Doğu Türkistan ve Çin

Sadık Küçükhemek
Doğu Türkistan, Çin’in zulmü altında inim inim inlemektedir. Çünkü diline, dinine, örf ve âdetlerine, değerlerine müdahale edilerek, ikinci sınıf muamelesi yapılmaktadır. Asimile politikası ile yok edilmek istenmektedir.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de geçen pazar akşamı başlayan çatışmalarda, Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir’in bir televizyon kanalında verdiği bilgiye göre, en az bin kişi öldürülmüş, en az 1500 kişi de yaralanmıştır.

Gösteriler ve çatışmalar yer yer sürmektedir. Urumçi’ye takviye güç gönderildi. Kent merkezinde zırhlı araçlarla geçit yapıldı. Ana caddelerde zırhlı araçlarla devriye gezilmektedir. Camiler kapatıldı, camilerin girişlerine asker konuşlandırılarak, halkın camide namaz kılmaları engellenmektedir. Müslümanlar Cuma namazı bile kılamamaktadır. Camiye gelenler tutuklanmaktadır.

Rabia Kadir, direnişin temelinde dil ve dinlerine yapılan baskılar olduğunu söylemektedir. “Artık Uygurlar Çinlilerle bir arada yaşayamaz.” demektedir.

Haklı çünkü dil, din, insanın yaşama, mal edinme gibi temel haklarındandır. Bunlardan vazgeçilmesi mümkün değildir.

Batı, kültürü gereği sömürüsünü sürdürebilmek için insanı tabii haklarından, din ve vicdan hürriyetinden mahrum bırakmaktadır. İngilizler sömürgeleri ülkelerde aynı politikayı sürdürmektedir. Ruslar da öyledir. ABD’de öyledir.

Batı yalnız sömürgeleri altındaki ülkeleri sömürmemektedir. Kendi halkını da faiz ve diğer gayrimeşru yollarla sömürerek büyümeye çalışmaktadır. Çin’in bugünkü nüfusuyla, ekonomisiyle ve askeri gücüyle dev bir güç haline gelmesinin sebebi budur.

Bu girişten sonra Türkistan’ı kısaca tanıyalım. Sonra nasıl bir yol izlenmesi hususunda görüşlerimizi söyleyelim. Çalışmak bizden Tevfik Allah’tandır.

“Bugün Türkistan denen ülke, 33 - 55 derece arz ve 47 - 97 derece tulleri (boylam) arasında yer alır. Yani güneyden kuzeye 23 derece, batıdan doğuya 50 derece kat eder. En batıda çok küçük bir parçası, Avrupa kıta’sındadır. Bu parça Kazakistan’ın Ural nehri batısında kalan kısmıdır. Hazar’ın kuzey ve doğu kıyıları, Türkistan’a aittir.

Kuzeyinde -batıdan doğuya- Rusya, Sibirya, Moğolistan, güneyinde -batıdan doğuya- İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’a ait Keşmir, Tibet var. Batısında Hazar Denizi ve Rusya, doğusunda ise -güneyden kuzeye- Çin’in Kansu eyaleti, Moğolistan ve Sibirya bulunur.

Bugünkü Türkistan’ı siyasi şartlar üç parçaya ayırmıştır. Batı Türkistan, Doğu Türkistan ve Güney Türkistan’dır. Batı Türkistan Sovyetler Birliği’nin, doğu Türkistan Çin’in müstemlekesidir. Güney Türkistan Afganistan’a aittir. Bunların topunun büyüklüğü 5.751.800 km2’dir. 3.995.000 km2 Batı Türkistan, 1.646.000 km2 Doğu Türkistan, 110.000 km2 Güney Türkistan.

1963 sonunda Batı Türkistan’ın nüfusu 25.580.000 Doğu Türkistan’ın ki 6.490.000 Güney Türkistan’ın ki 3.5000.000 idi

Doğu Türkistan’ın en doğusunda bazı bölgelerde de Çinliler ve Moğollar Türklerden fazladır

Türkistan’ın yer altı zenginliği muazzamdır. Bol miktarda petrol, demir, bakır, kükürt, tuz, kömür, altın kalay, linyit v.s. vardır” (1).

“Çin'de yapılan 1993 nüfus sayımına göre Doğu Türkistan'ın nüfusu 16.052.648 kişidir. Bu nüfusun % 62'sini oluşturan 10.015.948'i Türk toplu­luklarından meydana gelmektedir. Uygur Türkleri 7.589.468'i bulan nüfusla­rıyla Doğu Türkistan nüfusunun % 47'sini Çinliler ise 6.036.700 kişilik nüfus­larıyla % 37'sini oluşturmaktadırlar. Doğu Türkistan'da diğer Türk toplulukla­rından Kazak Türklerinin 1.196.416, Kırgız Türklerinin 154.282, Özbek Türklerinin 12.782, Tatar Türklerinin 4.440 nüfusu bulunmaktadır. Ayrıca Doğu Türkistan'da 732.294 Hui (Çinli Müslüman), 149.198 Moğol, 36.785 Şibe, 36.108 Tacik, 18.856 Mançu, 8.563 Rus, 5.827 Dagur yaşamaktadır.

Doğu Türkistan'da 1949 yılında 200 bin Çinli yaşıyordu. Resmî istatistik­lere göre 2000 yılında nüfusu 19,5 milyona ulaşan Doğu Türkistan'da Çinlile­rin sayısı 7,5 milyonu bulmuştur. Ayrıca her yıl Doğu Türkistan'a 250-300 bin arasında Çinli göçmen yerleştirilmektedir” (2).

Türkistan’ın izleyeceği yola gelince; asimile olmamak için aile ocağında, dil, din eğitimi sağlıklı bir şekilde verilmelidir. Bunun için aile ocakları kısa zaman içerisinde okula çevrilmelidir. Tekke ve zaviyeler halkın manevi değerlerle yoğrulması için yoğun çaba sarf etmelidir. Sahabe sohbetlerde yetiştiği için bir imamın başkanlığında sohbet evleri oluşturulmalıdır.

Hedef, Kur’’an ve sünneti hâkim kılmak olmalıdır. Bu şekilde olursa Allah (C.C.) yardım eder. Abbasilerin Türkistan’a kadar gitmesinin sebebi buydu. Nitekim İslam ordusu 751 yılında yapılan Talas meydan savaşında Türklerin de yardımıyla Çinliler Orta Asya’dan çıkartılmıştır.

Bu konuda Yılmaz Öztuna söyle demektedir: “751 Talas meydan muharebesinde Karluklar Arapların tarafını tutarak Çinlilerin Orta Asya’dan sürülmesini temin etmişlerdir.

Karluklar 840’da İslam dinini kabul etti. Bir müddet sonra Gazneli imparatorluk hanedanını kurmuş oldular.” (3)

 Nüfusun artırılması için gereken tedbirler alınmalıdır. Çünkü Çin Halk Cumhuriyeti’nin bugünkü gücüne erişmesinde ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyesi olmasında nüfus yoğunluğunun büyük önemi vardır. Bu hususta Çin’in baskısına boyun eğilmemelidir.

Müstemlekeciler, nüfus yoğunluğunun -İbn-i Haldun’un dediği gibi- iş gücünün artmasında, ekonominin canlanmasında, ülkenin dünya devletleri arasında yerini almasında öneminin büyük olduğunu bildikleri için müstemleke ülkelerde nüfusun artmasını nüfus planlaması ve “Besleyeceğiniz kadar çocuk yapın (!)” propagandasıyla önlemektedirler.

Doğu Türkistan, Batı Türkistan’la birlikte hareket ederek, tarihte olduğu gibi, İslam ülkelerinin yardımıyla Orta Asya’dan Çinlileri ve Rusları çıkartabileceklerine inanmalıdırlar; buna göre bir yol izlemelidirler.

Allah’tan ümit kesilmez; çünkü Allah (c.c.) bir çıkış yolu gösterir. Yeter ki hedef, Sahabe-i Kiram gibi İslam’ı yüceltmek olsun. İnsanı insana kulluktan kurtarıp Allah’a kulluğun kapılarını açmak olsun. Ashabı gözünüzün önüne getirin. Onlar da, sizin Çin zulmüne uğradığınız gibi, müşriklerin zulmüne uğramışlardı. Allah (c.c), onlara bir çıkış yolu göstermedi mi? Halife Hz. Ömer (R.anh) zamanında maveraünnehir geçilip Horasan fethedilmedi mi? Talas meydan muharebesinde Abbasi İslam ordusu Türkleri hürriyetine kavuşturmadı mı?

Hulasa, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizle beraber olduğumuzu bütün dünyanın bilmesini isteriz. Ayrıca zulüm ile âbâd olunamayacağını zalim Çin’e hatırlatırız.

 Kaynaklar

1.                       Büyük Türkiye Tarihi, C:1, S:120, Yılmaz Öztuna, İstanbul, 1977 Ötüken Yayınevi

2.                       http://www.uyghurweb.net/Tr/Dogu_Turkistan.html

3.                        Büyük Türkiye Tarihi, C:1, S: 118

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.