Barış Pınarı Harekâtı neyi ortaya koydu?

Sadık Küçükhemek

Başta söyleyeyim: Herkes safını belli etti. Düşman, kurdun bulanık havada avlandığı gibi avlanmayı sevmektedir. Hiç kimse, İran hariç ABD’nin Suriye’de ve Irak’ta ne işi var demiyor. 65 tane gayrimüslim akbabanın Suriye’de ne işi var demiyor. ABD’nin Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de ne işi var demiyor. CHP de demiyor. Kısaca NATO’nun ve Rusya’nın Ortadoğu’da ne işi var demiyor.

ABD, Rusya, İngiltere, Almanya ve Fransa başta olmak üzere akbabalar Akdeniz Havzası’na hâkim olmak istemektedirler.

Ey NATO! Kurt gibi bulanık havadan istifade ederek bu Havza’da yaşayan ülkeleri demokrasi havariliği altında köleleştirmek istiyorsunuz! Senin emelinin ve ajandanın bu olduğunu Türkiye bilmiyor mu? 

ABD, güney sınırımızda Akdeniz’e açılan bir terör devleti kurup, Türkiye’yi etkisiz hale getirerek Akdeniz havzasına hâkim olmak istemektedir. “15 Temmuz kanlı darbe girişimi” bunun için yapılmıştır. Bunda NATO’nun parmağı olduğu herkes tarafından bilinmektedir. ABD bununla da yetinmedi, NATO ülkesi olan Türkiye’ye karşı PKK/ PYD’yi ağır silahlarla silahlandırdı ve güneyimizde 60-70 bin kişilik bir silahlı terör örgütüne sahip Akdeniz’e açılan bir terör devletçiği kurmaya çalışmıştır ve halen devam etmektedir! 

Türkiye bu tehlikeli durumu önlemek ve mültecilerin bir kısmını oraya yerleştirmek ve orada bozulan demografik yapıyı yeniden eski haline getirmek için Barış Pınarı Harekâtını başlatmıştır. 

Güneyimizdeki bir terör örgütlerinin yıllardır bize saldırması karşısında başlattığımız Barış Pınarı Harekâtı’nda NATO antlaşmasının beşinci maddesine göre bize yardımcı olması gerekirken, ABD, Almanya ve Fransa gibi NATO ülkelerinin bizim yanımızda yer almaması gerçekten düşündürücüdür. NATO antlaşmasının 5. Maddesi şöyledir: “Bir üyeye yapılan saldırının, hepsine yönelmiş kabul edilir.” Biz Kore harbinde, Afganistan işgalinde NATO’nun yanında yer aldık. Kore’de birçok şehit verdik! NATO buna rağmen şimdi bizim yanımızda neden yer almıyor? Türkiye’yi ekarte edip Akdeniz havzasına sahip olmak istiyor da ondan. Bunun altını çizelim. 

Arap Birliği’ne ne demeli. Arap Birliği, tarihten de ders almıyor. Fransızlar, Afrika’da esir aldıkları Arapların kafalarını tıraş ediyorlar, boğazlarına kadar gömerek, güneşte, öğle güneşinin şuaları altında bırakıyorlar, çabuk ölmesin diye ara sıra üzerlerine su döküyorlardı! (1)

KKTC Cumhurbaşkanı’na gelince; onun karşı safta yer alması, Barış Pınar Harekâtı, zihniyeti aynı olanların aynı safta yer aldığını ortaya koydu. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı seküler bir dünya görüşüne sahip. Sanki sekülarizmi (dünyevileşmeyi) su gibi içmiştir. Leninist, ve Marksist bir fikre sahip PKK/ PYD de öyle. Bu durumda Akıncı’nın karşı tarafta saf alması fikriyatının bir gereğidir. 

Akıncı şöyle diyor: ‘‘1974’te biz adına Barış Harekâtı desek de bu bir savaştı şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır’’

1974 Barış Harekâtı gerçekleşmemiş olsaydı,  Yunanistan’ın himayesinde Rumlar, Kuzey Kıbrıs Türklerin kanını içecekti ve böylece Yunanistan Megola idea düşüncesini gerçekleştirmek için ilk adımını atmış olacaktı. 

Bu sebeple Kıbrıs’ta ivedilikle Türkiye’de olduğu gibi ilk ve ortaöğretimde din kültürü mecburi dersler arasında yer almalı ortaöğretimde Kur’an-ı Kerim ve Siyer dersleri gibi derler seçmeli olmalı, Orada çok sayıda imam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri açılmalı. Aksi halde Kıbrıs elimizden çıkmak üzeredir. Barış Pınarı Harekâtı bunu ortaya koymuş oldu. Gözler hala bunu göremezse yazık olur. 

Bu arada burada Davutoğlu'nun eski danışmanı Etyen Mahçupyan’ın skandal açıklamasına değinmeden geçemeyeceğim. Şöyle diyor:  “PYD'nin doğrudan tehdit olmadığını, asıl meselenin Kürt sorunu olduğunu iddia etti. Ayrıca bu harekâtın Abdullah Gül’e, Ali Babacan’a karşı yapılmıştır. 

Bu talihsiz açıklamaya bir Hristiyan’ın perspektifinden bakılırsa, Akdeniz Havzası’nı ele geçirmek isteyen ABD’nin önünde en büyük ve kapsamlı bir harekâtı özümseyememesinin bir delilidir. Gayesi meseleyi basite indirgeyerek hedef saptırmaktır.

Halkımız arif bir halktır, tarih boyunca haklı bir davada her zaman devletinin ve hükümetinin yanında yer almıştır. Kıyamete kadar böyle olacaktır. 

İç siyasete gelince AK Parti, İstanbul başta olmak üzere birçok büyükşehir belediye başkanlığı seçimini kaybetmesinin sebebini iyi analiz edip, işin püf noktasını tespit eder ve gereğini yerine getirirse 2023 seçimlerinde halk destekler aksi halde desteklemez. Bu sebeple Etyen Mahçupyan’ı bu skandal ve talihsiz açıklamasından dolayı kınıyoruz.

Duamız ordumuzun başarılı olması ve ABD’nin Akdeniz Havzası’nı eline geçirme hayallerinin suya düşmesidir. Hoşça kalın. 

------------

Kaynaklar

1- Komisyon, Hikâyeciliğimizin Yüzüncü Yılında 100 Örnek, s.245

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.