerinden bir psikolojik savaş başlatılarak yürütülmüş ve yürütülen bu psikolojik savaşın sonucunda tüm dindarların ve tarikatların kirli olduğu ve laikliğin en büyük erdem ve değer olduğu iddiası topluma kabul ettirilmeye çalışılmıştı.

Bugün benzer operasyon üniversitelerde ve devlet kurumlarında görev yapan hocalar üzerinden güya bildikleri halde söylemedikleri, yazmadıkları bir şeyler varmış olgusu oluşturmak suretiyle gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.

20 ve 21. Asır teknolojisi ile ortaya konulan büyük değişim, insanları makineleştirip veya mekanikleştirip materyalizme yöneltmiş ve sonunda insanı bunalımdan bunalıma sürüklemiştir.

Komünizmin yıkılmasından sonra tek kutuplu hale gelen dünyada tek yaşanacak ekonomik model olarak sunulan kapitalizmin dünya egemenleri tarafından ırkçı Siyonist kapitalizme evirilmesi ile

Ortaya konulan kurtuluş reçeteleri bunalımı daha da derinleştirmiştir.

Türkiye de görülen bu tür bunalımın nedeni ta Soğuk savaş döneminden beridir batıdan gelen düşünce ve icatların hiçbir tartışmaya veya değerlendirmeye tabi tutulmadan aynen benimsenmesi olmuştur.

Bu dün din konusunda yapılan tartışmalarda olduğu gibi bu günkü virüs musibeti üzerinden yapılan tıp tartışmalarında aynıdır.

Dün dinin politize edilmesi ve Dinin siyasallaştırılması üzerine konuşmalar yapan bir kısım üniversite öğretim görevlilerinin yerini sanki bu günlerde tıbbın politize edilmesi ve siyasallaştırılması tartışmaları yapan üniversite hocaları almıştır.

Virüs için bulunmaya çalışılan veya bulunduğu halde henüz geçerli kabul edilmeyen aşı ve ilaç üzerinden üniversite hocaları öne çıkarılarak yapılmaya çalışılan psikolojik savaş, insanların aşıya karşı duruş iradelerini çözmeye ve onları tamamen teslim almaya dönük bir savaş olmuştur.

İnsan zihni üzerine yoğunlaşarak onu suçlu olduğuna inandırmaya ve insan hayatını kurtarmaktan vaz geçtik ticari bir sektör olmaktan dünyayı yönetenlerin elinde insanların evlerinden alınıp eğitilip mevcut sisteme bir müşteri olarak kazandırılmasını hedefleyen savaş insan neslinin tek bir merkezden yönetildiği bir dünya egemen sistemini dayatmaya gidecektir.

Yapabilirler mi sorusunun cevabı corona musibetinin nasıl sonuçlanacağına bağlıdır.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.