Bugün dost yaralanmış, yine gönlüm hoş değil!

Recep Çınar

Deselerdi ki “Yeni Meram ile Sabit Horasan yollarını ayırmış” belki biraz içime siner ve “hayırlısı olsun” diyerek kendimi  teselli ederdim…

Dediler ki, “Sabit abiyi işten çıkarmışlar.”
İşte bu zoruma gitti… 
Kaldıramadım açıkçası…
Sindiremedim içime…
Müdürümü işten çıkarmışlar ya da atmışlar…
Hiç hoşuma gitmedi…
Keşke o 28 yılın hatırına güllerle, çiçeklerle uğurlasalardı…
Çünkü benim tanıdığım, duruşuyla, işiyle, karakter ve kişiliğiyle bu camiada tek gösterilebilecek bir “duruş” bir “sembol” adamın gönderilmesi değil, gönderiliş şekli şık olmamış…
Kusura baksalar da bakmasalar da olmamış işte…
“Hepiniz benim kuzumsunuz” sözleri de alüminyummuş meğer…
Belki ucu bana dokundu, ama kendileri adına makul ve doğru olanı yapmışlardır umarım…
Kimbilir…
Hadise bir gün önce gelişmiş…
Konuyla ilgili tek kelime etmedi zaten…
Sabit Horasan duruşunu orada da gösterdi müdürüm…
Yeni Meram’da tam tamına 28 yılı devirmiş yiğit adam…
Dile kolay…
28 yıl…
38 yıllık meslek yaşamının 28 yılını Yeni Meram çatısının altında tüketmiş…
Kime nasip olur?
İki tarafta memnunmuş ki, birliktelik 28 yıl sürmüş…
Bu ayrılış Sabit abi için bir son değil, belki de bir başlangıç…
Çünkü bu şehre, bu camiaya bir Sabit Horasan daha gelmeyeceğine göre, yaşayan Sabit Horasan’ın kadrini kıymetini bilecek “vefalı” birileri çıkacaktır mutlaka…
Zerre şüphem yok…
Meseleye biraz da kendi penceremden, kendi dünyamdan bakmak istiyorum…
Benim Recep Çınar oluşumda müdürümün emeğini, duyarlılığını, yardımseverliliğini, hoşgörülülüğünü,  yol göstericiliğini hele de delikanlıca duruşunu unutmam mümkün mü?..
Yeni Meram’daki zaman zaman gönüllü, daha çok bedelli çalıştığım dönemlerde müdürümle hep birlikte oldum…
Genç, deli dolu bir delikanlı olarak kapısından girdiğimiz Yeni Meram, işyeri olmanın ötesinde bir değer teşkil etmiş ve hayatımızdaki önemli değişikliklerin, evlenip çoluk çocuğa karışmamızın, sevdalarımızın, öfkelerimizin, sevinçlerimizin paylaşıldığı bir yuva haline gelmişti…
Hem nasıl da sıcak bir yuva, bunu anlatmaya kelimeler de yetmez, kelimelerin gücü de…
İşte bu sıcak yuvanın olmazsa olmazlarından birisi de müdürümdü…
Deseler ki, ‘kaytarmadan çalışan birine ödül vereceğiz’ ilk göstereceğim isim müdürüm olur…
Müdürdü, ama bir muhabir gibi çalışırdı… Bazen Sanayi sahasında, bazen Cumhuriyet’te, bazen 3 Nolu sahada…
Zaman zaman takılırdım kendisine, “Abi sen hiç hastalanmaz, hiç yorulmaz, hiç tatil yapmaz mısınız?” diye…
Hastalansa bile işinin başında olurdu…
Sorun Mustafa abiye, bu 28 yıl içerisinde tatil yapmış mıdır müdürüm?
Ya da hastalanıp da işe gelmemezlik etmiş midir?
Veya “yeter artık” demiş midir?
Bunun aksini söyleyeni Allah çarpar…
Hem de iki kere çarpar…
Nedeni ne olursa olsun, biliyorum ki, benim adam olmamda emeği olan Mustafa abi (Bahçıvan) olsun, Ahmet Bahçıvan olsun, Tufan Bahçıvan olsun mutlaka üzülmüşlerdir…
Ama ben daha çok üzüldüm…
Müdürümün böyle gönderilişi hak etmediğini düşünüyorum…
Ethem’in de…
Mehmet Yavuz’un da…
Yukarıda da altını çizdiğim gibi, belki ucu bana dokundu, ama kendileri adına makul ve doğru olanı yapmışlardır!
Söylenecek fazla bir şey yok…
Özeti şu; Muhlis Akarsu’nun söylediği gibi, bugün dost yaralanmış, yine gönlüm hoş değil… Her yanı parelenmiş, yine gönlüm hoş değil…
Neyse…
Lafı evirip çevirmenin anlamı yok…
“Yiğit düştüğü yerden kalkar” diye güzel bir söz var…
Müdürüm hiç düşmedi ki, kalksın…
O bugün bile ayakta ve dimdik duruşu ile aramızda…
Hem TSYD Konya Şube Başkanı olarak, hem de ortak bir geçmişe dayanarak içimi döktüm…
Hepsi bu.
NOT: Meslekte 55 yılı devirmiş Nail abi için Gazeteniz Merhaba “VEFA” gecesi düzenliyor… 11 Temmuz 2009 Cumartesi gecesi KTO salonunda… Bütün dostlar orada olacak… Sabit abi de gelecektir mutlaka….
Hep sorarlar “Merhaba Gazetesi niye bu kadar büyük?” diye…
Cevap vermeye gerek var mı?..
Cevap yukarıda gizli.