Yıllardır sık duyduğumuz bir cümle var: “Elalem ne der, boş ver!”
Özgürlük gibi görünen bu söylem, aslında toplumun temel taşlarını yerinden oynattı.
Biz “boş ver” dedikçe komşuluk bitti, saygı azaldı, utanma duygusu kayboldu. Çocuklar sokakta edepsizlik yaparken kimse ses etmedi. Yere çöp atanı görmezden geldik. Ahlâksızlığa “kişisel tercih” kılıfı giydirdik. Sonuç? Ölçüsüz, denetimsiz, pervasız bir toplum.
Oysa elalem dediğimiz şey sadece dedikodu üreten bir kalabalık değildir. Elalem, toplumsal vicdanın sesi, yanlışın karşısındaki fren mekanizmasıdır. Biz bu sesi tamamen susturduk. Susturdukça da toplumsal çürümenin yolunu açtık.
Elalem baskısına körü körüne boyun eğmek elbette doğru değil. Ama “boş ver” diyerek tümden yok saymak da bir o kadar zararlı. Çünkü toplum, birbirine ses etmediği sürece ayakta duramaz.
Bugün geldiğimiz noktada açıkça görülüyor:
“Boş ver”cilik bizi özgür kılmadı, sadece pervasızlaştırdı.
Artık bu kolaycılıktan vazgeçmeli, “elalem ne der”in doğru kısmını yeniden hatırlamalıyız. Çünkü vicdanını kaybeden bir toplumun özgürlüğü de olmaz.