Covid-19 biyolojik silah mı?

Sadık Küçükhemek

Bazı TV kanallarında bazı konuşmacılar Covid-19’un biyolojik bir silah olduğu ihtimali üzerinde durmaktadır. TV kanallarından birinde bir konuşmacı, tarihten birçok misal vererek Covid-19’un biyolojik bir silah olduğunu ve işin içinde başta ABD’nin olduğunu ifade etmiştir. Bir konuşmacı da onun sözüne karşılık, ABD’de ölüm oranı diğer ülkelere göre daha çok olduğunu ifade etti. Bunun üzerine şöyle dedi: ABD ölenlerin genelde zenciler ve sigortasız insanlardır; ABD’nin umurunda bile değildir. Bir konuşmacıda, sıfırdan kimse bir virüs üretemez, var olanlardan üretilebilir, fakat bu virüsün yapısını incelediğimiz zaman diğer virüslerden elde edilmediği anlaşılmaktadır; yeni bir virüstür. Bu tartışma halen sürmektedir.

ABD coronaya Çin virüsü demekte ısrar etmektedir. Coronanın dünya nüfusunu azaltmak için bir proje olabilir diyenler de vardır. Güya 7-8 milyar nüfusu dünya taşıyamazmış, azaltılması gerekirmiş v.s.

Böyle komplo teorileri sürüp gitmektedir. Bazıları, dijital çağı dünyasını hayata geçirmek için bu virüs Çin’de bir laboratuvarda üretildiğini ifade etmektedir. Bazıları, bu virüsün Çin’in, yarasa çorbası tüketmesi sonucu yayıldığı yorumunu yaptı. Hâsılı ve’l -kelam kapitalizm kuyruğunu dik tutmaya çalışmaktadır.

Bu sebeple bu salgın ve ölümcül hastalığın çıkış sebeplerinden söz etmemektedir. Sadece korunma yollarını söyleyerek, dünyaya bir korku salmakta ve insanlığın psikolojisini bozmaktadır.

Demek istiyor ki; Ey dünya! Sen benim elimdesin, istersem seni yaşatırım, istersem seni bu şekilde çırpına çırpına öldürürüm! Dünya nüfusunu ayarlamak benim elimdedir; çağı değiştirmek de benim elimdedir. Dijital çağın gereği bu virüsü laboratuvarda ürettim, teslim ol ve bana boyun eğ, yaratıcın benim!

Ey zalim kapitalizmin para babaları! Ey kara devin vampirleri! Tahtınız, saltanatınız Firavun’un başına yıkıldığı gibi başınıza yıkılması çok yakındır; Firavun gibi yakında suda boğulacaksınız! Musalar yetişiyor, filiz halinde! Bu filizleri yok edemeyeceksiniz. Çünkü yokluk, kıtlık, hastalık senin kurduğun kapitalist düzenin eseridir. Çünkü bu düzenin temeli insanı üreten bir makine olarak kabul etmesidir. Yaşlıları ölüme terk etmenizin ve hastalar arasında ayırım yapmanızın ve zenci hastalara ve sigortasız hastaları hasta hanelere almamanızın sebebi budur.

Mesela 1919 yılında ortaya çıkan İspanyol gribin sebebi, bilim adamlarına göre, kapitalist düzenin gereği Avrupalıların iyi beslenememesi, zina fuhuş ve homoseksüelliğin yaygın olması, eğlence yerlerinin ve kumar hanelerin pis havasını teneffüs etmeleridir. 50 milyon kişi öldü. Tabii senin umurunda değil. Yaşatan ve öldüren benim, diyorsun.

Sen var oldukça ateşin daha çoğaldığını daha da kızgın ve öfke yüklü hale geldiğinin farkında değilsin. Zulüm ile abad olunmaz.

Biyolojik silah şöyle tarif edilmektedir: “Ölümcül veya basitçe etkisiz hale getirilebilen hastalıkların yayılmasıyla orduları veya düşman popülasyonlarını zayıflatmak amacıyla organizmaları (patojenik mikroplar veya diğerleri) kullanan bir silahtır .”

Bu silah, 17 Haziran 1925'de Cenevre protokolüne göre yasaklanmıştır. Şöyle denilmektedir: Boğucu, toksik veya benzeri gazların ve bakteriyolojik araçların savaşında kullanımını yasaklanmıştır.

Sonuç olarak diyoruz ki, Türkiye ve İslam âlemi bu virüsten ders alarak yavaş yavaş kapitalist düzenden vazgeçmeli, adalete dayanan bir iktisat sistemi geliştirmeli. Bakın ders almayıp sosyal adaletsizliğin müsebbibi vampir kapitalist düzende ısrar edersek Allah arkasından kıtlıkla imtihan edebilir. Ülkemizdeki sosyal adaletsizlik, savurganlık ve israf bunun işaretidir. Tarihe baktığımız zaman kıtlığın arkasından yok edici hastalıklar ve savaşlar takip etmiştir.

Mesela h. 115 (m.733-734) yılında Horasan’da büyük bir kıtlık ortaya çıkmış ve insanları etkilemiştir. Yine Doğu bölgelerinde h.204 (m. 819-820) yılında büyük bir kıtlık görülmüş olup, bunun Babek Hürremi isyanında büyük etkisi vardır.(1)

Not: Ramazan-ı şerifinizi bir daha kutlar ve yaklaşan Kadir gecenizi tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan dilerim. Hoşça kalın.

*******

Kaynaklar: Dr. Fuad Abdullah El- Ömer (Çeviri: Prof. Dr. Âdem Esen, İslam iktisat Tarihine Giriş, s. 221.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.