Cehalet Çağı

Cehalet Çağı

İçinde yaşadığımız zaman dilimlerine insanların maddi beklentileri veya kendilerini daha farklı yerlerde göstermek istemeleri nedeniyle bilgi çağı, uzay çağı, teknoloji çağı, robot çağı hatta yapay zekâ çağı dediklerine çok takılmayın.

Kim ne derse desin bize göre içinde yaşadığımız çağ, tam anlamı ile bir cehalet çağıdır.

Cehalet derken sadece söz konusu olan şey, bilgi eksikliği değildir.

Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu dönemi bu güne kadar asla yaşamamıştı insanlık.

Elde ettiği bilgiyi ve teknolojiyi mal ve hizmet üretimine dolayısıyla da maddi kazanca dönüştürmeyi de hiçbir dönemde bu kadar kolaylıkla yapamamıştı insanlar.

Bu zamana cehalet çağı dememiz, bilgi eksikliği anlamına gelmemeli.

İnsanlığın bu gün içine düşürüldüğü cehaletin sadece bilgi eksikliği ile olmadığını, asıl cehaletin ahlaki hatta psikolojik boyutları olduğunu iddia edenler doğru söylediler.

Ama biz her zamanki gibi söylenenleri anlamadık veya anlamak işimize gelmedi.

Eskilere dönüp bakacak olursak onlar Birincisi cehl-i basit yani sıradan cehalet, ikincisi cehl-i mürekkep yani katmerli cehalet, üçüncüsü ise cehl-i mik'ab yani katmerlinin katmerlisi olan cehalet olmak üzere cehaleti üçe ayırırlardı.

Kimi ve kimleri veya hangi topluluk ya da toplumları bu üç sınıftan hangisine dâhil edeceğinize siz karar verin artık.

Bize göre her üçünden de bu toplumda mebzul miktarda mevcuttur.

Bu cehalet çağı düşüncesine, yaşadığımız toplumda zarafeti zayıflık sanan insanları görerek vardık.

Nasıl bir aile ortamında yetiştilerse artık, nitelikten ve üslûptan yoksun öğrencileri gördükçe, bizde bu düşünceler oluştu.

Okullarında veya işyerlerinde hadsizliği ve ukalalığı özgüven sanan yeni yetmeleri gördükçe, cehalet çağı düşüncemiz in pekiştiğini gördük.

Bilgisizlikleri bir tarafa, bencilliği bilgiye yeğlemeyi normalleştiren yöneticilerin davranışları da, böyle bir kanaat oluşmasına sebep oldu.

Kendi düşüncelerinin kesinlikle haklı olduğuna inanan, ne idüğü belirsiz insanların arasında boğulurcasına daraldığımız için bu zamana, cehalet çağı diyoruz.

Aynı zamanda bu çağ bir organize bencillik çağıdır.

Çünkü bu zamanda eğitim ve öğretimle uğraşan pek çok yönetici ve akademisyen ünvanlı mahlûkun da kitap taşıyan merkepten farklı olmaması zamanımızın cehalet çağı olmasına sebep olduğuna inanıyoruz.

Eğitim kurumu adı verilen yapılarda kitap var ilim yok, insan var idrak yok, büyük küçük var tevazu yok, çünkü bu sünepe şehirli kalabalığı parayla edindiği zoraki bilgiyi başkasına karşı bir statü tanımlaması yapacak kadar aşağılaşmış duruma gelmiştir.

Özgüven olarak tanımlanan cahil cesareti ile kendisini entelektüel göstermeye çalışırken kendi gibilerle oluşturduğu taraftarlarının inançlı desteği ile toplum içinde kendine kalıcı bir yer sağlamaktan başka amacı yok.

Koskoca dediği dünyanın tamamını başına geçirdiği birilerinin yönettiğini düşünürken, siyasi, ekonomik ve sosyal tüm olayları dünyayı yöneten büyüğünün gözünden görme körlüğünün doğruluğuna inandırılmıştır.

Hayatı komplo teorileri ve derin ilişkiler sonunda hazırlandığına inandığı tv dizileri ile bezeli olmasına rağmen olmazsa olmazı kötülüklerdeki suç yine her zaman olduğu gibi abilerinin veya devlet büyüklerinin gösterdiği başkalarının olur.

Bütün bunlara rağmen Din, siyaset, spor ve memleketin nasıl kurtarılacağı konularında her şeyleri herkesler den daha iyi bildiklerini söylerler, çünkü Hz. Âdem(as) babamızdan günümüze kadar üretilmiş ne kadar bilgi varsa hepsini bildiklerini ihsas ettirirler.

Kibirden duyarsızlık, duyarsızlıktan cehalet, cehaletten nefret doğacağını bildikleri halde, vasatlığın, umursamazlığın, cehalet tutkusunun, tembelliğin, iş görmezliğin ve hazırcılığın rahatlığını terk edip kendine bir ideal ve hedef koyabilen insan olmazlar.

Kısaca narsisitlik sadece tepedeki yöneticilerde görünmez. Cehalet çağında toplumun her kesiminde görmek artık mümkün hale gelmiştir.

FARKINDA MIYIZ?

Eskiden okuma yazma bilmeyenlere cahil denilirdi.

Bilgi kaynağımız kitaplardan akıllı telefonlara, bilgisayara evirildi.

Yazılım teknolojisinin hayal edilenden de hızlı gelişmesiyle her türlü bilgiye çok kısa sürede ev veya işyeri ortamında rahatlıkla ve dijital ortamda ulaşmak mümkün hale gelmiştir.

Ancak çevremiz ulaştıkları ilk bilgiyi doğru zanneden neo cahil bir kesim tarafından çevrilmiş durumdadır.

Sosyal medya ve internetin bu neo cehaletin oluşum ve temel etkileşim alanı haline geldiğini fark ederek kendimizi ve ailemizi bu bataklıktan kurtarmamız gerekiyor.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri