Bu durum, yeni trafik yasasında bu yaş grubuna yönelik ehliyet için sıkı testler getirilmesi tartışmalarını alevlendirirken, Türkiye'nin demografik verileri ise gelecekte yaşanabilecek çok daha büyük bir sosyal ve ulaşım krizine işaret ediyor.
KAMUOYU TALEBİ: "65 YAŞ ÜSTÜNE SIKI DENETİM GELSİN"
Birçok vatandaşa göre, dikkat dağınıklığı ve reflekslerdeki yavaşlama nedeniyle 65 yaş üstü sürücülerin kaza yapma riski daha yüksek. Bu algı, özellikle gençler arasında, bu yaş grubuna ehliyet verilmemesi veya çok daha zorlu şartlara bağlanması yönünde bir talep oluşturuyor. Gündemde olan ancak Ekim ayına ertelenen yeni trafik kanunu teklifinde de 65 yaş üstü sürücülerin ehliyetlerini yenileyebilmeleri için bir dizi sağlık ve yetkinlik testinden geçirilmesi gibi maddeler yer alıyor. Beklenti, bu düzenlemenin yasalaşması halinde birçok yaşlı sürücünün trafikten çekilmesi yönünde.
TÜİK VERİLERİYLE YÜZLEŞME: TÜRKİYE HIZLA YAŞLANIYOR
Ancak madalyonun diğer yüzünde, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) ortaya koyduğu ve Birleşmiş Milletler kriterlerine göre Türkiye'yi "çok yaşlı nüfuslu ülke" statüsüne sokan demografik veriler bulunuyor.
Doğurganlık hızı 1,48'e kadar gerilemiş durumda.
65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfusa oranı şimdiden %10,6'ya ulaşmış durumda. Yani bugün her 10 kişiden 1'i 65 yaşın üzerinde.
BUGÜNÜN ÇÖZÜMÜ, YARININ PROBLEMİ Mİ OLACAK?
Asıl kafa karıştıran ise geleceğe yönelik projeksiyonlar. Bu demografik eğilim devam ederse:
2050 yılında: Türkiye'de her 4 kişiden 1'i 65 yaş ve üzerinde olacak.
2075 yılında: Her 3 kişiden 1'i 65 yaş ve üzerinde olacak.
2100 yılında: Her 10 kişiden 4'ü 65 yaş ve üzerinde olacak.
Bu durum, basit bir çelişkiyi gözler önüne seriyor: Bugün "trafikten çekilsin" denilen yaş grubu, yarın ülkenin en büyük demografik gruplarından biri haline gelecek. Bugünün güvenlik odaklı çözümü olarak görülen ehliyet kısıtlamaları, gelecekte milyonlarca insanın ulaşım ve hareket özgürlüğünü kısıtlayan dev bir sosyal soruna dönüşebilir.
Bu sistemin, gelecekte trafikteki aktif sürücü sayısını ciddi şekilde azaltacağı ve ülkenin sosyal yapısını yeniden şekillendireceği öngörülüyor. Dolayısıyla, politika yapıcıların sadece bugünün trafik güvenliğini değil, yarının yaşlanan toplumunun ulaşım ihtiyaçlarını da düşünerek hareket etmesi gerekiyor.