Diyanetin Hutbeleri

.

Cuma günleri okunan hutbeler ile ilgili olarak millette bir sevinç, bir heyecan, bir kıpırdanış var ki sormayın gitsin.

Kimine göre ültimatom, kimine göre manifesto, kimine göre ise olması gerektiği halde bu güne kadar yapılmayan bir uyarı idi.

Zannedersiniz ki okunan her hutbe dinleyenlerin hayatında hemen uygulama alanı bulan bir emirname.

Helal ve haramı hatırlatmak iyi de, sonuç ne?

Bu güne kadar okunan hutbelerin tesirinin ne olduğu konusunda bir bilgisi olan var mı?

Yoksa eskilerin deyişiyle “Kellim kellim, la yenfau” mı oluyor.

İstanbul belediyelerindeki yolsuzluk soruşturmalarının gündem oluşturulmaya çalışılması, hutbelere de yansımış gözüküyor.

En son “kamu malına el uzatmak bizim nazarımızda ihanetle eşdeğerdir “denildi ve bu defa Cuma Hutbesinde kamu malına el uzatılmaması olarak hatırlatıldı. O kadar.

Çünkü söylenen sözlerin tesirinin olmayacağını, yapılan hatırlatmaların bu toplumda karşılığının yok olduğunu herkes biliyor.

İslam tarihinde 14 asrı aşkın bir zamandır her hafta Cuma günü Müslümanlara cuma hutbesi irad ediliyor.

Geçmişte de zaman zaman Cuma günleri okunan hutbelerin konuları tartışma konusu olmuştu.

Şimdilerde ise Cuma hutbelerinin siyasi müdahalelerle hazırlandığı iddiası tartışılıyor.

Hatta siyasetçilerin bazılarınca Cuma hutbelerinin iktidar partisi genel merkezinde hazırlandığı bile iddia edilmişti.

Son 1 yılda Cuma hutbelerinde söz konusu edilen konular başta olmak üzere, hutbeler ile ilgili sık sık tartışmalar üzerine Diyanetin açıklaması, "Hutbeler, Kur'an ve sünnet baz alınarak üçer aylık dilimler şeklinde hazırlanıyor" şeklinde oldu.

Diyanet Hutbenin camilerde okunmadan önce beş ayrı aşamadan geçerek hazırlandığını ve konuların iktidar mensuplarının müdahalesi, telkini ve tavsiyesine göre hazırlandığını iddiasının gerçeği yansıtmadığını ifade ediyor.

Hutbelerin Din ve ibadet konularının yanında, toplumdaki duyarlılığı artırmak için İslam'ın temel esaslarının baz alınarak hutbe konularının hazırladığı da açıklanmış.

Ancak Cuma hutbelerinde ele alınan her bir olayın toplumdaki etkisinin iktidar partisinin gücünün konsolidasyonunu etkilediği ve vaaz ve hutbelerde ele alınan her bir konunun DİB'in pozisyonu dolayısıyla vaazlarda ve hutbelerde son zamanlarda bir takım değişiklikler görüldüğü de toplum nazarında artık gizlenemeyen bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır.

Bu anlamda İstanbul Belediyelerindeki kamu kaynaklarının kullanımı tartışma konusu olmaya devam ederken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu haftaki Cuma hutbesi kamuoyunda her zamankinden daha büyük bir karşılık oluşturdu.

"Kamu hakkı dokunulmazdır" konulu hutbede diğer bir takım suç ve günah sebebi olan davranışlarla birlikte, kamu hakkına ihanet etmenin sadece bir haksızlık değil, aynı zamanda bir zulüm olduğu da vurgulandı.

Okunan hutbelerde gündem edilen konularda eksikler yok mu? Elbette var.

Toplumda günah olarak, hata olarak veya zulüm olarak kabul edildiği halde yapılmaya devam edilen haksızlıklar bu kadar mı?

Elbette değil.

Hutbede günah, haram ve zulüm olarak sayılan davranışlara daha pek çok hususlar veya düzeltilmesi gereken davranış biçimleri sayılabilir veya sayılmayan diğer kötü davranışlar da ilaveler yapılıp topluma hatırlatmalar yapılabilir.

Neyi ilave ederseniz edin, ne kadar eksik varsa sayarsanız sayın sonuç değişmedi, değişmeyecektir.

Hutbeye konu edinilen günah, hata veya eksikliklerin sebebi olanları ifşa etmedikçe, muhatabının adını koymadıkça, KARŞI MAHALLEDEN ÖNCE KENDİ MAHALLEMİZİ İTHAM ETMEDİKÇE, ben söyleyeyim ANLAYAN ANLAR KOLAYCILIĞINI TERK ETMEDİKÇE, bu hutbelerle toplumun düzelmesi adına bir sonuç alınması mümkün değildir.

Çünkü ortada bir suç var olduğunda bizim mahallemiz karşıyı suçlayıp, kendi içinde derin bir suskunluğa bürünüyorsa bu sessizlik, suçluyu saklıyoruz anlamına gelir.

FARKINDA MIYIZ?

Muasır medeniyet(!) seviyesine çürük bir zihniyetle koşar adım ilerliyoruz.

Allah(cc) korkusu olmayan toplumlarda vicdan diye bir değer olmaz ve herkesin kendi çapında ve neye gücü yetiyorsa çaldığı, haksızlık, adaletsizlik yaptığı yerde suç hutbeler çözüm değildir.

“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun...”ve “Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin.” Hükümleri, aynı suçu işleyen kişilere farklı anlaşılıp, farklı uygulandığı sürece kötülükler ortadan kaldırılamayacaktır.

Unutulmamalıdır ki;

"HER TÜRLÜ ÇIKAR İLİŞKİSİ, CEHENNEM ATEŞİNDEN BİR PARÇADIR"

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri