Gonyalılar okusun …!

Kerem İşkan

Bir dost dert yandı;

“Teravihlerde camiler bomboşOysa nargile salonlarının önünde araba park edecek yer yok..” diye…

***

Ardından yirli(!) bir İmam söz aldı;

“Namaz vakti küfür küfür esen yirlerde gezer bizimkiler… İlla küfür olacak, camiymiş, hocaymış, teravihmiş “Iccakta camiden öldüm yimin osun” dir başka da bi şey dimezler… Oysa pencereyi açarız, soğuk su koyarız, gelse keşkem camiye, sırtımızda gıldırırız valla” dedi…

***

Mukallittin biri söze daldı;

“Öyle dirsiniz amma teravihte içeriye çekinceye kadar diliniz pek datlı… Camiye gireriz acemi askerin teskeresi gibi kapı görünmez valla… Ha ıccık hızlanıvırsan radara mı giren hay mübarek, accıkta oyalansan sahuru safta yaptıracaksınız...”

***

Bir Hoca ünledi arkadan, sesini şakadan ögkelendirerek;

“Dürtülesiceler, görende camiden çıkmaz sanır âlem sizi…Oruç gibi, on bir ayda bir görürüz yüzünüzü, onda da bin naz, ancak zorla bir niyaz…”

***

Çaycı elindeki tepsiden çay döktü muhabbetin üstüne;

“İçin hele bii… Ne didiğiniz belli değil…

Bu devrin hocaları yavru… Ayağına cemaat ister, kakında haa bi akşam sarığınızla, cübbenizle bi gezivirin nargile salonlarını; ‘Ne oturursunuz burda hayırdır, cennetten arsamı aldınız bakıyım tapularınıza’ bi diyivirin nargile ehline… Oturduğunuz yirde cemaat beklersiniz…”

***

Herkes sustu…

Ramazan güldürükçüsüne baktılar…

O oralı bile değildi…

Mahsustan anlamazlığa bile vurdu…

Sabah erkenden yola revan olup, iftar saatine kadar çalışacak olan işçi huzursuzca saatini yokladı ve sonra sıkıştırır gibi güldürükçüyü yalandan mıncıkladı;

Gırışma, ganara, annat gari kanımız soğudu...” dedi …

***

Güldürükçü, boğazını temizledi önce…

Çay bardağını çalkalar gibi yaptıktan sonra bir yudumda kafasına dikti… Yüzünde bin bir mimik uçuştu sanki, ağır ağır anlatmaya başladı;

“Yaz günü yoğun çalışılarak zar-zor tutulan orucun ardından Teravih namazına gider iki arkadaş… Biri ön safta yer bulur, diğeri en arkada… Hava hayli sıcak, Hocaefendi de hatimli kıldırıyor…

Namazın ortalarına doğru bir ses gelir arka saftan, gürültüler patırtılar artar daha sonra bir Hacıemminin can hıraş feryadı yükselir;

Gudurdun mu hay len gidi ?” diye bağırır Hacıemmi…

***

Sonra sesler kesilir…

Namaz biter iki arkadaş cami dışında buluşurlar… Önde namaz kılan arka safta namaz kılan arkadaşına, namaz sırasında oluşan gürültüleri sorar… Arka safta namazını kılan biraz mahcup ve utangaç anlatmaya başlar;

“Hiç sorma o sesler benim yüzümden oldu”

Devam eder anlatmaya;

Sıcak bir yandan, yorgunluk bir yandan, öyle bir uyku bastırdı ki, biran ayakta iken canım geçmiş… Önümde serin şırıltılarla akan bir dere…”

Arkadaşı; “Ee?”

“Biri ısrarla; ‘Atla derenin üstünden’ diye bağırıyor…”

“Eeeee?”

Dayanamadım rüyamda atlamışsım

Gözümü açtığımda önümdeki saftaki, Hacıemminin dalındaydım... Sonra işte sizde duydunuz Hacıemminin bağlığını…”

***

Kocaman, kocaman gülüştüler sahur öncesi…

Yere yığılan da oldu gülerken, güldürükçünün gülmekten sırtını yumruklayan da…

Teravih sonrası yeniden buluşmak üzere, ıssızlaşan evlerinin yollarında sahur iklimine doğru kendi kendilerine gülerek revan oldular...