Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Ve 2010 Yılı Bütçesi

Ve 2010 Yılı Bütçesi

Ekonomik konular yazı serisi


Yazımız her ne kadar ekonomik konuda olsa da başta biraz edebiyattan bahsetmek istiyorum. Dikkat ederseniz yazımın başlığını “ve 2010 yılı bütçesi” olarak koydum.
Ve kelimesi bildiğiniz gibi birbirine benzeyen iki şey arasında kullanılır. Bir konu hakkında örnekler verirken sonradan gelen kelimenin kendisinden önceki kelimeye benzemekte olduğu ifade edilir. Fikirlerimizi anlatmak için eğer birkaç tane benzer kelime kullanılacaksa bunların aralarına virgül konulur sonuncu kelimeden önce de ve kelimesi getirilerek son kelime öndekilere bağlanmış olunur.
Geçen sene 2009 bütçesinin kritiğini yapmış ve ülke kalkınmasında olumsuz bir bütçe olduğunu belirtmiştim. Zira geçen seneki bütçede yatırım yoktu, üretim yoktu, istihdam yoktu. Halktan vergiler, zamlar ve harçlar kanalıyla toplanan paralar, bütçenin gelir kalemini oluşturuyordu. Memurlara, emeklilere ödenecek maaşlar ile iç ve dış borçların faizlerinin büyük çapta bütçe ödemeleri kaleminde yer almaktaydı.
Onun için de yeni yıla girerken gözlerimizi zam yağmuruyla açmıştık. Memura zam olarak yüzde 2,5 artı yüzde 2,5 verileceği ilan edilmiş ama yılbaşı itibariyle gelen zamlar bu zamları çoktan alıp götürdüğü gibi elinde avucunda ne varsa onları da alıp götürmüştü.
İşçinin, emeklinin, taban fiyatları düşük tutulan üreticinin ve diğer sosyal sınıfların durumları memurunkinden daha iyi değildir.
Bütçe tam manasıyla çok partili hayata girdiğimiz 1946 yılından beri süregelen bütçelerin aynı karakterini taşımaktadır. Bir şartla ki o yıllar iç ve dış borçlarımız ile bunların faizleri düşük rakamlarla ifade edilirken son hazırlanan bütçeler “birer iflas bütçesinden” başka bir şey değildi.
Onun için 2010 yılı bütçe kritiğine başlarken yazımın başlığına “VE” kelimesini koyarak başlamayı uygun buldum. Yani bu yılki bütçenin bundan evvelki bütçelerden farkı olmadığını baştan bildiğim için…
ZİHNİYET DEĞİŞMEDİKÇE BÜTÇE DEĞİŞMEZ
Bu yıl ki bütçenin geçen yılların bütçelerinin karakteristiğini taşıdığını bilmek için kâhin olmaya ve gelecekten haber vermeye gerek yoktur. Atalarımız böyle durumlar için “Perşembenin geleceği çarşambadan bellidir” diyerek bize ölçümüzü koymuşlardır. Bizim buna ilave edeceğim o sözün yeni versiyonundan başkası değildir. O da AB (Avrupa Birliği), IMF (Avrupa para fonu) ve ABD ile yatıp kalkan bir idarenin ortaya koyacağı bütçe bundan farklı olamaz. Onun için “biz Pazar, onlar ortak/ bütçemiz de olur harap” diyoruz.
“Yiğidi öldür ama hakkını yeme” demişler atalarımız. “Altmış yıllık çok partili hayatımız boyunca bütçesi milletimizin kalkınma refahına yönelik bir iktidar olmamış mıdır” diye bir soruyu önümüze alırsak elbette bu soruya vereceğimiz cevap “olmuştur” demek olacaktır.
1974 de başlayan CHP-MSP koalisyon hükümeti, 76 ve 77 yıllarında AP-MHP-MSP nin birlikte icraatta oldukları 1. ve 2. MC (Milli Cephe) hükümetleri ve özellikle iktidarın büyük ortağı ve Başbakanlık görevini üstlenen RP’nin, RP-DYP hükümetleri dönemleri gerçekten ülkemizin kalkınması ve halkımızın refahının sağlanması açısından büyük çalışmalar yapmışlardır. Bu gün hala 1977 yılı bütçesi ile 54. hükümetin göstermiş olduğu performans, kafası çalışan ilim adamları ve siyasilerimizin gönlünde, halkımızın dilinde ve özlemindedir.
Burada bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. O da bu hükümetler içerisinde “Milli Görüş” mensuplarının “ortak payda olarak” bulunmuş olmasıdır. Hâlbuki milli görüş dışında ki partiler CHP, AP, MHP, DYP değişik formlarda koalisyonlarda veya tek başına iktidar olarak geldiklerinde bütçelerinde ve icraatlarında herhangi bir değişiklik olmamıştır.
AKP HÜKÜMETİNİN 2010 YILI BÜTÇESİ
Bu bütçenin içine girmeden “VE” diyoruz ve incelemeye başlıyoruz.
2010 Yılı Bütçe Kanununa göre, toplam bütçe harcamaları (giderleri) 286,9 milyar TL (Katrilyon) tutulmuş, gelirler ise 236,7 milyar TL (Katrilyon) olarak belirlenmiştir.
Bütçe açığı 50,2 milyar TL (Katrilyon) olarak görünmektedir. Buna göre bütçenin yüzde 23,61 oranında açık vermesi öngörülmektedir.
Bütçe, bildiğiniz gibi o yılın başında ve o yılda hükümetin yapacağı tahsilâtlar ile harcamalarını göstermektedir. Bütçe açığı ise hükümetin giderlerinin gelirinden fazla olması demektir. Gider fazla, gelir azsa hükümet bu fazla harcamayı nereden ve nasıl karşılayacaktır?
Yıllardır görmekteyiz ki, “bütçesi açık veren hükümetler” bu açığı kapatmak için halkın üzerine yeni vergiler koymakta, temel ihtiyaç maddelerine zam yapmakta, devlette işi olanlara yüzdesi artırılmış harçlar sürmektedir. Bunun yanı sıra açıktan para basarak piyasaya sürmektedir. Hükümetler IMF (Avrupa para fonu) ile ilişkiler kurmakta yüksek faizli dış borç para almaktadırlar.
Cumhuriyet döneminde 1977 bütçesini denk hazırlayarak, vergileri artırmadan, halkın ihtiyaç maddelerine tek kuruş zam yapmadan ve daha önemlisi bütün çalışanlara ve emekliler ile üreticilere büyük paralar veren tek hükümet 54. hükümet olmuştur.
BÜTÇENİN DİĞER KALEMLERİ
Bütçenin en önemli gideri, son yılların aşırı borçlanmasından kaynaklanan ve 58,8 milyar TL(Katrilyon) ile bütçenin yüzde 27,67‘sine tekabül eden faiz ödemeleridir.
Halbuki bu hükümet “özelleştirme” adıyla yabancılara, ülkemizdeki en karlı fabrikaları, binlerce dönüm arazileri satarak katrilyonlar para ama bütün bu paralar iç ve dış borç faizine yatırılmış, şimdi elde ne para kalmış nede fabrika…
2010 dış ticaret açığı ise 45,5 milyar dolar olarak öngörülmüştür.
2010 bütçe giderlerinde (2009’a göre) yüzde 7,6 gelirlerinde ise yüzde 18,2 oranında artış öngörülmüştür. Bu artışlar, yeni zamlar, yeni vergiler ve yeni harçlarla tamamen halktan alınacak ve gelirlere kaydedilecektir.
Bütçe açığı ve dış ticaret açığı faizi, bütçe giderlerinin yüksekliğini oluşturmakta, üretimdeki gerilemeye tekabül eden ihracat ve ithalattaki reel(gerçek) gerileme, kriz ve ekonomideki durgunluk koşulları hükümet tarafından yatırımcı ve üretimci bir politikayla karşılanmamış, tamamen vergi gelirlerinde ki artışla karşılanma cihetine gidilmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi
SON YAZILAR