Peygamber kavmi, peygamber, resul-nebi dostları, taraftarları... Mazlumlar, yardıma muhtaçlar, zulüm altındalar. Firavun ’un zulmü altında inim-inim inlemekteler.
Bir de bakmışsın ki; beklenen Allah'ın yardımı gelmiş; Metanasulullah? Ela İnne nasrallahi garip.” “Allah'ın yardımı ne zaman?” Dikkat edin Allah'ın yardımı yakındır.”
Dalgalar duruldu, ne zaman ki denizin dalgaları durulup, kıyıya çıkınca bizi unutuverdiler. “Onlar bir gemiye bindikleri zaman fırtına korkusuyla kendisine içten bir inanç ve bağlılıkla Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sağ salim karaya çıkardığında bakarsın ki yine Allah'a ortak koşuyorlar.”(Ankebut:65) (Ayrıca Lokman:32, İsra:67 de de aynısı var.)
Çok zaman geçmez sözde dostlar azmaya, yoldan çıkmaya, sapıtmaya başlamıştırlar bile artık. Hem de bu sefer daha azgın, daha ikiyüzlü ve münafıkça. Karşı çıkarlar peygambere ve hak taraftarlarına. Artık yeryüzünün en azılı, en karaktersiz, en aşağılık (Eli silah tutan erkeklerinin bir solukta kellelerinin kesildiği) hain topluluklar olmuşlardır.
Hani dün siz ağlayıp, sızlıyordunuz? “Yok yok biz değildik onlar.” Sonra “bizim hakkımız yendi.” “Artık biraz da biz yiyelim. Bize nasıl zulüm yapıldı, biliyor musun sen ?” :”Biliyorum sen ben yokken 70-80 sene önceden bahsediyorsun. “Neyse ne. “Biz bunu Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapıyoruz? (Biz Allah'a yaklaşmak için putlara tapıyoruz?”) Artık benim/bizim düşmanımız sensin/sizsiniz! Çünkü siz çok fazla Hakkı savunuyorsunuz, işbirlikçi değilsiniz. ABD ile dostluğu baltalıyorsunuz, bizim açıklarımızı bizi deşifre ediyorsunuz. Minareye taktığımız kılıfı siz açıp halkı uyarıyorsunuz.
Artık sizinle bizim yaşantımız da farklılaştı. Siz halâ faiz yemiyor, kredi çekmiyor, oğlunuzu kızınızı kapalı giydirip, Gazze’ye her türlü desteği yapmaktan...vb. geri durmuyorsunuz.
Sizin üzerinize bizim paralı askerlerimizi salarız, bunlar sizinle dinden-imandan çıkma pahasına da olsa mücadele ederler. Bunların şiir okuru Tuncerler, cübbeliler hünerlisi hünersizi bir sürü troller, Uzun’lar Kara hasanoğulu...vb. Küfür alâmeti taşıyanlar çoktur.
-:”Hocam namaz kılmayan kafir olur mu? Kafir olmaz, ama kafirler de namaz kılmaz. Peki İsrail'i seven Müslüman düşmanı olanlar kafir olurlar mı? Kafirler İsrail'i sever ve Müslüman düşmanlığı yaparlar. Küfür alâmeti taşımak böyle bir şeydir.
Bunlar nankör bile değiller. Bunlar bize düşman olmuşlar. Çünkü nankör; Anadolu tabirle ekmeksiz demektir. Yediğini inkar etmektir. Mesela birine yardım eder bir iş yeri açıverirsin. Bütün masrafı, ücreti senden olmak üzere, ama nankör insan sonra derki; “Benim kendi emeğim, dişimle tırnağımla kazıyarak kazandım...vs. Nankörlük, bu bile düşmanlıktan iyidir. Kime iyilik yaptıysak, milletvekili, işadamı, şu-bu hepsi satılık düşmanlar oldular. Hele-hele bunların ülkeye yaptıkları kötülükleri inanın düşmanlar bile yapmaz.
Neyse; Allah var keder yok. Balık bilmezse, Halık biliyor. Ben/biz ne yaptıysak Allah rızası için yaptık. Yarın Allah bize ne gösterir bakalım; kim dooost, kim düşman... Allah yâr, gerisi ağyar.