Empati Sizsiniz

Mervenur Dalbudak

“Empati nedir?” diye sorarsanız alacağınız cevapların hepsi aynı sonuca getirir sizi.”Kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koymak.” Yanılıyor muyum? Birçoğumuzun cevabı bu olurdu. Ben empatinin bu tanımını kabul etmiyorum. Kendimi başkasının yerine koymam neyi değiştirir ki? Onu anlamadıktan sonra, olayları onun gözüyle değerlendiremedikten sonra, onu gerçekten anladığımı gösteremedikten sonra yerine kendimi koymak neyi değiştirir?

Empati, yoksunluğunu çektiğimiz en önemli duydu davranışların başında gelir. Bu yoksunluk daha başka birçok yanlış davranışı beraberinde getirir. empati kuramadığımız olumsuz eleştirileri sıralıyoruz, yargılıyoruz acımasızca. Ayıplıyoruz, kınıyoruz, dışlıyoruz vs. sadece empati yoksunluğu ne kadar korkunç davranışlar sergiletiyor bize farkında mısınız?”Yapsaydı. Ben olsam asla yapmazdım.”bu cümle buram buram empatisizlik kokuyor. Sorsan kendini karşısındakinin yerine koydu ve aynı şeyi kendi olsa asla yapmayacağı sonucunu çıkardı. Güzel kardeşim empati o değil işte. Empati kurmak insana merhamet kazandırır, şefkat, yardımseverlik, anlayış kazandırır, yokluğunda hissettirdiklerine bak bir de kazandırdıklarına bir bak. O zaman nedir empati kurmak ve yalnızca insanlara mı özgüdür?Empati kurmak kendini onun yerine koymak değil o olmaktır. Olayları onun gözüyle değerlendirmek değil yaşadıklarını hissederek anlamak ve anladığını ona hissettirmektir. Önyargıları bir kenara atmaktır empati. Küçük bir örnekle başlayayım. Şımarık çocuklarını mutlu etmek için bir hayvan barınağından sahiplendikleri masum minik bir köpeği hevesleri geçince sokağa attılar. O masum canlı sokaklarda yalnızlıkla, açlıkla, hastalıkla mücadele etmeye çalışırken ondan şikayet edip vurulmasına, kısırlaştırılmasına göz yuman insanların o masum köpekle empati kurması nasıl olurdu sizce? Ait olduğunuz yerden alınıyorsunuz. Sevildiğinizi zannediyorsunuz. Orayı yeni yuvanız sanıyorsunuz. Sonra sizi aniden sokağa atıyorlar. Hava şartları, açlık, size korkarak ve hatta iğrenerek bakan yüzlerce göz… Hakkınızda yapılan onlarca şikayet sonucu vurulma, kısırlaştırma tehlikesi… bir köpekle empati kurmayı denedik. Sanırım küçük bir örnek derken en zoruyla başladım. Empati kurmak yeterince zorken kim bir köpekle empati kurmak ister ki(!)O zaman biraz da insanlardan örnek verelim. Başına kötü şeyler gelmiş acı olaylar yaşamış bir insanı düşünelim yaşadıklarının ağırlığını hissedemeden onu çirkin sözlerle yargılamak, neden dinlemeden suçlamak, arkasından konuşmak, dışlamak onu anlamaya çalışmaktan daha mı kolay? Şunu neden diyemiyoruz?” Allah yardımcısı olsun, yaşadıklarının neler hissettirdiğini bilemeyiz muhakkak zordur, elimizden geleni yapalım destek olalım.” Bu iyi niyet yüklü cümle daha mı zor geliyor bize?

Empatinin yoksunluğunu hisseden ve yaşan biri olarak empati kurmayı ifade etmek istedim. Ne kadar başardım bilmiyorum. Sözün özüne gelecek olursak kim olursa olsun(kadın, erkek, yaşlı, genç, hayvan) ne yaşamış olursa olsun bizim onu eleştirmeye hakkımız yok. Yargılamaya, suçlamaya hakkımız yok. Empati kurmayacaksak susalım ve boş konuşarak işleri daha da zorlaştırmayalım. Hiçbir şey bizim dışarıdan gördüğümüz gibi değildir. İyi, kötü, acı tatlı, hüzünlü, mutlu, doğru, yanlış… bütün bunlar canlıların yaşaması için var. Bu nedenle empati kurmayı başaramasak bile deneyelim. Yoldan bir taş alamıyorsak bile bir taş da biz koymayalım. Hadi deneyelim.

Monaroza