Ahıska Türkleri’nin 77 yıllık vatan hasreti!

Dr. İbrahim Büyükeken

77 yıl önce dondurucu bir 14 Kasım 1944 sabahı asırlardır yaşadıkları vatanlarından bir gecede sürülen bir millettir Ahıska Türkleri. İnsanlık tarihin en büyük katillerinden biri olan Stalin’in zulmüne uğradılar…

**

Yıllardır tanımadığımız, tanımak için bile gayret göstermediğimiz bir halktır Ahıska Türkleri.. Ülkemizde bile Ahıska Türkleri için “Alaska Türkleri“ diyen kara cahil bir güruh var…

**

Ahıska Türkleri, 1829’da başlayan, 1944’te Stalin’in zulmüyle katmerleşen, bir türlü bitmek bilmez bir sürgünün çocuklarıdır. Onların sürgün hikayesi 77 yıldır devam ediyor…

**

Dünyanın çeşitli yerlerinde, adının yanına başka ad konulmadan Ahıska Türkleri olarak kalmayı başarabilmiş, özüne sâdık, geleneklerine ve kültürlerine bağlı, onurlu ve çalışkan bir halktır

**

1829’de Ahıska bölgesi Çarlık Rusyası tarafından işgal edildiği zaman başlayan zulüm bugün hala devam ediyor. 1944 yılında Stalin tarafından Sibirya steplerine ve Kazakistan’a sürgün edilen Ahıska Türkleri’nin o günden sonra bir daha yüzleri gülmedi...

**

Yapılan önce zulme, onca baskıya direndiler. Dillerini, kültürlerini, geleneklerini sonuna kadar korudular. 1985 yılında Özbekistan’ın Fergana bölgesinde ortaya çıkan bir dedikodu yüzünden ikinci bir sürgün yaşadılar…

**

Bugün Ahıska Türkleri, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan, Türkmenistan, Rusya, Türkiye ve ABD gibi ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlar. Toplam nüfusları 500 bini geçmiyor…

**

Türkiye Ahıska Türkleri için en güvenli liman. Belki bir daha sürgün edilmeyecekleri tek ülke. Ahıska Türkleri sadece Türkiye’yi anavatan olarak görüyor. Onlar için Rusya, Ukrayna, Özbekistan ve ABD gurbet ülkeler...

**

Sanattan ve ticaretten anlayan bir halk Ahıska Türkleri. Gittikleri yerlere zenginlik ve bereket götürdüler. Yaşadıkları onca acılara rağmen hiçbir zaman anavatan özlemi dinmedi…

**

1999’dan bu yana Gürcistan’a geri dönen Ahıskalıların sayısı çok düşük. Geri dönseler bile artık onlara ait ne varsa yok etmişler, talan etmişler…

**

Ahıska Türklerine sahip çıkmak sadece Türkiye’nin değil tüm Türk dünyasının boynunun borcudur. Sadece Rusya’nın değil Özbekistan’ın da Ahıska Türklerine bir özür borcu var…

**

Türkiye, Ahıska Türklerine destek olmaya çalışıyor ama bu yeterli değil. 5 milyon Suriyeli’ye, 1 milyon Afgan’a kapılarımızı açıyorsak, 500 bin Ahıskalı’ya neden vatandaşlık vermeyelim…

**

Ahıska Türkleri’nin vatandaşlık başvuruları hızlandırılmalı, bürokratik engeller kaldırılmalıdır. Onlar için en güvenli liman sadece Türkiye’dir. Bir daha sürgün yaşamak, evlerini, hatıralarını terk etmek istemiyorlar…

SÜRGÜNÜN SON ŞAHİTLERİ MERHABA’YA KONUŞMUŞTU

2014 yılında Keleş Taharoğlu ve Mehdi Mehdioğlu ile İstihbarat şefimiz Emre Özgül çok duygusal bir o kadar arşivlik bir röportaj yapmıştı…

**

Röportajların her satırını tek tek okurken, gözlerim doldu. Tarihi kayıtlara geçecek, bir röportaj dizisi olmuştu. Yurtlarından sürülen insanların hayatları, yaşadıkları hep ilgilimi çekmiştir..

*

Keleş Taharoğlu, “Hiç bir şey bize yaşadığımız acıları unutturamaz. Bizi vatanımızdan zorla sürgün ettiler. Ne zaman ölürsem, acılarım da benimle ancak o zaman ölür” demişti…

**

Keleş Taharoğlu dede 4 yıl önce Konya’da hayata gözlerini yumdu. Acıları sona erdi ve savaşı bitti. Vatan hasretiyle bu dünyadan göçtü, gitti. Torunları Bahtiyar ve Hekim ile dostlukları bana miras kaldı…

**

Mehdi Mehdioğlu dede de “Yurdumuzdan çıkarılırken ağlayan sadece biz değildik. İnekler bile hüngür hüngür ağlıyorlardı. Bizim için sürgün yılları hiç bitmedi” demişti. Sürgünü bundan daha iyi anlatan söz olmazdı. İnsanın yüreğinde fırtınalar kopartıyor…

**

Bu yalan dünyada insanın iki büyük özlemi vardır. Ana ve vatan hasreti. Keleş Taharoğlu ve Mehdi Mehdioğlu dede vatanlarını dünya gözüyle son bir defa daha görmek istiyordu. Nasip olmadı…

**

Tek derdimiz bu yaşananları unutturmamak ve gelecek nesillerin de bilmesini sağlamaktır. Sözlerimi Ahıskalı bir ozanın 1829 yılında Ahıska bölgesinin Rusların eline geçmesinin ardından yazdığı şu şiirle bitirmek istiyorum…

Ahıska bir gül idi gitti

Bir ehl-i dîl idi gitti,

Söyleyin Sultan Mahmud’a

İstanbul kilidi gitti.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.