Enes Kalender

Enes Kalender

Savaş psikolojisi

Savaş psikolojisi

Geçtiğimiz hafta sonu Suriye’ye bir ziyarette bulundum. Bu yazı da ziyaretimden çıkarımlarımdan oluşmaktadır. Siz değerli okurlarıma kendi gözlemlerimi aktaracağım.

Işıksız yetimler vardı, ışık görmeyen bir kreş odasında savaşın izlerini bedenlerinden ve zihinlerinden silmeye çalışan. 120 kadar yetim 6 tane öğretmenle şarkılarla ve resimlerle savaşın acı yüzünü tüm dünyaya duyurmaya çalışıyorlardı. Bir yanda milyon dolarlık uçaklardan atılan bombaların harap ettiği evler diğer yanda milyonlarca doların tamir edemeyeceği virane yürekler vardı. 50 kuruşluk bisküvinin bir çocuğu mutluluktan uçuracağını bilmeyenler milyon dolarlık füzelere para verdiler de 50 kuruşluk bisküviyi o çocuklara çok gördüler.

Çadır evler gördüm. Çadır ev deyince garipsemeyeniz ha çadırı bulunmaz Hint kumaşı gibi değerli görenleri gördüm. Yağmur yağmazsa ekinleri hasat edemeyecek yağmur yağsa çadırının içini yağmur suları basacak insanları gördüm. Anlatılanlar asla gözle görmek kadar etkili olmadı. Çaresizliğin en son raddesini orada gördüm.

Tuvaletin musluğunun olmamasının ne kadar zor olduğunu orada öğrendim. Tuvaletler yakında olursa etrafı pis koku saracak uzata olursa çocuğunuz gece tuvalete çıkmaya korkacak. Bu ikilemi orada gördüm.

250 tane yetimi mutlu edecek olan basit tek bir futbol topuymuş. Milyon dolarlık havan toplarına gerek yokmuş. Onlar için daha güzel bir gelecek inşa etmek için milyar dolarlarca paraya değil bir avuç şekere bir tane meşin topa ihtiyaç varmış.

Yaşı daha 12 olan çocuğun sırtında keleşi gördüğümde ilkokuldaki çantamı düşündüm. Ne kadar ağırdı ama asla bir silahın ağırlığını taşıyamazdım. Öyle bir ağırlık ki annen ve baban ve de tüm akrabalarının geleceği o silahtaymış. Onu taşımazsan ailenin vefat belgesini muhtara taşımalıymışsın. Belgelerin silahlardan ağır olduğunu orada öğrendim.

Çamur yağan derme çatma çadırlarda çay içmenin tadını orada tattım. O yokluğun içinde bile veren el olabilmenin mutluluğunu insanların gözünde gördüm. Evi olanın çadırda yaşamadığı için şükrettiğini, çadırı olanın evsiz olmadığı için şükrettiğini ve evi olmayanın ailesinin yaşamasına şükrettiğini orada öğrendim.

İçince attığım su şişesinin oradakiler için bir nimet olduğu orada öğrendim. İçine biriken birkaç litre suyun 1. kalite su olduğunu gördüm.

            Hastalığının tek sebebinin tırnak ucu kadar et yiyememesi olduğunu öğrendiğim çocuğu görünce çöpe atılan kilo kilo artık yemekleri düşündüm. Birazcık et yese o rahatsızlık olmayacaktı ama yıllardır tırnak ucu kadar et yiyememişti.

            Birlik, dirlik, beraberlik ve kardeşliğin önemini yıllarca anlatsalar bu kadar iyi anlayamazdık. Gördük ki Batıda onlarca farklı özellikleri olan insanlar tek bir ortak özellikte buluşmuş ama Müslümanlar onlarca ortak özelliği olmasına rağmen tek bir farklılık yüzünden ayrışmışlar ve birbirlerinin canına kıymışlar.

Yüzyıllardır dünyaya huzur ve merhamet dağıtan ecdadın torunlarını da aynı işi yaparken gördüm. Kız çocuğunun askerimize nasıl içtenlikle sarıldığını, göğsümüzdeki Türk bayrağını görenlerin gözyaşlarını ve hayır dualarına şahit oldum.

Kıymetli okurum, biliyorum anlatılanlar artık bizde ilgi uyandırmıyor ve yüreğimizi sızlatmıyor. Alıştık. Ne yazık ki alıştık. Alıştıkça yok oluyoruz. Ruhumuzu kaybediyor ve bedenimizle bir cesetten farksız yaşıyoruz. Biz alışmamalıyız. Alışamayız. Bayrak düştüğü yerden kalkacak bunu tüm dünya biliyor. Bu bayrağı kaldırmak için çabalayalım. Fert fert dert sahibi olalım. Anlatılacak daha çok şey var. Fakat gidilecekte çok yol var. El ele verip koşalım ve engebeli yollarda birbirimize destek olalım. Birlik olmak büyük nimet bunu asla unutmayalım.

Ne diyordu Erdem Beyazıt ?

Dediler. " Veda tepeleri üstünden
Üzerimize ayın ondördü doğdu
Şükürler olsun, şükürler olsun
Bize vacip oldu, şükretmek
Şükürler olsun..."

           

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Enes Kalender Arşivi
SON YAZILAR