Başarı Mı? Yüzyılın En Büyük Aldatmacasına Hoş Geldiniz!
Gecenin üçü. Gözleriniz ekrana kilitlenmiş, kan çanağı. Kahvenin haddi hesabı yok. Bir yandan "ilham veren" bir CEO'nun hayatını okuyor, diğer yandan "sabah 5'te kalkanlar kulübü"nün yeni videosunu izliyorsunuz. Kendinize fısıldıyorsunuz: "Daha çok çalışmalıyım. Daha başarılı olmalıyım." Peki, size bu fısıltının modern zamanların en tehlikeli yalanı olduğunu söylesem?
Durup bir bakın etrafınıza. Herkes bir koşturmaca içinde. Daha iyi bir unvan, daha pahalı bir telefon, daha "Instagram'lık" bir tatil... Sürekli bir "daha" peşindeyiz. bize dayatılan bir başarı tanımı var: Zenginlik, şöhret, güç. Bu uğurda uykumuzu, sağlığımızı, dostluklarımızı ve en önemlisi akıl sağlığımızı kurban ediyoruz. Başarıya giden yolda feda ettiklerimiz, vardığımızda elde edeceklerimizden gerçekten daha mı değersiz?
İşte size acı ama özgürleştirici gerçek: O "zirve" denilen yerde vaat edilen mutluluk yok. Oraya vardığınızda göreceğiniz tek şey, bir sonraki "zirve"nin manzarası olacak. Bu, sonu gelmeyen bir hamster tekerleği. Asıl devrim, asıl cesaret; bu tekerlekten inmeyi seçmektir. "Yeterli" demeyi bilmektir. Sıradanlığın o tatlı, o huzurlu sularında yüzmeyi göze almaktır.
Bu bir aldatmaca!
Çünkü bu sistemin size ihtiyacı var. Sürekli yetersiz hissetmenize, sürekli tüketmenize, kendinizi başkalarıyla kıyaslayıp daha fazlası için çabalamanıza ihtiyacı var. Mutlu ve "yeterli" hisseden bir insan, sistem için iyi bir tüketici değildir. Size "Hayallerinin peşinden koş" derken, aslında "Bizim için koş, bizim için yorul" diyorlar. Başarı, önünüze konmuş parlak bir havuçtur ve siz o havuca koştukça tekerleği döndürürsünüz.
Peki ne yapmalı? Kendinize şu soruları sorun: Benim "başarı" tanımım ne? Bu tanımı ben mi seçtim, yoksa bana mı dayatıldı? Hayatımda ne olsa, "İşte bu, tamamım ben" derim?
Belki de sizin başarınız, akşam yemeğini ailenizle huzur içinde yiyebilmektir. Belki de yıllardır ertelediğiniz o hobiye başlamaktır. Belki de sadece bir pazar sabahı telefonunuzu kapatıp hiçbir şey yapmamaktır.
Reddedin size dayatılan o sahte başarıyı. Kendi mutluluğunuzun tanımını kendiniz yapın. Bırakın diğerleri zirveye tırmanmak için birbirini ezsin. Siz hayat denilen bu muhteşem yolculuğun manzarasını çıkarın.
Unutmayın, herkesin Everest'e tırmanmak zorunda olduğu bir yalandır. Bazılarımızın mutluluğu, deniz kenarında küçük bir kulübededir.
Siz bu sahte başarının neresindesiniz?