Eli Öpülesi Annelerimiz

Nevzat Laleli
Sevgili çocuklar,
Annelerimiz bizim için ne büyük fedakârlıklar yaparlar, acaba farkında mıyız?
Kendileri yemez, yiyeceklerini bize yedirirler.
Kendileri giymez, giyecekleri bize giydirirler.
Geceleri uykularını böler, bizim üstümüzü örtmeye gelirler.
Yavrusuna bir tehlike geleceğini sezerse hemen kendilerini öne atar ve yavrusunu o tehlikeden kurtarmaya çalışır. Fedakârlıklarının hangisi anlatsam o kadar çok ki…
Ama şu da bir gerçektir ki bizler annelerimizin kıymetini gereği kadar bilmeyiz.
Her işimizle çok başarılı insan olsak da annemize saygı ve hürmetimiz eksik olsa, bizim Allah katında hiçbir değerimiz olmaz.
Çünkü dünyayı, kâinatı ve ahreti yaratan Allah (c.c) bizden ebeveynimize (anne ve babamıza) saygılı davranmamızı istemektedir.
Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v), “Cennet, anaların ayakları altındadır” buyurarak, cennete girebilmenin şartlarından birinin anne rızası olduğunu söylemektedir.
Bir gün bir genç Peygamberimize gelerek;
“Ya Resullah. Kendisine en çok saygı ve hürmet göstereceğim insan kimdir?” diye sorar. Peygamberimiz;
“Annen dir” buyuruyor. “Sonra kimdir?” diye sorunca,
Yine “Annendir” buyuruyor. Sonra kimdir Ya Resulallah diye üçüncü sefer sorunca;
“Annendir” buyurur. Genç sorusunu dördüncü sefer soruncaca;
Bu kere “Babandır” buyuruyor.
Şairin biri anne için bakın ne diyor ki;
“Ana başta taç imiş,/Her derde ilaç imiş/Bir evlat pir olsa da,/Anaya muhtaç imiş”
Sevgili çocuklar,
Günümüzde insanlar, yılın bir gününde “Anneler gününde” anneyi anmak gibi bir yanlışın içine girmişler. Bizim her şeyimiz olan annemiz yılın her gününde hatırlanmalı ve her gününde anılmalıdır, değil mi? Kendisinin, ihtiyaçları giderilmeli hediyeler vermeli, eli öpülüp hayır duası alınmalıdır.
ANNELİK SINAVI
Peygamberlerimizden biri olan Sultan Süleyman’ın (r.a) huzuruna iki kadın getirirler.
Bu iki kadın, bir çocuk üzerinde “annelik” iddiasında bulunmaktadır. Kadının biri, “Bu çocuk benimdir. Onun annesi benim” derken, diğer kadın da
“Hayır. O çocuk benim. Ben onun gerçek annesiyim” demektedir.
Çocuğun gerçek annesi bir türlü tespit edilemeyince bu dava Sultan Süleyman’ın huzuruna getirilir. “Efendim. Biz bu meseleyi (sorunu) çözemedik. Size getirdik” derler.
Sultan Süleyman her iki kadını ve kendilerinin olduğunu iddia ettikleri çocuğu huzuruna alır ve onlara bazı sorular sorar. Sorgunun sonunda Sultan yalan söyleyen kadını bulabilmek için onları korkutur;
“Ey kadınlar. Biriniz doğru, diğeriniz yalan söylüyorsunuz. Bir çocuğun tek annesi olur. Ben ise mutlaka bunun gerçeğini bulacağım. Çünkü ben Allah’ın Peygamberiyim. O zaman yalancıya ceza vereceğim. Gelin şimdiden doğruyu söyleyin de her ikiniz de güzellikle evlerinize gidin” der.
Buna rağmen kadınlar iddialarında ısrar ederler ve “çocuğun kendilerine ait olduğunu söylerler.” Bunun üzerine Sultan Süleyman adamlarına dönerek;
“Bana bir kılıç getirin. Çocuğu da şu masanın üzerine yatırın” der.
Salonu derin bir sessizlik kaplar. Orada ki herkes endişelidir ve “Acaba şimdi ne olacak “diye merak içerisindedirler.
Biraz sonra parıltılı bir kılıç getirilir ve çocuk da masaya yatırılır. Bu vakte kadar sessizliğini bozmayan annelerden birisi Sultana sorar;
“Çocuğu niçin masaya yatırdınız? Bu kılıçla ne yapacaksınız?” diye sorar.
Sultan Süleyman o anneye dönerek;
“Her ikiniz de bu çocuğun annesi olma iddiasını sürdürüyorsunuz ve çocuktan ikiniz de vazgeçmiyorsunuz. O halde çözüm için tek yol kalmıştır. Şimdi masanın üzerinde çocuğu ikiye keseceğim ve her bir parçasını birinize vererek olayı sonuçlandıracağım” der.
Sorusuna bu cevabı alan anne hemen bir çığlık atar ve;
“Ben analık hakkımdan vazgeçiyorum. Ne olur çocuğu kesmeyin. Diğer anneye verin. Ben annelik hakkımdan vazgeçtim” der. Bu feryat üzerine Sultan;
“Çocuğun gerçek annesi bu kadındır. Çünkü hiç bir anne çocuğunun kesilmesini istemez. O da çocuğunun kesilmesine razı olamadı. Çocuğun hayatta kalmasını için karşıda ki anneye verilmesine razı oldu” der.
Çocuğu gerçek anneye verirler, diğerine de zindana (hapse) atarlar.
Gördünüz mü her gerçek anne gibi bu anne de çocuğu için nasıl davranmış…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.