Aman evladım!

Kerem İşkan

Osmanlı dönemini paşalarından birinin sadık bir adamı, efendisi için çalışırken başını belaya sokar...

***

Zaptiyeler onu yakalayıp Kadı Efendi'nin huzuruna çıkarırlar...

***

Kadı Efendi meseleyi taa ciğerinden yakalayarak, adamı öyle bir sıkıştırır ki...

***

Ya arkasında paşa olduğunu söyleyip adam kefeni yırtacak, paşa okka altına gidecek ya da susacak yağlı urganda can verecek...

***

Kadı sıkıştırdıkça sıkıştırır adamı, gidiş idama doğrudur....

***

Zavallı adam ; “Bre nedir ne oluyor?” diye sordukça “Aman hiç telaşlanma, Paşa ne yapar ne eder seni kurtarır” der etrafındakiler...

***
Gariban,
ümitle beklemeye dursun, paşa hiç oralı değildir...

***

Paşa adamı kurtarırken kadı ile bozuşmaktan, pisliğinde kendisine bulaşmaktan korkmaktadır...

***
Son celse yapılır ve karar idamdır...

***

Adam perişan bir halde, paşanın yakınlarının ayaklarına kapanır ; “Bre bir çare gösterin, gidiyoruz okkanın altına

***

Paşanın yakınları gayet sakin ; “Telaş etme bre nabekâr , paşa seni ipten alır”

***

Zaptiyeler adamı iki kolundan tutmuş sürükleyerek dar ağacına götürmekte... Gariban kapıda paşayı görür...

***

Son bir ümitle ona doğru hamle yapar....

***

Can havli ile neredeyse “Kurtar beni Paşam” diye haykıracaktır...

***

Paşa bu ihtimalden korkarak adama doğru sokulur... Zaptiyelerin kolundaki garibanın yalvaran gözlerine bakar...

***

Yalnızca onun duyabileceği bir ses tonuyla ;

***

Bir can için beni mahcup etme evladım” diye fısıldar yürür gider...

***

Niye anlattık bu kıssayı ?

***

Aday adaylığı döneminde herkes birinin koltuğuna girdi... Üflediler garibanların burnuna...

***

“Kesin adayımız sensin, yürü kim tutar seni

***

Listeler açıklandı...

***

Anlı şanlı koltuk sahipleri, yeni adayların alınlarından öperek (!) destekledikleri aday adaylarını yüzüstü bırakarak, savuşuverdiler birer birer Ankara'ya...

***

Seçilemeyenler bir konuşsa, bizim paşalar gidecek okkanın altına... Bir de Ankara ile papaz olmak çabası...

***

Aday olacağım diye maddi-manevi dökülen saçılan fukaraların, kulağına da fısıldayıverdiler ;

***

“Bir koltuk için beni mahcup etme evladım” diye...

***

Paşalar eteklerini tutarak, aman pislik ayağımıza bulaşmasın diye Ankara'ya seyirdirken, kalanlar siyasi mezarlığa gözyaşlarıyla defnedildi...