Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Toplumun tüm kesimlerinde bir farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini Aile Yılı ilan etmeyi kararlaştırdık" demişti.
Bu yılın hedefinde; toplumsal huzur pekişecek, aile bağları güçlenecek, bireylerde ise daha güvenli bir zemin oluşacaktı. Ama ne yazık ki; sokaklar ve haberler aynı şeyi söylemedi. Aile içi tartışmalar, cinayetler, huzursuzluklar gün geçtikçe arttı. Bir yanda aile ve aile değerleri övülürken, diğer yanda ise katledilen çocuklar, kadınlar, artan boşanmalar manşetlerde yerini aldı. Gelinen noktada ise garip bir çelişki içine girdik.
Programlar düzenlemek, sloganlar atmakla aileyi korumak olmuyor. Kadını, çocuğu, yaşlıyı korumak aileyi korumada en önemli etken. Eşitliği temele alan, adaleti sağlayan politikaların ivedilikle getirilmesi gerek. Bu adalet temeli eğer sağlam bir zeminde uygulanmazsa korkarım ki aile yılının bahsi bile olmayacak.
Özellikle şiddet faillerine verilen iyi hal indiriminden kaçınılmalı. Caydırıcı olmayan cezalar da bu vahim tablonun cabası. Adalet, güven ve her zaman dile getirilen eğitim kavramları eğer yara almışsa; aile kavramının da iyileşmesi beklenemez.
Modern dünyanın getirmiş olduğu bireysellik de kişileri aile kavramından uzaklaştırıyor. Toplumun en temel birimi zamanla yok oluyor. Sağlıklı bir birey aileyi, aile toplumu, toplum ise bir bütünü oluşturur. Süslü propagandalardan çok eğitimli, sağlıklı ve donanımlı bireyler yetiştirmeli ve sağlam aile bağları oluşturmak öncelik olmalı.
Gerçek aile yılı ise yalnızca güvenin ve adaletin hakim olduğu bir yıl olduğunda anlamlı olacaktır. Gelinen noktada maalesef ki aile yılı hüzün yılı olmuş durumda. Aileyi koruyalım derken; çocukları, kadınları hatta bazen erkekleri bile koruyamaz olduk. Hayat pahalılığı, artan enflasyon, eğitimde fırsat eşitsizliği, sosyal haklar gibi toplumun her alanına sirayet eden durumlar, evimizin içine kadar girdi. Aslında tüm mesele aile olmak değil de neden aile olamadığımızdı. En değerli miras olan aile, bu çetin sularda savaşırken sadece söylemlerle ona sahip çıkmak yeterli olmadı. Gözden kaçırılan bir şey vardı; aileyi ayakta tutan asıl bağ nutuklardan çok; adaletti, güvendi, eğitimdi.
Bir tarafta aile kavramı gündemdeyken diğer yandan kaosların devam etmesi, bireyleri acımasız bir paradoks içine sürükledi. Buradaki denge sağlanmalı, aile esas alınmalı ve düzenin oturması için gerekli şartlar sağlanmalı.
Umarım sorun konuştuğumuz değil de; çözüm bulduğumuz aydınlık günlere ulaşırız. Bizlere kalacak en değerli mirası yitirmemek ümidiyle…
Aileyi Nasıl Koruyacağız?
Aileyi Nasıl Koruyacağız?
Yorum Yap
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.