Aile Yılı Biterken...

Aile Yılı Biterken...

Aile toplumun temel taşıdır. Aileler huzurlu, mutlu olduğunda toplumda da huzur sağlanır.

Aile Anayasa'da koruma altına alınmıştır, lakin AB Uyum Yasaları, ekonomik sorunlar, kültürel yozlaşma vb. gibi nedenlerden dolayı bugün aile kurumunda büyük sarsıntılar yaşanmaktadır.

CB Sn. Erdoğan sık sık demografik yapımızın değiştiğinden bahsetmektedir. Evlenme oranlarının düştüğünü ve nüfusun yaşlanmaya başladığını dile getirmekte! Doğrudur, ancak bu sonuca nasıl geldiğimiz kısmında kimse sorumluluk almamaktadır.

Sayın idarecilerimiz 2025 yılını 'Aile Yılı' ilan edince mesul olunmayacağını düşünüyorlarsa demek...

Ülkeyi 23 yıldır Ak Parti idare etmektedir. Gençlerin evlenmeyişinin nedenlerini de en iyi onların bilmesi gerekmez mi?

Evlilik konusuna ekonomik açıdan bakarsak evlenme maliyetleri çok yükseldi. Misal kiralar İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde en düşük ev kiraları ortalama 25-30 bin lira. Asgari ücret 22 bindi. (2026 oranı 28.075 TL) bu maaşa çalışan gençler nasıl yuva kuracak peki?

Mutlaka eşinin de çalışması gerekiyor, bu durumda çalışan kadınların çocuk yapması sorun olmayacak mı?

Yiyim, girdim faturalar derken, Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 94-97 bin lira. Eşlerin her ikisi çalışsa bile nasıl geçinip, bu şartlarda nasıl çocuk büyütecek?

İşin birde başka boyutu var, gençler daha evlenmeden boşanma boyutunu düşünüyorlar. Olası bir ayrılık durumunda süresiz nafaka nedeniyle kimse evlenmeye yanaşmıyor. Bu da toplumsal güveni zedeliyor maalesef!

Boşanmaların ana nedenlerinden biri yine ekonomik. Çalışan erkeğin evini geçindirmek için kazandığı para yeterli gelmeyince eşlerin arasında fiziksel, ekonomik, psikolojik şiddet vuku buluyor. Bununla birlikte boşanmalarda sosyal medyanın yanı sıra, eşlerin ailelerinin müdahalesi vb.gibi nedenler de var tabii.

Sosyal açıdan ise toplumsal bir yozlaşma yaşanmakta. Bundan mütevellit eş adayları birbirine güven konusunda sorun yaşıyorlar ve böylece gençler güvensiz bir ortamda ailenin temelini atmak istemiyorlar.

Yine sosyal medya, TV kanalları denetimsiz gibi olunca bu sonuçlarla karşılaşıyoruz!

Bir dönem TV'lerde evlilik programları vardı. Kamuoyunda büyük tepki çeken bu programlara nihayetinde yasak getirildi ve evlilik programlarını yayından kaldırılmaya mecbur kaldı kanallar. Yerine gelecek yapımlar "umarız evlilik programlarını aratmaz" denmişti ki beterin beteri vardır deyimin tecellisini gördük.

Kimi TV'lerde gündüz kuşağı kadın programları ve diziler kasıtlı veya reyting uğruna aile yapımıza zarar vermekte.

Bilhassa dizilerde, kimin eli kimin cebinde belli olmayan aile fertlerin yaşadığı yasak ilişkiler, kadın programlarındaki yasak ilişkilerin, ensest ilişkilerin, aleni deşifre edilmesi kimseyi rahatsız etmiyor mu?

Diyanet- cemaatler, akademisyen, psikologlar, toplum önderleri, STK'lar vs. bu programlardan habersiz mi yaşıyor bu ülkede?

Kayınvalide-damat, kayınpeder-gelin gibi birbirine mahrem bireylerin yaşadığı ilişkiler anlatılırken RTÜK'ten zerrece yaptırım gelmiyor ki sanırım bu yapımlar bunu sürdürmeye devam ediyor. O zaman da insanın aklına "bunlar bilhassa mı yapılıyor?" Sorusu geliyor.

Kayınvalide anne, kayınpeder baba hükmündedir dinen, bu neden vurgulanmıyor programlarda?(hem de hükûmete yakın kanallarda) Bunu dahi bilmeyen(veya bile bile bunu yapan) insanların bu gibi yapımları 'kanaat önderi' sıfatıyla yapmasına hangi güç izin veriyor sahi?

"Batılı tasvir zihinleri bulandırır." denmiştir.

Böylesi hassas konular ki bu programlar büyük, küçük herkesin izleyebileceği zamanlarda ekranda konuşulurken RTÜK ne iş yapıyor?

Aile Bakanlığı bu konularda hiç araştırma yapmış mıdır mesela?

Velhasıl "Aile Yılı"nda aile kurumu büyük zarar gördü maalesef!

2026 yılı umarız değerli bir kavramın yılı ilan edilmez!

Dua ile...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri