Bir Kader var, bize yazılan

Enes Kalender

Bütün imkanları önüne serdiğimiz evlatlarımız neden başarıya ulaşamıyor ? Hayat başarısını sınav başarısı ile bir tutulan çocuklar neden mutsuz ? Anne-babalar gerçekten çocuklarının iyiliğini mi istiyor ? İyi insan olmak ile başarılı bir insan olmanın arasındaki en büyük fark nedir ? Para mutluluk getirir mi ? Parasızlık mutsuzluk mudur ? İnsanlar düşünmek için neden kendine zaman ayırmıyor ? Geçmişe dönüp baktığımızda gerçekten hayat su gibi mi akıp geçmiş ?

Hikmet Abi üç çocuklu bir ailenin babasıdır. Bir kaza sonucu zihinsel fonksiyonlarının yüzde 45’ini kaybeder. Felç olur. Eşi Kader Hanım varlıklı bir ailenin tek kızıdır. Hikmet Abiyle evlenmek için ailesini ikna etmeye çok uğraşmıştır. Ailesi başta karşı çıksa da kızlarının bu kadar istekli oluşu karşısında evliliğe izin verirler. Hikmet Abi o zamanlar taksicilik yapar rızkına haram lokma bulaştırmadan hanımefendi ile mutlu bir aile hayatı sürerler. Nisan adında dünya tatlısı kızları olur. İlk defa anne-baba olmanın  verdiği heyecanla Nisan’a o kadar değer verirler ki deyim yerindeyse gözlerini Nisanın üzerinden ayırmazlar. Yıllar sonra bir de ikizleri olur. Daha çocukların kırkı çıkmadan o hazin kaza olur. Hikmet’i Allah bağışladı bize diyor Kader Hanım.

Olaylar buradan sonra başlıyor. Büyük bir aşkla evlenen bu çiftin bir kanadı kırılıyor. Hikmet Abi aylarca hastanede kalıyor. Çocuklar bir yandan, Hikmet Abinin hastalığı bir yandan Kader Hanım çok zorlu günler geçiriyor. Ailesinden de beklediği desteği alamıyor. Artık ablaları ikizlere hem anne hem baba olmaya başlıyor. Kader Hanım aylar sonra Hikmet Abiyi hastaneden çıkarıyor. Evlatlarım baba kokusunu hiç tatmadı diyor. Hayatta kendime en çok “Hikmet artık son günlerini yaşıyor bari kendi evimizde, yuvamızda yaşasın.” Diye düşündüğüm için kızıyorum diyor. Çünkü tüm zorluklara rağmen Hikmet Abi taburcu olduktan sonra 25 yıl daha ona yoldaş olmuş.

Bu geçen zamanda çok zorluk çeken aile fertleri hiçbir zaman “Neden biz ? “ diye sormadık diyorlar. Çünkü Nisan o kadar küçükken büyümüş ki; Kant,Schopenhauer, Nietzsche ve diğerlerini cebinden çıkarır şekilde konuşuyor. “ Babam hastayken okula gitmek istemezdim. Arkadaşlarım falan beni hor görür diye değil haa ben sadece babamın ellerini tutarken gözlerinin içi bir gülerdi, görsen hiç ellerini bırakasım gelmezdi. Bir keresinde okulda arkadaşım babasının ne kadar çok parası olduğunu anlatmıştı. İsterse kantindeki tüm şekerleri alabileceğini söylemişti. Bende çok içerlemiştim. O arkadaşım bir zaman sonra ailesinin kendisini anlamadığını söyleye söyleye bir kutu hap yutmuştu. Şükür bir şey olmadı ama ben çok daha önemli bir şey hatırladım. Babam bana bir kantin dolusu şeker alamasa da o beni çok seviyordu ve hep anlıyordu. Ona okulda öğretmenin anlattığı hikayeleri anlatırdım ve gülümserdi. Anlardı beni.” Diyor.

İkizler ve Nisan konu komşunun yardımıyla okumuş. Nisan çok parlak bir doktor olmuş. İkizlerden birisi aktar birisi de zücaciye dükkanı açmışlar. İkizler nerde bir ihtiyaç sahibi var elinde ne var ne yok döker olmuşlar. Doktor Nisan’da ne kadar uğraştıysa da babasının tedavisi için bir yol bulamamış. Türk filmi gibi değil mi  ?  Hikmet Abiyi kaybedeli 4 sene olmuş ama Kader Hanım alışmış. Eskisi kadar üzülmüyormuş. Evlatları hiçbir zaman yanından ayrılmamış. Annelerine ayrı bir ev tutmamışlar. Anneyi her Pazar diğer evladı almaya geliyormuş. Her hafta bir evladında kalan anneyi paylaşamıyorlarmış. Normalde bende kalmayacak sende kalacak kavgası olur ama bizimkiler bende kalacak sende kalmayacak kavgası ediyorlarmış.  Kader Hanım o kadar şey anlattı ki ama hiç biri şu lafları kadar içimi sızlatmadı. “ Biz zor evlendik birbirimize doyamadan Hikmet hasta oldu. Ailem çocuklarımla kabul edecekti. Hikmet için gitmedim. Hikmet sadece bakıyor ve arada gülümsüyordu. Ne açım diyebilirdi ne susuzum. Beni görünce gülümserdi. Ama sadece beni görünce gülümserdi. Onun omzuna başını koyup uyuyabilen tek kadın bendim. Onun saçlarına dokunabilen tek kadında bendim. Düğün fotoğraflarımıza bakarken gözünden yaş gelirdi. Onun gözyaşını silebilen tek kadın bendim. Bu benim için yeterliydi.” Bir evlatları bir de anneyi gözümüzün önüne getirelim ve üstteki soruları tekrar cevaplayalım.

*İsimler değiştirilmiştir.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.