Fener Alayı mı, Dilek Kirliliği mi?

Fener Alayı mı, Dilek Kirliliği mi?

Geçtiğimiz günlerde Konya’da geleneksel fener alayı günüydü. Bir zamanlar çocukların günlerce lastik topladığı, üç ayların gelişinin bayram havasına çevrildiği, mahallelerin ışıkla ve neşeyle dolduğu o özel günler… Sadece bir eğlence değil; paylaşmanın, birlikte olmanın ve geleneği yaşatmanın adıydı.
Bugün ise neredeyse her şey “festival” etiketiyle sunuluyor. Renkli, gürültülü, hızlı… Ama tam da bu yüzden, gelenek dediğimiz şeyin ruhu sanki yavaş yavaş siliniyor. Anlamın yerini gösteri, hatıranın yerini anlık heyecan alıyor.

En çok da gökyüzüne bırakılan dilek fenerleri üzüyor beni. Mübarek bir güne girerken, dilek dilemek için göğe bir fener göndermek… El açıp dua etmek, Yaradan’dan istemek varken; neden ateşle, dumanla, geride ne bıraktığı belirsiz bir “umut” uçuruyoruz? Dilek fenerleri, romantik bir görüntüden öteye geçmiyor; çoğu zaman doğaya düşen bir atık, yangın riski ve kirlilikten başka bir şey olmuyor.

Oysa bizim kültürümüzde dilek, gürültüyle değil; sükûnetle edilir. Gösteriyle değil; samimiyetle. Işığı gökyüzüne savurmak yerine, kalpte yakmak varken… Geleneklerimizdeki asıl güzellik; komşulukta, birlikte yürümekte, çocukların sevinç çığlıklarında saklıydı. Ateşle değil, muhabbetle aydınlanan gecelerdi onlar.
Belki de mesele, yeniliğe karşı olmak değil. Mesele; yeniyi eklerken eskini incitmemek. Geleneği modern ambalaja sokarken, içini boşaltmamak. Fener alayı, bir “anlam yürüyüşü” idi; dilek fenerleri ise bu anlamın üzerini örten bir sis gibi.

Gökyüzü dileklerimizle değil, dualarımızla güzelleşsin. Toprak, attıklarımızla değil; emanet bildiklerimizle nefes alsın. Ve geleneklerimiz, festival gürültüsünde kaybolmasın; sessiz ama derin bir hatırayla yaşasın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri