Suriye’de burnumuzun dibine kadar gelen işgalci siyonist yapılanmadan sonra, şimdi de Azerbaycan Ermenistan anlaşması ile ABD burnumuzun dibine kadar gelmiş oldu.
Zaten askeri üsleri ile baştan beri ABD içimizde değil miydi, diyecekler olacaktır.
Güneyden kuşatılmıştık, şimdi de asırlardır ABD nin giremediği Rus bölgesinden kuşatılmış olduk.
Yani batıdaki Dedeağaç’tan sonra güney ve kuzeydeki kuşatma da böylece tamamlanış oldu.
Kaldı bir tek doğuda İran.
Yani Türkiye’ye yapılacağı söylenen bir harekât için Dedeağaç koridoru tamamlandı diyenler, şimdi İran için yapılacak bir harekât için, kuzeyden gerekli olan Zengezur koridoru oluşturuldu diyebilirler.
Siyaset ve jeopolitik olarak durum budur.
Dini açıdan baktığımızda ise, Aliyev Müslüman kabul edilse de seküler alevi olduğu için, kestiği itikaden mundar olacağı için yenmez.
Ermenistan ve ABD nin kestikleri ise Müslümanlar açısından yenilebilmesi için, itikatları tevhid olmamasına rağmen teslis midir, değil midir araştırmayı gerektirir.
Biz Sadece Azerbaycan değil, Ermenistan ve ABD nin de kestiğini yeriz diyenler, Zengezur’ da Türkiye’nin zaferle açtığını iddia ettikleri kapıdan, yani doğu sınırımızdan uzanan bir Amerikan namlusundan kurşun yiyeceklerini unutmamalıdırlar.
Hâlbuki yüzyıla yakındır her kış kuzeyden gelecek Rus tehlikesine karşı hazırlıklar yapılır, politikalar ona göre belirlenirdi.
Rus tehlikesi kalktığına ve Ermenistan ve Azerbaycan arasında imzalan metnin bir barış anlaşması olmadığına göre, zannedilenin tam tersine açılan koridorun Türkiye’ye karşı kurulmuş en yanıltıcı jeopolitik bir tuzak olduğunu yakın zamanda herkes görecektir.
Beyaz Saray'da patlatılan şampanyaların köpüğü ile toz duman edilen siyaset sahnesinde ortalık sakinleşince gerçekler ortaya çıkacak ve elimize verilen resmin Türkiye'nin kaybına dönüşen büyük oyun olduğunu gösterecektir.
Herkes Zengezur Koridorunun açılışını ve Türkiye'nin Türk Dünyası'na kesintisiz bağlanmasını kutlarken gerçekte adı “TRIPP” olarak ifade edilen “Trump Yolu" siyaset stratejisinde Kafkasya'da Türkiye’ye sessizce kazılan derin bir mezar olacaktır.
Basın yayın organlarında atılan manşetlerde ABD, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan belgeye "Tarihi Barış" deniliyor olsa da bu anlaşma söylenildiği gibi parıltılı bir barış değil, Türkiye, Kafkaslar ve İran için siyonist mahfillerde planlanarak yakın bir gelecekte uygulanacak olan büyük fırtınanın en basit habercisidir.
Neden mi?
Zengezur Koridoru olarak adı konulan yolun kontrolün kimde olduğu ilan edilmiş, ancak bu yolun Kafkaslar üzerinden Türkiye ve İran için bir pranga olduğu ustaca saklanmıştır.
Siyasette bu günlerde hiç konuşulmayan "Stratejik Mülkiyet" adlı bir kavrama ve bu konudaki en meşhur anlatım örneğini burada ifade ederek dikkatlerinizi çekmek istiyoruz.
Siz bir ev kiralarsınız ve ev sahibinizin size evin bir anahtarını vermesi kiralamanın gereğidir.
Ancak anahtarı almış olmanız o evin sizin olduğu anlamına gelmez. Size sadece ev sahibinin izin verdiği sürece eve girmenize izin verilmiştir.
Bu anlamda adı TRIPP olan anlaşma Türkiye ve Azerbaycan ile Ermenistan’a verilen evin tapusu değil sadece bir anahtardır, hâlbuki bu toprakların asıl sahibi bu üç ülkedir.
ABD ile Rusya’nın kriz halini bir kenara bırakın, İran ile girişilecek bir savaş, hatta başkanlık değişimi sonrasında Washington'daki ev sahibi değiştiğinde bile, Türkiye’ye verilen anahtarın o kapıyı açıp açmayacağına veya ne zaman açılıp açılmayacağına kim karar verecek bir bilginiz var mı?
Bunu düşünmemizin nedeni 3 lü anlaşmanın en tehlikeli maddesi veya en masum görünen hükmü ABD nin ısrarla dağıtılmasını istediği AGİT Minsk Grubunun feshedilmesi çağrısıdır.
ABD nin bu baskısını anlaşmanın tarafları ve anlaşma ile ticaretimiz artacak diye sevin kesimler AGİT Minsk Grubunun feshedilmesini çözüm üretemeyen bir bürokrasi yükünden kurtulmak olarak görseler de gerçekte Rusya, ABD, Fransa üçgeninde kontrollü bir basınç supabıydı, basınç supabı sökülünce, tek bir aktörün kontrol edeceği kontrollü bir patlatma olacaktır.
FARKINDA MIYIZ?
Jeopolitik anlamda Moskova’nın masadan kovulmasıyla Rusya'nın Kafkasya'dan uzaklaştırıldığını düşünenler Putin’in bundan böyle gayri nizami yöntemlerle mücadele edeceğini unutmuş görünmektedirler.
Azerbaycan’ın Siyonistlerden aldığı desteği devam ettirebilmek, Ermenistan’ın ise ABD ve Batı'dan gelecek ekonomik ve siyasi destek karşılığında imzaladıkları belge ile Kafkasların ve Çin’den gelen orta koridorun en stratejik arteri Amerikan emperyalizmine devredilmiş oldu.
Meşhur sözdür: Borcu veren, emir de verir. Borç alan emir de alır. Hayatta kalmak için geleceğini ipotek edenler "Asimetrik Bağımlılık" tuzağına düşerler.