Doğuştan müfessir mealci takımı

Süleyman Küçük

Rasûlullaha(sav) 23 yıl boyunca tebliğ edip açıkladığı, yaşadığı ve yaşattığı Kuran ayetleri hakkında en küçük bir konuşma hakkı vermeyen mealcilik mezhebi mensupları  nedense kuran ayetleri hakkında hiç durmadan konuşmaktan geri durmuyorlar.
Hatta bundan daha da ileri gidip ciltler dolusu kitaplar yazıyorlar.
Doğrusu hayli de para kazanıyorlar.
Ne için?
Açık ve kendini açıklayan Kuranı Kerimi Müslümanlara açıklamak için.
Nasıl?
“Sizden ücret istemeyenlere uyun” ayetini kendilerine kalkan edinerek.
Güler misin, ağlar mısın?
Konuştukları esnada yaptıkları yetmiyormuş gibi, ciltler dolusu kitaplar yazarlarken de çok sık yaptıkları adetleri olan intihal yani ondan bundan çalmak, çırpmak olan fikir hırsızlığını yapmaktan da çekinmeyerek.
Nasılsa bizim millet okumuyor ya. Nasılsa bizim Müslümanlar magazin ve günübirlik siyasi haberlerden başkasına iltifat etmiyor ya.
Sahih sünnet üzere hayatlarını devam ettiren Müslümanlara yapılan bu zulüm İslam tarihinde maalesef haricilerden ve mutezileden bu yana Seyyid Ahmed handan Gulam Ahmed’e ve Reşat halifeden Macar asıllı Musevî  Goldziher’e kadar bu hep böyle devam etmiştir.
Müslümanlar bu şarlatanlara gerekli cevabı tarihteki selefimizin(ra) verdiği gibi vermedikçe de devam edecektir.
Kuranı Kerimde Allah(cc) Rasulü’ne(sav) uymayı emreden ayetleri peş peşe sıralarken bu şarlatanların nedense hep gör(e)medikleri veya bilerek görmezden geldikleri bir ayet vardır.
Bu ayet ARAF SURESİnin 157. AYETidir ve mealen şöyledir:
“Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resûl’e(sav), o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O(sav), onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”
Ayette açıkça geçen ve Rasûlullah’ın(sav) Müslümanlara karşı yapacağı vazifeleri sayan kelimeleri gizlemek veya bunlar haram ve helali ifade etmez, olsa olsa evde çocuklara yasak koymak kabilindendir diye tevile girişmek geçmişte bile görülmeyen bir hilekârlıktır.
Yıllardır sünnet ehli müslüman âlimlere din bezirgânları diyerek güya hakaret eden bu sahih sünnet ve hadis düşmanlarının ortak talihsizlikleri tüm uyarı ve tenkitlere hatta tarihin çöplüğünde yer almış olan üstadlarından ibret almak suretiyle bir türlü iflah olamamalarıdır.
İlahiyat profesörlerince doğuştan müfessirlik ile yaftalanan bu merdiven altı meal/tefsirciler, geçmişte hadis inkârcılarının peygamberi seviyesinde görerek her sözünü senet kabul ettikleri Goldziher’i birazcık maddi açıdan palazlandıklarını zannederek geri plana atmışlar ve ilimlerinden(!) dolayı kendilerini o makama layık görmek suretiyle şimdilerde yazılı ve görsel yayıncılık aracılığıyla ilimlerini ticarete çevirmişlerdir.
En son geldikleri noktada üstatları Goldziher’in aksine diyet ile ilgili hadisleri de red eden bu menfaatçi hadis inkârcıları, Rasûlullah’ın(sav) sahih hadis ve sünnetlerini İslamın yumuşak karnı olarak görmeleri ve sürekli olarak oraya saldırmaları boşuna değildir.
Şu ana kadar elde ettikleri maddi menfaatin büyüklüğü, saldırılarının asıl sebebinin ne olduğunu yeterince ortaya koymaktadır.
Bir başka yazıda yine birbirlerinden intihal ettikleri artık ispatlanmış olan ve Hz. İbrahim(as)ın Rabbimizden(cc) Ölülerin nasıl diriltildiğini öğrenmek istediği Bakara Suresinin 260. Ayetine değineceğiz.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.