Geçmiş olayların analizi

Ahmet Güldağ

Apartman katları arasında halen devam eden komşu hareketleri vardır.

Üst kattaki, yemek vb. döküntüleri çırpar, Müzik vb. ile gürültü yapar.

Alttaki bu huzursuzluğun giderilmesi için üst katta olana bir şey söyleyebilme olanağından mahrumdur.

Çünkü nereye müracaat etmişse de netice alamamıştır.

Çeşitli yönlerden üstteki söylenemeyecek kıratta bir kimsedir. Sineye çeker.

***

Gün olur üstün daha üstteki boş daireye birileri gelip yerleşir.

Bu sefer ortada kalanın aynını o, ona yapar. Yani "yapana da, yapılmış olur"

Bu hususta "Men dakka, dukka"" denilen halk deyimleri vardır.

Kendi yaptığı huzursuzluğu bilmeyip gururla gezerken, değişim oluverir

Yeni gelen üsttekinin kapısını çalarak bağırır çağırır. Bu arada "Bak. Elimden kurtulamazsın. Hırpalarım seni. Dahası kolluk kuvvetlerini getirir, cezalandırıp çıkarttırırım buradan. Ben bile kurtaramam…" demeyi de eksik etmez.

***

 Bu işlemlere benzer çeşitli olanaklar. Neylersiniz ki, siyasi hayatımızda da görülebilmektedir.

Her birinin, "Bizden başkası demokrasi bilmez… Biz siz huzur olmaz" nakaratı eksik olmaz..    

Karşıt kuruluşların tenkitlerine kulak vereceği yerde veryansın eder.

Hele seçmenin de o tarafa kaydığını görürse. Susturma, kapattırma çareleri arar…

Yalnız kendilerinde demokrasi, Cumhuriyet, laiklik ve medeniyet vardır.

Karşıt olanlar. Bunların tümüne karşıdır. İrticaya gitmekte, cumhuriyeti, laikliği tehlikeye sokmakta ve vatanına millete zarar vermekte, Rant işlemleri yapmaktadırlar. Bunları susturmak, kuruluşlarını kapatmak gerekli diye bir yerlere duyurum içinde nara atarlar. Bilhassa maneviyat yıkma çabası içinde olan kartel medyada yardımını esirgemez. Allar pullar yazar bunları…

***

Tarih bu oluşumlarla doludur. "Dün dün. Bu gün bugün" içinde dönüşüm yapanlar eksik değildir..

Ne var ki bunları bilmeyen yeni nesil ki, ellisinden aşağı olanlar söylenenleri hakikat içinde görüp arkalarına düşer.

Atalarının inançlarını ters yönde bulup İslam dini kurallarını irtica şeklinde anımsayarak onun yok edilmesine ön ayak olurlar.

Bunlar yeni oluşum değildir.

Taa Abdülhamit II devrinde başlamışlar İrtica yaygarasına. Bunlara karşı çıkan Abdülhamit II’yi de Kızıl Sultan yapıvermişler amaçlarının tahakkuku için.

Kim imiş bunlar? CHP'nin benim ilk kuruluşum demekle iftihar ettiği ittihatçılar olsa gerek!

***

Son günlerde Web sitelerinde yapılan açıklamalarda göstermektedir ki Büyük Yahudi Devleti kurmak isteyen yine başları Yahudi olan masonların tatbikatlarına alet oldukları anlaşılmaktadır.

Maalesef Atatürkçüyüz diyerek bunu kimseye bırakmak istemeyen gruplar.

Atatürk bu oyunları görmüş ve Masonluğu Türkiye'de kurduran Recep Peker'e “derhal kapatınız bunları” emrini vermiş Peker'i de azletmiştir.

Bu hadisenin bile Atatürk'ün ölümünü hızlandırdığı rivayetleri haylice anlatılmaktadır.

***

Peki, Atatürk'ün vefatı sonu ne olmuş. Kapanma devam etmiş mi?

Hayır, Milli Şef devrinin başladığı aydan itibaren yeniden kurulmuş ve hamileri Recep Peker Başbakanlığa yükselebilmiştir.

Neden bunları bilmez Atatürkçülüğü kimseye bırakmayanlar? Kurucumuz diyen CHP'liler? 

Kendileri dışında, Atatürk’ün teşvik edip kurdurduğu muhalefet fırkasını bile…

Hemen "İrtica" yaygarası ile kapattırabilme çabalarına girmeleri nasıl bir demokrasicilik idi ki.

Mecliste ret edilmesine ve Başbakanlığa Fethi Okyar'ın getirilmesine rağmen, maalesef Şeyh Sait isyanı fırsat doğurmuş!..

Örfi idare ilanı ile neticede parti kapattırılmış.

***

2. Cihan Harbi sonu Müttefiklerin Türkiye'ye pek hoş bakmamaları, demokrasi olmadığını belirtmeleri ile Sovyetlerin Kars Ardahan isteklerine karşı yardım edebilmeleri için çok partili döneme geçilmesi baskısı neticesi öyküsü ile.

Sözde muhalefet partisi kuruldu. CHP içinde olanların teşekkülü ile!

***

Aşağıda ki oluşumları yazmakta ki amacım birilerini yermek, diğerini övmek değil. İbret alınması ve bilinmesini vurgulamaktır.

***

1959 yılı iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkiler açısından son derece gergin geçmişti. Bu gerginlik 1960'a girildiğinde bir türlü yumuşamak bilmediği gibi daha da sertleşmeye yüz tuttu.

7 Nisan'da DP Meclis Grubu bir bildiri yayımladı.

Bildiri de CHP'nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı, halkı orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı öne sürüldü.

Bu bildirinin ardından DP Meclis Grubu TBMM Başkanlığı'na muhalefetin eylemlerinin soruşturulmasını isteyen önerge 18 Nisan'da Meclis'te büyük bir çoğunlukla kabul edildi.

Yasaya göre bir Tahkikat Komisyonu oluşturulacak (Bu kanunun aynısı İsmet İnönü devrinde de kanunlaşmış Gazeteler kapatılmış asılanlar bile olmuş) ve bu komisyon üç ay boyunca muhalefetin ve basının eylemlerini soruşturacaktı.

İnönü ”Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam''. Demişti.

Böylece Üniversite öğretim üyeleri (ne yazık ki bu gün de aynı şeylere tanık olmakta değimliyiz?) bildiriler yazmış konferanslar düzenlemiş fetvalar vermiş.

Harbiye öğrencileri Kızılay'da yürümüşlerdir.  

Böylece polis-öğrenci olayları kabarınca bu bahane ile malum 27 Mayıs ihtilali olmuş ve sonuç olarak, DP kapatılıp cezalar idamlar yapılmıştı.

***

Yalnız biz demokratız" derken parti içinde demokrasiyi getirmediği söylenen CHP Genel Başkanı'nın AK Partiye ikide bir çeşitli konuda "…Asla yaptırmayacağız. Elimizdeki bütün kuvveti kullanacağız…" gibi söylemleri iktidara gelmeden nasıl ve ne gibi bir şekilde yapacağını…

Bendeniz de çözemedim bir türlü.

Açıklayan olursa memnun kalacağım…

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.