Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Servet Çokluğu-1-

Servet Çokluğu-1-

Allah Teâlâ ilâhi kader programı çerçevesinde kimilerinin rızkını çokça verip onu servet sâhibi kılarak imtihan eder. Bâzıları bu işe gıptayla bakarak bu hâli imrenilecek bir durum sanır. Halbuki her şeyin iğneden ipliğe ince bir hesâbı vardır. Mal varlığı çok olan zengin kişilerin ahretteki hesapları mal varlığı az olanlardan daha çetin ve zordur.
“İnsan görmez mi ki, Allah dilediğinin rızkını bol veya dar vermektedir. Bunda şuurlu müminler için ibretler vardır.” (1) Emri dâiresinde Allâhu Azümüşşan bâzı insanlara çokça rızık vererek bakalım nerelerde kullanacak, nefsine uyacak mı? Hakkâniyet gözetecek mi? Günaha dalacak mı? Harama kayacak mı? Fâize bulaşacak mı? Diyerek imtihan eder. Mal insanlar için başlı başına bir imtihan sebebidir. Başkaları bu imtihanı pek kolay sanır oysaki gerçek tam tersidir. Cenâb-ı Hak: “…Dünya hayâtında onların (insanların) mâişetlerini biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için de kimini(n mâişetini) derecelerle ötekine üstün (fazla) kıldık. (Ancak) Rabb’inin rahmeti, onların biriktirdiklerinden (mâişetlerinden) daha hayırlıdır.” (2) Buyurarak hayrın nerede olduğunu belirtir. Bol rızkı olan, malı mülkü çok bulunan da imtihan olacaktır malı az olan da. Ama hiç şüphesiz ki malı çok olan daha dikkatli olmak zorundadır zirâ onunkisi zor bir imtihandır. Bolluk sınavda zorluğu berâberinde getirir.
Servet sâhibi zengin kişinin derdi olur mu? Diye düşünülebilir. Elbette olur hem de başkalarının aklının ucundan geçmeyen şeyler zenginin derdidir. O her şeyin hesâbını dünya boyutuyla pek derince yapar. Eğer hayırlı bir şekilde kullanılmazsa servet sâhibinin malı, başına belâdır. Zengin kişi fazlaca harcar, lükse kaçar, nefsi hevâ ve heveslerine râm olur. Konforlu evler, lüks arabalar, yatlar, katlar, yazlıklar, fabrikalar onu hem zihnen hem bedenen fazlaca meşgul eder, Rabb’inden koparır, dünyâya daldırır. Vâr olan vâridat sürekli kendisiyle sâhibini yorar. Hatta zengin kişinin geceleri uykuları kaçar, aklı, fikri, zikri hep malıyla meşgul olur âdeta onunla yatar onunla kalkar. Çok malın çok derdi olur. Onun doğru ve dürüst yollarda harcanması da beceri meselesidir. Bu arada nefis ve şeytan insanın iki yakasını bir araya getirmez. İşte bu durumlar kişi için üzüntü ve sıkıntı kaynağıdır.
Kimisi servetini nasıl kullanacağını bilemez, çevresindekilerin gözü onun malında olur. Devamlı kendisine el açanların kaygısı, kendisini kullanmak ve sömürmek isteyenlerin yoğun baskısı zengin için ayrı bir üzüntü kaynağıdır. Doğru muhafaza edilmeyen mallar da istismar edilmeye mahkumdur. Zaman zaman çalınma, hırsızlık, iflas gibi sebeplerle kişi malı için devamlı hayıflanır, üzülüp durur.
İnanan kişi için servetiyle ilgili dîni yükümlülüklerini yerine getirdiği sürece ve doğru kullandığı takdirde servet çokluğu kötü bir şey değildir. Dînimizin ve Peygamberimizin zenginliğin doğru kullanılmasına yönelik tavsiye ve nasihatleri vardır. İnsan fıtratında servete, mala-mülke ve dünyâya yöneliş eğilimi vardır. Peygamberimiz aleyhisselam; ‘Dünya malı tatlıdır, çekicidir.’ (3) Buyururlar. Bâzen bu istek ileri derecede insanı hırs ve tâmâya kadar götürür. Dizginlenemeyen istek ve ihtiraslar kişileri bu mecrâya vardırır. Bu durum kişiyi huzursuz kılar. Kişi neye muhabbet ederse o hal üzere bulunur. Dünyâya aşırı muhabbet rûhu örseler, kişi arzularını yenemez hâle gelir. Böylesi bir durum kişi için hüsrandır. Aşırı mal biriktirme isteği insanları umduklarına nâil etmez ancak ömrün israf edilmesine sebep olur. Ebedi olan ahreti bildiği halde bütün mesâisini aldatıcı olan dünyâlıklar için harcayanlara şaşmak lâzımdır. Doğru yere sarf edilmeyen mal tıpkı bir hamal gibi kişiyi kendine hizmet ettirir. Dünyâya ihtiyâcımız kadar bağlanmalı. Aklı başında olan kişi servetine, zenginliğine aldanmamalı. İnsan dünyâyı kendisine efendi edinmemeli. Dünyâyı kendisine efendi edinenler tez zamanda onun kölesi olurlar. Vâridâtı doğru değerlendirenler servetlerini kaybolmayacak yerde (ahrette) toplayanlardır. Bol parası olan bol infak eder, çok sadaka verirse onun serveti kendisi için ebedi kaybolmayan bir zenginlik hâline dönüşür.
-------------------------
1) Zümer, 52
2) Zuhruf, 32
3) Buhâri, Cihad 37

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR