Acının tarif edilemediği bir zaman diliminden geçtik. Çoğumuz normal hayatına döndü ama hala en ufak bir sarsıntıda 6 Şubat 2023 tarihini acı bir şekilde hatırlamak zorunda kalanlar var. 1000 gün geçmiş, dile kolay. Yokluklar içinde savaşan bedenler sadece bir gecede her şeyini yitirdi. Nice hayaller kurulmuştu o geceye kadar. Binlerce canımızı kaybettik, şehirler yıkıldı. Görünen enkazlar vardı ama görünmeyenler bir ömür derinden yara bıraktı. Adalet ve vicdan savaş verdi. Üç kuruş daha fazla kazanmak için malzemeden çalan varlıklar yüzünden şehirler yok oldu, hayatlar soldu. 1000 değil yüz binlerce gün geçse de unutmayacağız. Rant uğruna kurban edilen canların hesabı mahşere kalsa da sorulacak.
Aklımız, kalbimiz hep 6 Şubat'ta kalacak. Bu ülkede binlerce insanımızın can verdiği, adaletin ve vicdanın bittiği günleri unutmayacağım! Yüreklere düşen sızıyı, paramparça olan hayatları, yaşanması gereken ama yaşanmayacak günleri unutmayacağım! 85 milyonun sen ben demeden BİZ olduğu, BİR olduğu günleri unutmayacağım!
Depremden değil soğuktan öleceğiz çığlıklarını, tek bir ses duyabilmek için günlerce enkaz içerisinde çaresizce bekleyişleri, elindeki bisküvi ile ağlayıp, 'bunu evlatlarıma verecektim' diyen babanın gözyaşlarını, Doğan'ın enkaz altındayken duvara yazdığı cümleyi, enkazdan sağ kurtulan Yiğit'in sevincini, 20 günlük Kerem bebeği, ambulansa bindirilen Ahmet Eren'in 'yarın okulum var' deyişini, Kartal'ın en sevdiği ayıcığını depremzede kardeşlerine gönderişini, enkazdan çıkarıldığında 'ne oluyor ya' diye bağıran küçüğü, minik Ayla'yı kurtaran komutanın gözyaşlarını, hayatını kaybeden 15 yaşındaki kızının elini dondurucu soğuğa rağmen bir an bile bırakmayan o babayı, sıra sıra dizilen hayatını kaybetmiş insanlarımızı, kefen istiyoruz çığlıklarını, 'kızıma ev değil mezar almışım' diyen annenin feryadını, minik Sare'nin 'acele etmeyin bir şeyimiz yok' deyişini, küçük Leyla'nın 'annemi de kurtarın' diyerek ağlamasını, yardım malzemelerine zam yapıp vatandaşına çadır satanları, enkazdan yağma yapan kansızları, enkaz altındaki vatandaşı arayıp dalga geçen varlıkları, deprem bölgelerine eski kıyafet, makyaj malzemesi, topuklu ayakkabı gönderen ahlak yoksunlarını, depremde hasar alan binaya sıva yapan katili, çöken binalar kadar çöken ahlaklarla da uğraştığımızı, tüm bu olanlara KADER diyenleri, 3 kuruş kar etmek için malzemeden çalan müteahhidini, mühendisini, bu kadar ciddi bir mevzudan bile siyaset yapanını, kameralar açılınca çalışma hırsına kapılanları, dakikalar içinde bir ülkenin çöküşünü, bizi dilimizden, dinimizden, rengimizden, ırkımızdan dolayı ayrıştıranları, aynı zamanda dünyanın dört yanından uzanan elleri unutmayacağım.
ADALET ENKAZ ALTINDAN ÇIKARILSIN
Felakette yakınımdan kimseyi kaybetmedim veya herhangi bir yakınım etkilenmedi evet ama kaybettiğimiz her canın acısını içimde hissettim. Bunun ne telafisi ne de bir açıklaması olacak. Kaybettiğimiz canlara Allah'tan rahmet diliyorum. Yarım kalan hayatlara da keşke her şey hakkında rahatlıkla konuşabildiğim gibi diyebilecek bir sözüm olsaydı. Sesi duyulmayan vatandaşlarımız, konteynırda yaşamak zorunda kalan insanlar var. Bakın bunun ne rant oluşturacak ne de siyaset yapılacak bir yanı olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları adalet bekliyor. Bırakın A partisini, B partisini, hep birlikte şehirleri depremlere hazırlayacak projeler üretin. Adalet enkaz altından çıkarılsın, demir yumruk sorumlulara vurulsun. Bir daha kimse üşümesin, kimse 'sesimi duyan var mı' diye haykırmasın.