Bu ödülü hak ettik

Recep Çınar

Daha önce de yazmıştım...

Mesleğe, CHP'li Dışişleri Bakanı Turan Güneş'in o ünlü “Ayşe tatile çıksın” yani “Türk Askeri Kıbrıs'a çıkabilir” dediği 1974 yılında başladım...

Ecevit'in, “Kıbrıs'a savaşa değil, barışa gidiyoruz” dediği dönemler...

43 yıl olmuş...

Dile kolay...

Bu 43 yılda gazetecilik nerelerden nerelere geldi...

Daha eskiler, daha farklı şeyler yazabilir, anlatabilirler...

43 yılı özellikle vurguluyorum, çünkü gelenekçi olduğumun altını çizmeye çalışıyorum...

Sanal gazeteciliğin meslekteki egemenliği son 10-15 yılda kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı...

Yazılı basını bırakın, zaman zaman televizyonları bile solladığı zamanlar oluyor...

Geleneksel, yani yazılı gazetecilikte ve internet gazeteciliğinde “okumak” ön plandadır...

Gazete okuru sadece haberi okur ve onunla yetinmek zorunda kalır...

İnternet gazeteciliği öyle değil...

Okuyucu ya da internet kullanıcısı, okuduğu haberle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade edebilir, yorumda bulunabilir, eleştirebilir ya da övgülerini aktarabilir...

Artık, seyirci değil, oyuncudur...

Okuduğu habere yorum yazmaya başladığı anda, sahadadır...

Bu işin bir parçası olduğunu hissettirir...

İnternet gazeteciliği  ile geleneksel gazetecilik arasındaki en büyük farklardan birisi de “hız” ya da “çabukluk” olayıdır...

İnternet gazeteciliği bu anlamda avantajlıdır...

Çünkü, haberi veya bilgiyi daha çok kişiye ve daha kısa zamanda ulaştırır...

Yani, telefonlardan birbirimize attığımız mesaj gibi, anında haber alırsınız olaylardan...

Burada doğru bilgi ya da doğru bilgilendirme de önemlidir...

Doğru ve tarafsız habercilik yapmakla yükümlüdür...

Başka bir deyişle de, okuyucuya veya internet kullanıcısına sorumluluğu vardır...

Tabi ki güvenilirlikte önemli...

İnternet marifetiyle gazetecilik yapmaya çalışan sitelerin güvenirliliği, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur...

Bu trajı ve sürekliliği artırmak bakımından da son derece önemlidir...

Ülkemizde yüzlerce, binlerce internet sitesi oturduğu yerden, kopyala-yapıştır marifetiyle okuyucuya ulaşırken, Merhaba'nın çalışanları sahada olduğu için, dahası marifetleri doğrultusunda ödüle ulaşmışlardır...

Anlayacağınız, Merhaba'nın internet sitesi Türkiye'de ikinci olmuşsa, doğru haberciliği ve güvenirliliği esas aldığı için kürsünün ikinci basamağına çıkmıştır...

Evet...

Gururluyuz...

Evet...

Mutluyuz...

Evet...

Çünkü Merhaba ailesiyiz...

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM)'nin düzenlediği bu yarışmada, Türkiye'nin saygın internet sitelerini geride bırakıyorsa Merhaba, bunun anlamı da bir o kadar büyüktür...

Mütevazi değiliz...

Çünkü, haberciliği masa başında değil, sahada yapıyoruz...

Dolayısıyla bu başarıda emeği olan Yazı İşleri Müdürümüz İbrahim Büyükeken başta olmak üzere, İnternet Sorumlumuz Mesut Turan, İnternet Editörlerimiz Hâlid Şen, İbrahim Başcı, Emre Özgül, Ferhat Türkoğlu, Burak Taşpınar, Ahmet Sütçü, Tolga Parlak ve Ali İbilime'ye gönülden teşekkür ediyorum...

Merhaba ailesi olarak, hem geleneksel gazetecilikte, hem de internet gazeteciliğinde, siz değerli okuyucularımızın ve kullanıcılarımızın desteği ile çıtayı daha da yükselmek en büyük hedeflerimizden birisi olacak...

Bundan emin olun...

Bunu gerçekleştirecek güce sahibiz...

Çünkü, biz iyi bir takımız.