Allah (cc) el-İsra (72) de buyurdu yüksek meali : “Bu dünyada kalbi kör olan, (yani ilahi emirlerin uzağında kalan ) ahirette de daha kör ve daha şaşkındır “
Taha (124-126) da da Allah (cc) buyurdu : “Her kim, Kurandan yüz çevirirse, muhakkak ona dar bir geçim vardır. Biz de onu kıyamet gününde kör olarak yaratırız . o da şöyle der ; Rabbim, dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin beni kör olarak haşr ettin ? Allah (cc) buyurur ki; işte sana ayetlerimiz geldi, ama sen onları unuttun onlara kör kesildin. Bugünde sen aynı şekilde kör olarak unutuluyorsun”
İlahi ferman açık ve net. Kulum dünyada iken emirlerime kulak ver dinle ve onlarla amel et. Onlara kör olma. Aksi halde ceza olarak mahşerde kör yaratılacaksın ve unutulacaksın sizi uyarıyorum. Bu emrimle ahirette itirazınız kabul edilmeyecektir.
İnsan daha güzel, daha açık, daha net nasıl ikaz edilebilir ? .
Ayetleri izah sadedinde: Hz Osman (ra), kul dünyada gözleri gördüğü halde, ahirette kör olarak diriltilmesinden korkmalı, Hikmetten anlayana çok manalı ve ibretli bir söz kafidir. Cahiller manen sağır olanlar, hakkı duymazlar.
Allah (cc) Hz Osman’dan (ra) razı olsun. Bizlere ne güzel izahat verdi.
Bize düşen görev; gözümüzü, gönlümüzü sonuna kadar Kurana açarak, ikazlara dikkat kesilmeli.
Büyüklerimiz şöyle dua ettiler ; Ya Rabbi gözlerimize bir nur ver ki hakikati görelim, kulaklarımıza bir nur ver ki hakkın ve hayrın sesini duyalım, kalplerimize bir nur ver ki nereye baksak Yüce Zatını hatırlayalım.
Dudaklarımızdan dökülen bu sözleri, melekler yazdı ve ilahi makama arz etti.
Allah (cc) dostlarından biri buyurdu ki ; Bu dilekçe ile, bu kapıda siz bekleyin ve ısrar edin. İçeriden bir ses : Sorun derdi nedir ? Melekler Ya Rabbi zatından başka Rabbi olmadığını anladı. Allah (cc) buyurdu ki; Madem öyle, duasını kabul ettim.
Bu tadın, bu zevkin kıymetini ancak tadanlar bilir. Kelimelerle anlatmak mümkün değildir.
Sufi büyüklerimiz diyorlar ki : Sultanlar ve padişahlar bu zevki bilseydi tacı tahtı terk ederlerdi.
Bunun örneği; Belh Sultanı İbrahim Ethem (ra) horasan sultanı Seyit Harun Veli (ra) tahtı terk ederek Allah (cc) dostlarının içine karışmış ve mütevazi bir hayat yaşamışlardır. İslam tarihinde daha bir çok örnekleri vardır.
Bir Sufi büyüğümüzün sözüyle yazımızı tamamlayalım : “Tek güvendiğim amelim Allah’ın (cc) dostlarını seviyor düşmanlarına buğz ediyorum. Hoşça kalın. Allaha (cc) emanet olun."