Hayatımızın ne Kadarında “Şükür” Var? -2-

M. Emin Karabacak

Şükrün Farkındalığı ve Edası
İnsanın dış dünyaya açılan ve dünyayı tanıma organı olan gözün bakış açısının olumlu olabilmesi için öncelikle duygu ve düşüncelerinin olumlu olması gerekir. Duygu ve düşünceleri olumlu olan da hayata olumlu bakacak ve olumlu değerlendirecektir.
Ebü'l-Hayr Fârûkî'yi sevenlerden Hâfız Abdülhakîm Dehlevî ticaretle uğraşıyordu. Ticaretinde zarar etmişti. Bu durum ona manen de zarar vermişti. Bir gün Ebü'l-Hayr dükkânın önünden geçerken, içeri girdi. Hâfız Abdülhakîm'in omuzuna elini koydu. İltifat göstererek:
"Ey aziz! Niçin kendini perişan ediyorsun? Niçin keder, üzüntü ve sabırsızlıkla vakitlerini geçiriyorsun. Allah’ü Teâlâ sana mal, hanım, çoluk-çocuk, sıhhat, şeref ve itibar gibi pek çok nimet ihsan etmiş. Bunlar içerisinde maldan bir kısmı zayi olsa ne olur sanki? Şayet Allah’ü Teâlâ kalanını da alırsa ne yapacaksın?" buyurdu. Bu sözler Hâfız Abdülhakîm'in kalbindeki derde şifâ oldu. Kalbi şaşılacak derecede sükûnet ve huzur buldu, bütün manevi kirlerden ve bulaşıklardan temizlendi.
İbni Semmak Hazretleri, elinde içtiği bir testi su olduğu halde halifelerden birinin huzuruna girdi. Halife “Bana nasihat et” dedi. İbni Semmak, halifeye “Susuz kaldığında şu su bütün servetin karşılığında sana verilse acaba bütün servetini verip bu suyu alır mısın?”
Halife “Evet! Alırım!” dedi. İbni Semmak “Bütün servetini vermek suretiyle ancak bu bir bardak suyu alabilirsin denirse, acaba mülkünden vazgeçebilecek misin?” Halife “Evet, vazgeçerim” dedi. İbni Semmak “O halde bir bardak suya değmeyen mülke aldanma!” dedi.
Musa (a.s.) Turi Sina Dağı'na çıktığı zaman Cenab-ı Hakk’a: “Ya Rabbi, Namaz kılıyorum senin yardımınla, oruç tutuyorum senin yardımınla, peygamberlik görevimi yapıyorum senin yardımınla ve bütün işlerimi hep senin yardımınla yapıyorum. Ey Rabbim, peki ben sana nasıl şükredebilirim” der.
Cenab-ı Hakk’ta “Ey Musa şuanda şükretmiş oldun.” buyurur. (İbni Receb el-Hambeli, Letaif’ül Maarif )
Kur’an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak: “Şükrederseniz elbette nimetimi artırırım” (İbrahim,7), “Biz şükreden kimseleri mükâfatlandırırız.” (Al-i İmran,145) buyurmaktadır.
Bir Kudsi Hadiste Rabbimiz şöyle buyurur: “Bir kimse, kendine verdiğim nimeti benden bilip kendinden bilmezse, nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Bir kimse de, rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmez ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur.” (İ.Gazali)
“Din işlerinde kendinden üstün olanı görüp ona uyan, dünya işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp Allah-ü Teâlâ’ya hamt eden şükretmiş olur.” (T.Gafilin)
Şükrün edasının ancak helal lokma ile mümkün olabileceğini ifade eden Ebû Bekr-i Dükkî bu konuda: “Mide, yenilen şeylerin toplandığı yerdir. Oraya helâl lokma koyarsan, azalardan salih ameller meydana gelir. Şüpheli lokma koyarsan, azalar Allah yolunda amel etmekte şüpheye düşerler. Eğer, haram lokma koyarsan, o lokma seninle Allah’ü Teâlâ arasında bir perde olur da, bu yolda yürümen mümkün olmaz." buyurur.
Bunun yanında şükür için;
Her ay bir öğrenciye az da olsa burs vermeli,
Akraba ziyaretleri yapmayı ve giderken de küçük de olsa hediyeler almalı,
Hayata ve olaylara olumlu şekilde bakmalı ve hayatı ona göre değerlendirmeli,
Rızka haram lokma karıştırmamalı ve en önemlisi Allah-ü Teâlâ’ya kul olmaya çalışmalı,
Aylık İslami bir dergiye abone olmalı ve onu ailecek okumaya çalışmalıdır.
-----------
Kaynak:
Evliyalar Ansiklopedisi, C.3 (Türkiye Gazetesi Hediyesi,1992)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.