Arakan’da Zulüm…

Nevzat Laleli

Mutlu insan, Sağlam aile, Güçlü toplum…

 

  

Bu gün, gelin sizinle yazı okumak yerine bu resmi birlikte inceleyelim. Burası Myanmar… Arakan Eyaletinde (Rakhine) yaşayan Müslümanların 6 – 7 yaşlarında ki çocukları, yerde uzanmış olanlar. Seyircileri ise Myanmar’ın Budist halkı. Tabii hepsi sanki bir bayram sevinci içindeler. Ne de olsa işkence edilen çocuklar, kendi çocukları değil…

Burada yüz üstü yatırılan çocuklar, belli ki gözleri korkutulmuş. Zavallıları dövdüler mi? Yoksa birkaç tanesini diğerlerinin önünde öldürdüler mi? Bu belli değil… Belli olan bu çocukların ellerini ileriye doğru uzatırken bir çekingenlik göstermedikleri, bir kısmının kolunu geri çekmemesidir.

Motosikletli Budist, olsa olsa bir hükümet yetkilisidir. Çok mağrur bir eda ile çocukların bilekleri üzerinde motora binmiş, yürütüyor. Motorun ağırlığı ve bu zalim adamın ağırlığı eklenince çocukların ince ve narin bileklerine ne kadar ağır bir yükün geleceğini varın siz hesaplayın.

Bu Budist adam motoruyla çocukların bilekleri üzerinden geçince, hepsinin bileklerinde bulunan bilek kemikleri dağılacak ve bunlar hayatları boyunca hiçbir işlerini kendileri yapamayacaklardır. Eğer bir yardımcı varsa yanlarında onlar yardımcı olacak, yoksa açlıktan ve susuzluktan ölüp gideceklerdir.

Bu hal onların o anda öldürülmelerinden daha kötü bir durum, değil midir?

Resmi oldukça büyük olarak yerleştirelim. Bu yazıyı yayınlayan gazeteler, mümkünse bu resmi birinci sayfadan, tam sayfa ve renkli olarak vermelidirler. Bakalım, Paris’te “terör yürüyüşü yapanlar, bu zulmü de görecek ve bu zulme karşı da yürüyüş tertip edecekler mi?

Myanmar, Çin’in yakınında bir yer. Çin’de de (Doğu Türkistan) Müslümanlar var. Arabistan yarımadasında doğan İslamiyet, ta Myanmar’a veya Çin’e nasıl gitmiş. Allah kendilerinden razı olsun, Peygamberimizin ashabı ve daha sonra tarih sayfasında bir güneş gibi parlayan Osmanlı zamanında İslam buralara kadar gelmiş.

Ceddimiz Osmanlı iki görev birden yapıyormuş. Birincisi Allah’ın adını (hak ve adaleti) bütün cihana yaymak, ikincisi de böyle uzak yerlerde Müslümanların, Budistlerin, Hinduların, Çinlilerin zulmetmelerini önlemek… Oradaki Müslümanların hamisi olmak…

Türkiye de Hilafet kaldırılınca bu yerlerdeki Müslümanların hamisi kalmadı. Görüldüğü gibi bu masum Müslümanlar, Arakan’da Budistlerin, Doğu Türkistan’da Çinlilerin, Keşmir’de Hinduların zulümlerine muhatap olmaktadırlar.

Yaptığı kırık dökük ibadetlerle cennetlik olduklarını zannedenler, her yıl hac ve umreye gitmeyi programlayanlar, zulüm altında inleyen bu Müslümanların kurtuluşu için de para ve zaman harcamalıdırlar.

Allah (c.c) buyuruyor ki, “Yeryüzünde fitneden (zulüm, sömürü, ahlaksızlık) eser kalmayıncaya ve din (adalet, refah ve huzur) tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla cihat edin. (Malınızla, canınızla) Enfal 39”

Huzuruna gitmeyi aşkla istediğimiz sevgili Peygamberimiz ise; “Mağripde (Batıda) bir mü’minin ayağına bir diken batarsa Maşrıkta (doğuda) ki mü’min bunun acısını duyar” buyurmaktadır. Siz Peygamberimizin huzuruna varınca o; “Benim yukarıdaki Hadis-i Şerifimi hiç duymadın mı?” diye sorarsa, ne cevap vereceksiniz?

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.