BÜTÜN OKULLARDA DÎNİ EĞİTİM ŞART

Nurten Selma Çevikoğlu

Prof. Dr. Teoman Duralı Beyin Haber 7’de yayınlanan bir röportajında; ‘İmam-Hatiplerin müfredat programının genelleştirilip tüm okullara uygulanması gerektiğine dâir fikirleri serdedilmişti. Biz de aynı fikir ve kanaatte olduğumuzdan sizlere faydalı gördüğümüz bir bölümü istifâdenize sunalım istiyoruz efendim;

‘… Bölünme içten içe büyüyor. Eğitimde birliği sağlamak lâzım bunun için… Şimdiye kadar bu, din eğitimini yasaklamak sûretiyle sağlanıyordu; şimdi, din ile dünyâyı birleştirmek zorundayız. İmam Hatiplerin müfredâtının genelleştirip tüm okullara uygulanması gerektiğini savunmuşumdur hep, en başta askeri okullara. Disiplin, hayâtın her alanında gerekli bir şey. Askerlikte dış disiplin veriliyor. Din, iç disiplini sağlıyor… İç disiplin sağlanmadan dış disiplin kabuktur… Şart olan şey yetişenin din bilgisiyle donanmış olmasıdır. Bu sâdece dindar yetiştirme bâbında değil, dinsiz olacaksa da niye dinsiz olduğunu bilsin… Bizim en önemli birleşme noktamız, çimento harcımız dindir. Müslümanlığı gericilik, kötülük diye damgalarsan sonunda bu noktaya geliriz. Müslümanlığın yerini tutacak hiçbir bir harç yoktur…’ diyor. Evet, bakın bir Edebiyat profesörünün haklı tespitlerine. Biz de yıllardır aynı şeyleri savunuruz.

İmam Hatip Okullarının müfredâtında güzel dinimizin ölçülerini tanıtıcı Kur’an, Tefsir, Hadis, Siyer, Kelam, Akaid, Fıkıh, İslam Târihi gibi çok güzel dersler var. Hoş bunlar da ucundan, kıyısından kırpıla kırpıla veriliyor ama olsun. Bu derslerde verilenler her Müslüman’ın bilmesi gereken ana temel bilgilerdir. Tabi bu dersleri veren hocaların anlattıklarıyla, amelleri birbiriyle uyumluysa ne âlâ… O zaman ortaya ne güzellikler çıkar! Şu yoz hâliyle bile en azından vicdanlı, doğru, dürüst, çalışkan, yardımsever, vatanı ve milleti için fedâkarlıkta bulunan insanlar genellikle İmam Hatiplilerden çıkıyor. İmam Hatipli terörist, tâcizci, hak yiyen insan zor görülür. Olsa da tek tüktür. Onlar da; ‘İstisnalar kâideyi bozmaz’ cinsinden değerlendirilir.

Şimdiye kadar vâr olan eğitim sistemiyle dinsiz bir nesil yetiştirildi. Târih dersinde yalan-yanlış aslı yansıtmayan şeyler doğru diye anlatıldı. Ben meselâ, milliyetçi, muhafazakar bir âile çocuğu olarak lise yıllarında târih dersinde okutulan bilgi diye zerk edilen zehirlerle İslam karşıtı biri olmuş idim. Sonra sonra öğrendim gerçekleri. İşte bu eğitimle yetişen çocuklarımızı düşünün. Gençlere; ‘Din bizi geri bırakan yobazların, gericilerin sâhiplendiği şey’ diye gösterildi. Evlatlar annelerinin başörtüsünden utandı. İmam Hatipliler okullarının ismini söylerken çekindiler. Bu aziz ve necip millet dindarlığından çok çekti. Şükür bugünlere. Ama yetmez. Hükümetin en geri kaldığı nokta eğitim alanıdır. Her ne kadar lâik eğitim sisteminden, vesâyet odaklarından çekinilse de artık din eğitimi konusunun bütün okullarını bünyesine girmesi husûsu cesurca bilhassa medyada tartışılmalıdır.

Geçen haftalarda araştırmacı yazar Abdullah Yıldız Bey, Ali İhsan Kavaklı beyler de aynı konuya yönelik yazılar kaleme aldılar. Abdullah Yıldız Bey yazısında; ‘Müslümanlıkla yoğrulan yurdumuzda hem kendimize yabancılaşmayı hem de zihinsel, kültürel ve sosyolojik olarak parçalanmayı önlemek için kadim İslâmî değerlerimizi merkeze alan (Dr. Mehmet Doğan’ın ifâdesiyle) bir maarif reformuna âcilen ihtiyaç var. Sâdece öğretimi esas alan değil, kökleri İslam’da olan ta’lim ve terbiye’yi, irfan ve hikmet eğitim sisteminin temeline oturtan bir maarif inkilâbı zarûridir. Zira yukarıda verdiğimiz Prof. Dr. Teoman beyin belirttiği gibi millet olarak yegâne iç bütünlüğümüzü sağlayacak harç Müslümanlık, fertler olarak iç disiplinimiz sağlayacak yegâne değerler sistemi ise İslam Dînî’nin ta kendisidir.’ Diyor haklı olarak.

Biz de aynı fikirlere katılıyoruz. Mevcut sistemin yetiştirdiği nesiller ortada. Ahlâkî zâfiyetler had safhada. İnsanların keyiflerinin çeşitliliğine göre hızla yayılan sapkınlıklar ise aldı başını gidiyor. Öncelere ‘satanizm’ diye başlayan ‘şeytana tapınma’ seansları yerini alan azgınlığa varan sapkınlıkların artık biri bin para. Gidiş gidiş değil!!! Avrupa’nın savrulduğu evre, onların izinden hiç ayrılmayan bizlere de sıçradı. Tehlike çanları çalıyor diye hep söyledik, söylüyoruz. Peki, çözüm ne?

Kanaatimize göre, her sahada sonu çılgınlık derecesine giden sapkınlıkların önüne geçmenin çözümü, insanımıza en alt basamak anaokullarında başlamak üzere üniversiteye kadar din eğitimi verilmesidir. Bilhassa orta ve lisede İmam Hatip müfredâtı tekrar gözden geçirilerek bu ülkenin Müslüman çocuklarına öğretilmesinden geçer. Bu eğitimden hem milletimiz hem vatanımız herkes ama herkes emin olunuz ki fayda görür. Bu konu medya da tartışılmalıdır. Zararın nesrinden dönülse kardır.

Hayırla kalınız.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.