Eleştiri ve Şan'ın sitemi!

Recep Çınar

Dünkü yazımın sonuna kadar arkasındayım...
Düşüncemde zerre sapma yok...
Eleştirmenlerin de eleştirilmesinden yanayım...
Eleştirmen “eleştirilemez” diye bir kanun yok yok...
Mesut Hoca ile ilgili eleştirilerim, eleştirilmiş...
Bundan da daha doğal bir şey olamaz...
Var ise bu ülkede demokrasiiii, eleştirilecek ekonomin, siyesetin, sporun yazariiiiiii...
Şaka bir tarafa...
Yukarıda da dediğim gibi, yazımın arkasındayım...
Mesut Bakkal, kaybedilen Eskişehirspor maçının nedenlerinden birisi, ama en önemli birisi...
Hoca iyidir, hoştur, sempatiktir, kimsenin buna diyeceği yok, ama Eskişehir maçında Hleb'ten tırsmasaydı da, takımı bir eksik oynatmasaydı...
“Gamlı Baykuş”luk yapmıyorum...
Geçen sezonun ikinci yarısına damgasını vuran, dünya starı Hleb, bu sezon ligin ilk maçı olan Eskişehirspor maçında sahada yoktu...
Dün de söyledim...
Hleb'i 2 defa gördük sahada...
Bir maç başlarken, bir de sakatlandığında...
Böyle bir Hleb'e de tahammül ettiği için Mesut Bakkal'ı eleştirdik...
Bakkal'ı eleştirirken, eleştirilerden de varsa nasibimize düşeni aldık...
Eyvallah...
Bu Hleb konusunda, Ertuğrul “Sağlam” bir iş yaptı...
Belaruslu'nun oynamaması için başına bir bekçi dikti ve istediğini de aldı...
Belki de geçen sene Konyaspor'da oynayan Ergün Teber uyandırmıştır Ertuğrul Sağlam'ı Hleb konusunda...
Kimbilir...
Keşke  Mesut Hoca da, Eskişehirspor'da  sadece kendisini değil, takım arkadaşlarını heyecanlandıran, coşturan, bu coşkuya tribünleri de ortak eden  Lawal'ın başına birini dikseydi...
Mesela Recep Aydın'ı...
Ya da Uğur İnceman'ı...
Çünkü, Eskişehir takımını sürükleyen Lawal, yanlış anlaşılmasın, tabiri caizse, köpeksiz köyde çomaksız dolaştı...
Kendisine engel olacak, karşı çıkacak kimse olmadığı için, Konyaspor'un yarı sahasında at koşturup, cirit attı...
İşte Mesut Hoca bunu göremedi...
Bunu göremeyen Hocayı eleştirdiğimiz için eleştiriliyorsak, başım gözüm üstüne...
Ne diyebilirim ki...
Eskişehirspor maçında böyle bir sorun varken, bu sorunu çözecek kişiydi Mesut Bakkal...
Neyse...


xxx
ŞAN'DAN SİTEM
Başkan Ahmet Şan, Ertuğrul  üzerinden Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'a sitem etmiş...
Ben olsam sitem etme yerine daha ağır konuşurdum...
Konyaspor'u oyalamak ve Konyaspor Başkanına randevu vermemek, bu kadar basit olmamalı...
Hele de bundan sonra...
Konyaspor başkanı ben olsaydım, Anadolu Kulüplerinin artık, Aziz Yıldırım'ın, Ünal Aysal'ın, Fikret Orman'ın veya muadillerinin “sütçü beygiri” ya da “şamar oğlanı” olmadığını gözlerine sokar, özellikle de Fenerbahçe ve başkanına haddini bildirirdim...
“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” mealinde de değil...
Direk, yüzüne karşı...
Hem de bağıra bağıra...
Yeter artık, gördüğümüz “sütçü beygiri” muamelesi!
Sayın Ahmet Şan, siz bu ülkenin Başbakan'ı Ahmet Davutoğlu'nun, Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarı Faruk Özçelik'in, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan'ın şehrinin takımı Torku Konyaspor'un başkanısınız...
Asla yalnız değilsiniz...
Bırakın mütevazi olmayı...
Herkese anladığı dilden konuşun...
Özellikle de  Aziz Yıldırım'la...
Yine söylüyorum, Torku Konyaspor ve Başkanı, bundan sonra  gelenin, gidenin vuracağı “evin cümle kapısı” değildir ve  olmamalıdır...
Ve...
Size randevi vermeyen, size bir “hoşgeldin”i çok gören, sizi muhatap kabul etmeyen, Fenerbahçe ve Başkanı Konya'ya geldiğinde, Allahaşkına “Konyalıyız, iyi misafirperlik bizim genlerimizde var” demeye kalkmayın...
Konyaspor'a ve size yapılanları gözünüzün önüne getirin ve yarım ağızla bile olsa “hoşgeldiniz” demeyin...
Çünkü, haketmiyorlar...
Çok güzel, çok asil “HOŞGELDİNİZ” kelimesini, layık olmayan bir adama verip zayi etmeyin...
Nokta.