Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Ramazan Ayı ve Oruç

Ramazan Ayı ve Oruç

Ramazan, şiddetli sıcaklık manasına olan “Ramda” kökündendir. Güneşin ısısının şiddetine Ramda denilir. Ramazan günahları yaktığı için bu ismi almıştır. (1)
İbadet, zikir ve tâat günahları yakar, siler ve yok eder. Günahların yakılmasının anlamı, işlemiş olduğumuz günahların organlarımızdan, işlemiş olduğumuz mekânlardan, zamanlardan ve amel defterimizden silinmesi demektir.
Bir misal vermemiz gerekirse bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurur: "Kim sabahları üzerime onar defa salâvat getirirse kırk senelik günahı silinir." (2)
Kıyamet gününde azalarımızın dile getirdiği ve amel defterimizde göreceğimiz günahlar yakılmayan, silinmeyen ve yok edilmeyen günahlardır.
 Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “İşte o gün ağızlarını mühürleriz. Bizimle elleri konuşur, ayakları da yaptıklarına şahitlik eder.” (3)
“Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür. (4)
Kur’an ayı Ramazan ayını iyi değerlendirelim. Çünkü Kur’an-ı Kerim bu ayda Kadir gecesinde dünya semasına indirilmiş oradan da peyderpey Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimize Cibril vasıtasıyla indirilmiştir.
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrâk edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yolu göstermesine karşılık Allah’ı ta’zim etmeniz, şükretmeniz içindir.” (5)
Yani Allah (c.c.), insanlara Ramazan ayında hak ile bâtılı birbirinden ayıran bir rehber göndermiştir. İşte bu sebeple ta’zim, hamd, şükür ve kulluk nişanesi olarak oruç bu ayda farz kılınmıştır. Bu rehber gönderilmemiş olsaydı insanların hali nice olurdu. Doğruyu eğriden, hak ile bâtılı birbirinden nasıl ayıracaktı? Buna sadece akıl yetmez. İnsan akıl yoluyla kâinata ve kendisine bakarak Yaratıcısının varlığını idrâk edebilirdi ama helal ve haramı asla bilemezdi, ehlisünnet’in görüşü budur.
İnsanlar, Rableri tarafından böyle bir kitap gönderildiği için bu ayda oruç tutarak ta’zimini, hamdini ve şükrünü ortaya koyması gerekir; aksi halde nankörlük olur.
Kur’an-ı Kerim’siz bir hayat, cehennem hayatıdır. Cahiliye devrini gözünüzün önüne getirerek düşünün; bu devir, dişli kardeşin dişsiz kardeşini yediği bir devirdir.
Bu sebeple Kur’an’sız hayat, insanı canavardan da beter eder. Canavardan da beter insanların hüküm sürdüğü bir dünya cehennem değil de nedir?
Merhum Ali Ulvi Kurucu şöyle der:
“Beşeriyetin derdine, dermandır Kur’an,
Onsuz canavardan daha beterdir insan."
Öyleyse günlerin uzunluğu ve havaların sıcaklığı, Müslümanları oruç tutmaktan alıkoymasın. Çünkü dinimizde zorluk yoktur. Hasta veya yolcu olan kimseler, tutamadıkları oruçları başka günlerde kaza ederler. Hâmile ve emzikli kadınlar, oruç tutmakla kendilerine ve bebeklerine bir zarar olacaksa tutmazlar. Tutamadıkları oruçları başka günlerde kaza ederler.
 Ebâ Ümeyye Zamiriyyi, seferden oruçlu olarak Rasulullah’a geldi. Rasulullah ona kahvaltıyı beklemeyecek misin? Buyurdu.
-O da ben oruçluyum dedi.
-Rasulullah (s.av.) Efendimiz şöyle cevap verdi: “Muhakkak Allah (c.c.), misafirin orucunu hafifletti, farz namazları yarıya düşürdü.” (6)
Enes’ten rivayet edilen bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulur: “Allah misafirin, hâmile ve sütannenin orucunu da hafifletti, farz namazları yarıya düşürdü.” (7)
Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan Müslümanlar ve iyileşme umudu bulunmayan hastalar, oruç tutmayıp, her gün için bir fidye verir. Fidye ise, bir fakiri, bir gün doyurmaktır. Bu da, sadaka-i fıtır miktarıdır
 Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “… Oruç tutmağa güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz oruç tumanız sizin için daha hayırlıdır.” (8)
Yani oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler (pir-i faniler) , oruç tutabilecek gücü bir gün elde ederse ve iyileşme umudu bulunmayan hastalar bir gün iyileşirse tekrar orucunu tutması kendileri için daha hayırlı olur.
---------------
Kaynaklar
1. Safvetü’t- teâsir, C.1, s.223
2. Peygamber Efendimize salâvat Getirmenin Fazileti htp:// www. Webhatti.com
3. Yâsîn.65
4. Zilzâl:7–8
5. Bakara: 185
6. Sünen-i Nesai Süyuti’nin Şerhi, C.3-4, s.180
7. A.g.e. C.3–4, s.180
8. Bakara:184

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi
SON YAZILAR