Günümüzde insanlar kendi aralarında konuşurken ve dükkânlarının tabelalarında yabancı kelimeler kullanmayı tercih edebiliyor. Özellikle gençler arasında büyük yabancı dil kullanımı büyük ölçüde artmış durumda. Gençlerin bazıları kendi aralarında oluşturdukları sınırlı kelime dağarcığıyla anlaşmaya çalışıyor. Yabancı kelime kullanmanın normal olduğunu, Türklerin de Türkçeden başka tarih boyunca birçok yabancı dil kullandığını söyleyen emekli Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, “İnsanların ana dillerinin dışında dil öğrenmeleri en doğal hakkı. Ne kadar çok yabancı dil öğrenirlerse değerleri o kadar artar. Bunun için özellikle komşu ülkelerin ve güçlü ülkelerin dillerini öğrenmeyi isterler” dedi. Türk toplumunun da tarihî süreç içinde birçok dili kullandığını söyleyen Sakaoğlu, “Asya’da yaşadığımız dönemlerde Çinceye, Sogdcaya ilgi duyduk. İslamiyet’i kabul ettikten sonra Arapça ve Farsçaya yöneldik. Yüzümüzü batıya çevirdikten sonra da bu yabancı dil ilgisi Fransızcaya doğru yoğunlaşmıştır. Ancak İngilizce bir dünya dili olduğu için Fransızcayı geride bıraktı” değerlendirmesinde bulundu. Dilimize yabancı kelimelerin nasıl girdiğini de söyleyen Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, “Ticaret, turistik gezi, spor ve kültür faaliyetleri için başka ülkelere gidiyoruz. Bütün bunların sonucu olarak insanlarımız gittikleri ülkelerin dillerinin kelimelerini de günlük hayatlarında kullanmaya başlıyor. Bu kullanım bazen bir bilmişlik olarak algılanır, bazen de kelimelerin tam Türkçe karşılıklarının bulunmaması durumunda karşımıza çıkar. İşte bu ikinci sebep başka dillerde olduğu gibi Türkçemizde de sorun oluşturmaktadır” diye konuştu.
ÇOĞU KELİME DİLİMİZDEN ÇIKMAZ ARTIK
Bazı yabancı kelimelerin artık dilimizden çıkarılmasının imkânsız olduğunu belirten Sakaoğlu, “Dilimize gümrük kapısından (imla kılavuzu) geçmeden giren kelimeler bazen dilimizde kalıcı oluyor. Yerine bulunan Türkçe karşılıkları ise bu kelimeleri yerlerinden indiremiyor. Bunlardan başlıcaları, radyo, televizyon, pikap, telefon gibi kelimeler. Artık bu kelimelerin dilimizden çıkarılması imkânsız hâle gelmiştir” ifadelerini kullandı. Gençlerin farklı kelimeleri kullanma isteğine de değinen Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, “Gençlerimiz bu tür kelimeleri sıkça kullanmaktalar. Bunun başlıca sebebi farklı görünme ve algılanma isteğidir. Ayrıca çevresindekilerden geri kalmamak için anlamını bile bilmediği, hatta telaffuzunu bile tam yapamadığı kelimeleri kullanıyorlar. Bu gençler çevresinde kendisinden daha fazla kelime kullanan ve bu zengin kelime haznesi ile kendisine hitap eden kişilerle pek fazla konuşmuyorlar. Konuşsalar kendi kelime hazneleri de zenginleşecek, belki de anlamını daha iyi bildiği ve kullanmadığı daha çok kelimeleri hayata geçirecek” diye konuştu. Yabancı kelimeleri kullanırken kişilerin pek sorgulama yapmadığını savunan Sakaoğlu, “Dili ile ilgili bir şuura ulaşamamış kişiler, özellikle de gençler anlamlarını bilmedikleri kelimeleri kullanırken hiçbir değerlendirmeye başvurmuyor. O kelimeleri hemen kullanıyorlar. Anlamlarını bilmedikleri bu kelimelerin bazılarının Türkçe karşılığının kötü bir anlamı olduğunu öğrenince de bunu kabullenemiyorlar. ‘Biz bu kelimeyi bu anlamda kullanmıyoruz.’ diyorlar. Türkçe karşılığını öğrenmeden konuşunca küfür bile etseler bunu tam olarak kavrayamıyorlar” diye konuştu.
YABANCILAŞMA MODA OLDU
Dükkânların adlarının da yabancılaşmada moda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, “İş yerlerinin adlarında yabancı kelimelerin kullanılması, çocuklarımıza Türkçe adlar dururken yabancı adlar koymamız, özellikle de bazı kesimlere hitap eden dergi, kitap ve benzeri kültür araçlarının adlarının yabancı olması dilimizin gelişme hızını kaybetmesine sebep olmaktadır. O hâlde yazan, çizen, okuyan herkesi ayağa kaldıracağız, Türkçe konuşmasını, Türkçe ad koymasını sağlamak için önlemler alacağız” diyerek yazarlara ve okuyuculara çağrıda bulundu. Televizyon ekranlarında gördüğümüz çoğu sunucu konumunda olan kadınların konuşmasına da gönderme yapan Sakaoğlu, “Eskiden İstanbul hanımefendilerinin konuşmaları en güzel ve en doğru Türkçe kabul edilirdi. Artık o kadınlar kalmadı. Sonuç olarak ise İstanbul Türkçesi eski güzelliğini kaybetti. Televizyon ekranlarından seslenen kadınlar ise âdeta Türkçemizi bozma yarışı içine girmişlerdir. Mesela ‘geleceğiz’ yerine ‘gelicez’, kimisi de ‘gelcaz’ diyor. Bunu abartılı bir şekilde tarif edecek olursak bizim artık cazlı, cuzlu bir Türkçemiz olmuştur” diyerek sitem etti. Gençlere ve kelimeleri yanlış kullananlara karşı önlemin Türk Dil Kurumu tarafından alınacağını söyleyen Sakaoğlu, “Günlük hayatta sıkça kullanılan bazı yabancı kelimelerin Türkçe karşılıkları var. Bunların Türkçe karşılıklarını öğrenmek için ise Türk Dil Kurumu’na başvurmalıyız. Onun için bazı kelimelerin dilimizdeki karşılığının kullanılması daha iyi olacaktır” diyerek Türkçeye sahip çıkılması gerektiğini bir kez daha vurguladı.
MUSTAFA ÖZÇELİK