Kıymetli okurlar, çeşitli mecralarda yazılar resimler gördük görmeye de devam ediyoruz. Gündelik yaşamdan ziyade SOSYAL MEDYA konusunu yaklaşık 1 yıl önce kaleme almıştım yine alma gereğini duydum.

**

Öyle bir duruma gelmişiz ki yaşadığımız ile yazdığımız birbiriyle hiç uyuşmuyor bile.  Gösteriş dolu, riya dolu bir yaşam almış başını gidiyor. Öyle bir zaman ki Egoları tatmin etme yarışına girmiş insanlar.

**

Adam asgari ücretle çalışıyor ama aldığı maaşın üç katı fiyatında telefon kullanıyor. Kredi kartları oyuncak gibi havada uçuşuyor. Çocuklara oyuncak alınıyor kendilerine de oyuncak kredi kartı alınıyor.

**

Tüm bunların yanı sıra oyunculukta da üzerimize yoktur bizlerin. Gündelik yaşantıda sahtekarlığın, düzenbazlığın en âlâsını yaparlar, sosyal medyaya gelince de onlardan iyisi, onlardan dürüstü yoktur. 

**

Dışarıda polise askere taş atarlar, sosyal medyaya gelince biz bu ülkenin milliyetçisiyiz derler. Tanımasan inanasınız gelir.  Sen yıpratacak her şeyi yap yazıya gelince senden iyisi senden vatanseveri yok.

**

Dizi film yapımcıların oyuncu ya da yalancı aramasına gerek yok, çünkü her yerde var.

Bir konu var ki ona ayrı bir satır açmak isterim. Bu ülkede birine bir şey yaptırmak istiyorsan, kendini onlara karşı sevmek istiyorsan DİN unsurunu kullanmalısın.

**

Bu ülkenin insanı öyle temiz kalpli ki hemen inanıyorlar. Tüm dinsel unsurları kullanarak prim yap ama icraata gelince ortada,  sürçü lisan olursa affola “hol yok yumurta yok” sözü ortaya çıkar. Bunun yanı sıra gündelik hayatta dini kavramlarla hiç tanışıklığı olmayan kimseler sosyal medyada hocalardan daha hoca çıkıyorlar.

**

Bunun için oyunculuk yapmaya gerek yok, zaten  kimin ne olduğunu herkes biliyor. Hiç bilmese bile atalarımız boşuna dememiş; “Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim”.