Canavar Nasıl Yetişir

Nevzat Laleli

Nereye gidiyoruz yazı serisi


 

Gazete ve televizyonlarımız her gün birçok polisiye suç haberleri vermektedirler. Zannedersiniz, Irak’ta olduğu gibi ülkemiz de işgal altına girmiş. Allah’a çok şükür vatanımız henüz bir düşman işgali ile karşı karşıya değildir. Peki, ülkemizdeki insanlar birbirlerine niçin düşmanca tavırlarla yaklaşmakta, birbirlerini vurup öldürmektedirler. İnsanlarımız birbirlerine düşman askerinin yaptığı tecavüz ve taarruzları yapmaktadırlar. İnsanlarımızın kalbine bu düşmanca fikirler nereden gelmiştir ve onu insanlarımızın kalbine kimler yerleştirmiştir?

İşgali altındaki bir ülkede insanların öldürülmeleri gibi ülkemizde de trafik kazalarıyla, cinayetlerle her gün birbirimizi durmadan öldürüp, yaralamaktayız.

CİNAYETLER, TECAVÜZLER

Hatırlarsınız, bundan bir kaç yıl önce bayramı arifesindeydik. Yalova’dan başlayan bir dizi cinayet haberleri, ardı ardına gelmeye başladı. Sakarya, Ankara- Gölbaşı, Mersin daha sonra Pozantı ve Ankara-Kızılcahamam’da seri katiller, her uğradıkları yerde mağazalarda veya benzinlikte çalışan masum insanların kafalarına sıktıkları silahlarla onları öldürdüler. 2–3 gün içinde 7 maktul ve iki yaralama olayı gerçekleştirdiler. Bu arada iki otomobil çalındı, bunlardan biri ateşe verilerek yakıldı. Gazeteler bu cinayetlerle ilgili haberlerini verirken “seri cinayetler” adını verdiler. Yakalandıktan sonra katillere; “Bu adamları niçin öldürdünüz?” soran gazeteciler, “Zevk için (!)” diyebilen vicdansızlarla karşılaştılar.

Katil gençlerden birinin babasıyla yapılan röportajda, acılı baba; “oğlumu idam edin” diye feryat ediyordu.

Aynı hafta içerisinde bir başka kanımızı donduran haber, gazeteler tarafından verilmekteydi. İzmir’de annenin çalıştığı evde, 17 aylık bir kız çocuğuna 3 zorba (verecek isim bulamıyorum) tarafından defalarca tecavüz ediliyor. Polis mütecavizleri ve anneyi tutukluyor, bebeği de çocuk yuvasına veriyor. Bebek ölümden kurtarılmıştı ama yoğun bakımda günlerce kaldı.

Kanınız henüz donmamışsa bir haber daha vereyim, aynı hafta içerisinden. Bir genç kız, evde birlikte yaşadığı öz annesini öldürüyor. Sonra da sırtlanların ve çakalların bile yapamayacağı bir olaya imza atıyor. Annesinin cenazesi henüz evdeyken aynı evde kendisi gibi arkadaşlarına parti veriyor. Vur patlasın çal oynasın eğleniyorlar.

Bu ve benzeri haberler o kadar çok ki, bunları polisin suç ve suçlular hakkında tuttuğu ve her gün daha çok artmakta olan istatistikî bilgilerinden öğreniyoruz.

SUÇLULARIN TEMEL ÖZELLİKLERİ

Karşı tarafın tahrikleri somumda işlenen cinayetleri burada ele almıyorum. Ama yukarıda belirtilen suçlular olsun, başka suçlular olsun, bunların temel özellikleri nelerdir? Diye sorarak bir araştırma yapsak ne buluruz? Bunların temel karakteristiklerinin uyuşturucu kullanmaları veya içki içip sarhoş olduklarıdır. Nitekim 17 aylık kız çocuğunun tecavüze uğradığı evi ekranına getiren bir televizyon kanalı, evin önünde ki çöplükte boşaltılmış birçok içki ve bira şişelerini göstermiş ve “insanı suç işlemeye iten nedenlerden işte bunlardır” diye takdim etmişti.

Canilerin diğer bir özelliği bunların genç ve güçlü olmalarıydı. Bunlar vurur kırar ve hayatlarını istedikleri gibi yaşamaya çalışabilecek insanlardır. Çünkü bunlar güçlü olanca her istediklerini yapmaya haklarının olduğuna inanmakta ve gücü bir hak sebebi saymaktadırlar.

Bir başka ve önemli temel özellikleri de kalplerinde Allah korkusunun bulunmamasıdır. Bunlar, başkalarının haklarına tecavüz ederken, yaptıklarının bütün ayrıntıları ile kaydedildiğini ve bir gün mutlaka hesabının sorulacağına inansalardı bu zulümleri yapabilirler miydi?

Buradan, kolaylıkla şu genellemeyi yapabiliriz. Allah’ı tanımayan, ondan ve onun bir gün kendilerini hesaba çekeceğinden korkmayan, içki ve uyuşturucu kullanan, gücü - kuvveti yerinde olan her insan toplumumuzda potansiyel suçlu konumundadır. Bugün bu yapıda olanların her hangi bir suç işlememeleri, yarın uygun bir ortam bulduklarında suç işlemeyeceklerine delil teşkil etmemektedir.

ŞUÇLU, AYAĞA KALK

Bu canavarları kimler yetiştiriyor? Nasıl oluyor da ancak düşman işgal kuvvetinin yapabileceği cinayet ve tecavüzleri, aynı milletin çocukları birbirlerine yapabiliyorlar? Bu ahlaksız adamlar durup dururken yetişmeyeceğine göre bunları 7 yaşından itibaren okullarına alıp da onları 8 sene boyunca kesintisiz eğittik zanneden Milli Eğitim’in, bu canavarların yetişmesinde katkıları yok mudur? Trajı yüksek gazeteler, reytingi (seyredilme oranı) büyük televizyonların yıllardır verdiği materyalist yayınlar, oynattığı Amerikan mafya dizi ve filmlerinin, bu canavarların yetişmesindeki rolü ve katkıları ne kadardır?

Her ağzını açtığı zaman dine ve dindarlara saldıranlar, onları İrtica damgası ile damgalayanlar, milleti kamplara ayırarak insanlarımızı birbirlerine düşman edenler, bu katil ve mütecavizler hangi kur’an kursundan, hangi imam hatip lisesinden yetişmişlerdir? Cevap verebilirler mi?

Milletin çocuklarının dinlerini öğrenmelerinin yolu üzerindeki engelleri kaldırmayan iktidarlar, milletin dertlerini kendine dert edinmeyen “gardolap devrimcileri” bu ve benzeri cinayet ve tecavüzler acaba sizin uykularınızı kaçırmıyor mu?

Milletimizi, adı konmamış bir iç savaştan ve bunları yapan zorbaların elinden ne zaman kurtulacaktır? Ne zaman gerçekleri görerek bu milletin çocuklarını dinlerini öğrenmelerine fırsat verilecektir? Yoksa 70 milyon insan birbirlerinin boğazına sarıldığı veya sizler de kafalarınızı mezarlarınızda sapmaya vurduğunuz zaman mı? 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.