DEPREMLE YÜZLEŞMEK

Süleyman Küçük

Millet olarak yaşadığımız kuraklık üzerine dağlara taşlara, ovalara tarlalara, bağlara bahçelere kar ve yağmur düşmesini beklerken, yüreklerimize yine deprem ateşi düştü. 

GÜNEYDOĞU DA DEPREM GERÇEĞINİ BİR KERE DAHA YAŞADIK. 

Rabbimiz Teâlâ (cc) Milletimizi taşıyamayacağımız yüklerden muhafaza Eylesin bizleri.

Her yaşadığımız depremden sonra ortaya çıkıp beylik laflar edenlerden gına geldi artık.

Yıllardır imar affı cinayettir denildi anlamadık.

Deprem gerçeğini hesaba alarak 10 şiddetinde bir depreme dayanacak binalar haricine ruhsat verilmemeli denildi ama sesini duymadık, duyuramadık.

Depremin şiddeti ne olursa olsun yıkıntı nedeniyle asıl suçlu olanlar insanları çürük binalara mahkûm eden ahlaksız ve vicdansız yapımcılardır denildi kaale alınmadı.

Yıllardır binaları depreme dayanıksız bir şekilde yapılmasına göz yuman rüşvetçi kontrolör ve yöneticilerden hesap sorulmalı denildi çok az bir ceza ile kurtulmalarına göz yumduk.

En büyük sıkıntımız olan deprem sonrası afet bölgelerine ulaşımı sorunsuz sağlayacak olan köprülerimiz, viyadüklerimiz yaşanabilecek en şiddetli bir depreme dayanıklı olarak yapılmalı teklifleri karşısında, fay hatlarına inanmadığını söyleyen yöneticiler gördük.

Her yaşadığımız deprem sonrasında depremzedelere yardım için yola çıkan kurtarma ekiplerinin ulaşabilmesi alternatif yolların yapılması gerekir denildi ama şehirlerarası yollar deprem sonrası ya yıkıldı ya da gereksiz bir şekilde kilitlenmiş durumda olduğu için ulaşamıyorlar, 

Herkes bu aşamada her şeyi söyleyebilir ama söylenecek en doğru söz yaşananlarda asla ders almadığımız gerçeğidir.

Kendilerine deprem uzmanı denilen kişilerce yılardır her deprem sonrası deprem değil bina öldürüyor denildi ama başta üniversitelerin mühendislik fakültelerinin raporları dikkate alınmadığı için ölümler artmaya devam ediyor.

Geçen geçti artık bundan sonra önümüze bakalım diyerek saklayamayacağımız bir BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ gerçeği var.

Ancak aynı zamanda hepimizin bir an önce sahip olmak için acele ettiğimiz milyonluk binalar talebimizde var.

Yaşadığımız bunca deprem gerçeğine rağmen binaların yapımının sadece çimentoyla ve demirden ibaret olmadığını, yapıların çimento ve demirden önce doğru yapılmış zemin etüdü ve deprem yönetmeliğine tam uyumlu proje ve kontrollük hizmetleri ile başlaması gerektiğine inanmalıyız.

Alacağımız evleri kim daha ucuz satıyor veya daha ucuza nasıl elde ederim düşüncesi yerine inşaatları yapan firmaların, müteahhitlerin mesleki yeterlilikleri var mı diyerek başlayacağımız araştırmaları yapımcıların iş verdikleri taşeronların şantiye tecrübesi var mı, atanan şantiye şefi veya formenlerin tecrübelerinin ne olduğunu sorgulamadıkça aldığımız ucuz binaların yıkılacağı gerçeğinden kaçamayacağız.

Bu coğrafyada depremle tekrar karşılaşacağımız gerçeği kehanet değildir.

Depremin ne zaman ve nerede nokta tespiti yaparak bilsek depremleri bir felaket olmaktan çıkarmadıktan sonra ne fark edecek? 

Depremin felaket olarak görülmesinden kurtulmak için yapmamız gerektiğini aslında hepimiz biliyoruz. 

Deprem gerçeği ile ilgili olarak klişe sözleri tekrarlamaya gerek yok. 

Şimdi asıl odaklanmamız gereken konu bu. 

Yine tek bir inceleme yapılmadan yıkılan binaların enkazı bir an önce kaldırılacak. Yani deliller yok edilecek. 

Çimentodan, demirden,  zemin etüdünden çalanlar veya buna göz yumanlar ellerini kollarını sallayarak yine dolaşmaya devam edecekler. 

Her şey bittiği zaman elbette çok şey konuşacağız.

Ama en başta konuşulması gereken şeyin güney doğu Anadolu bölgesinde çok ciddi deprem olacağını bilmemize rağmen denetimin neden artırılmadığını ve kentsel dönüşümün yapılmasını şart olarak gören ama hiçbir şey yapmayan yetkililerin sorumluğu olduğunu da unutmayacağız.

Allah’ım(cc)…Azabından affına, gazabından rahmetine sığınıyoruz… 

Rabbimiz(cc) takat getiremeyeceğimiz afetlerden ve zorluklardan milletimiz koru...

Allah'ım(cc)… Azgınlıklarımız yüzünden bizleri helak eyleme. Bizleri kardeş kıl ve razı olduğun kullarından eyle.

FARKINDA MIYIZ?

İnsanlarımızı bu kış mevsiminin soğuk ve yağışlı günlerinde paragözlüklerini caniliğe çeviren eller Milletimizi karanlığa ve soğuğa terk ederek insanların geleceğini kararttı.

İmar afları ile yolsuzluk, yozlaşma dolu kötü ve haksız kazançlara yol açanlar bu milletin kendi elleriyle düzeltilmediği sürece de hayatımızın her anı, hüzün ve elem, acı dolu olmaya devam edecektir.

Bu olan bitene sebep olanlara ne mi diyeceğiz?

Ateşiniz bol olsun!

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.