Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Ne İçin Neler Feda Edilir

Ne İçin Neler Feda Edilir

Gençlerle birlikte yazı serisi

Bu yazımda sizlerle tarihi, tarihi olduğu kadar ibretli (örnek alınacak) bir kıssayı (hikâyeyi) paylaşmak istiyorum.
Çevrenizde birçok insanın hatta başa geçmiş olanların dahi iktidar hırsı (arzusu) içinde olduklarını görürsünüz. Adamlar başa geçebilmek için her şeylerini feda etmeye hazırdırlar. Onlar ve onlar gibi olanlar için bir belediye başkanlığı, bir milletvekilliği, bir bakanlık veya bir başbakanlık için verilmeyecek emek, harcanmayacak para yoktur.
Onları başa getirenlerin istek ve arzuları, maalesef bu adamlar tarafından aksatılmadan yerine getirilir.
Bizim inançlarımız içersinde “Görev istenmez, verilir” diye bir kural vardır. Bu kural gereğince eğer size yapmanız gereken bir iş veya hizmet, kendisine ve davasına inandığınız bir başkan tarafından verilmişse elbette o iş en güzel şekilde yapılmalı veya hizmet yerine getirilmelidir. Cenab-ı Hak; “İşini, en güzel şekilde yapanı sever” buyrulmaktadır.
Böylece hem işler sahipsiz kalmaz ve hem de makam hırsı ile verilebilecek büyük tavizlerin önü kesilmiş olur.
Bu kıssada Laleli Baba adında bir zattan ve onun ibretlik hikâyesinden bahsedeceğim.

LALELİ BABA
İstanbul’da oturup da bu şehrin Laleli diye bir semti bulunduğunu bilmeyen yoktur. Burada yine aynı isimle anılan bir de tarihi cami vardır Bu semt ve cami hakkında ilginç bir hikâye anlatılmaktadır. Hikâye şu şekildedir.
Laleli Camii’ni Sultan III. Mustafa (Padişahlığı 1757-74 yılları arasıdır) yaptırmıştır.
Sultan Mustafa, bu camiyi yaptırırken çevrede Laleli Baba namında bir büyük insanın yaşadığını ve onun gerçek bir mürşit (yol gösterici) olduğunu, hikmetli sözler söylediğini öğrendi. İçinde bu zatla görüşmek, söz ve sohbetinden yararlanmak arzusu doğdu.
Cami inşaatını denetlemeye geldiği bir gün Laleli Baba ile görüşmek istediğini bildirdi. Laleli Baba’ya hemen padişahın kendisini ziyaret etmek istediği haberi ulaştırıldı, o da buyur etti.
Padişah, Laleli Baba’nın sohbetinden gerçekten memnun kaldı. İçinde Laleli Baba ile daha sık görüşme arzusu uyandı. Ayrılacağı sırada kendisine bir soru sordu:
“Efendi Hazretleri, bu dünyada en güzel şey nedir acaba?”
Laleli Baba cevap verdi:
“Bu dünyada en değerli şey, yiyip içtikten sonra sıkıntısız biçimde def-i hacet (büyük abdest)ini yapabilmektir” dedi.
Hükümdar bu cevaptan pek hoşnut olmadı. Başından beri büyüleyici konuşmalarıyla herkesi etkileyen bir zata bu cevabı pek yakıştıramadı. Hatta bu cevabı biraz kaba bile buldu.
Bundan sonra bir şey konuşulmadı, hükümdar maiyetiyle beraber saraya döndü.
Fakat bu ziyaretin ertesi günü şiddetli bir kabızlığa yakalandı. Bir türlü içini boşaltamıyordu. Sarayın bütün ilgilileri ve hekimbaşı seferber oldular, bilinen bütün ilaç ve yöntemleri uyguladılar, fayda etmedi. Padişah kıvranıyordu.
Nihayet birinin aklına geldi. Laleli Baba’ya haber verilse, onun himmetiyle hükümdar bu dertten kurtulamaz mıydı? Zaten başka da denenmedik yol kalmamıştı
Padişaha danışıldı O da “Ne gerekiyorsa yapılsın” dedi.
Hemen Laleli Baba’ya gidildi ve saraya getirildi. Hükümdar doğum sancısı çekiyor gibi kıvranıyordu. Laleli Baba’ya yalvardı: “Aman bana yardım et!” Laleli Baba,
“O kadar kolay değil, karşılık olarak ne vereceksiniz?” dedi
“Senin bölgende yaptırdığım o camiyi sana hibe edeceğim”
“Yetmez” dedi Laleli…
Baba Sultan Mustafa daha birçok şeyler ekledi, Laleli Hazretleri bir türlü tamam, yeter, demiyordu. En sonunda ağzındaki baklayı çıkardı:
“Ben senin için dua ederim, Allah dilerse bu dertten kurtulursun ama karşılığında saltanatı (padişahlığı-hükümdarlığı) isterim” dedi.
Padişah kem küm etti ama çaresi yoktu. “Tamam” dedi “O da senin olsun.”
Laleli Baba dua etti, sırtını sıvazladı;
“Haydi git Allah’ın izniyle kurtulacaksın” dedi ve gerçekten de bir müddet sonra kurtuldu. Kurtuldu ama saltanat da elden gitmişti.
Şifa bulmanın sevincini, saltanatın elden çıkmış olmasının üzüntüsü gölgeliyordu.
Laleli Baba sultanın haline baktı baktı da dedi ki:
“Bir saltanat ki bir defi hacete değişiliyor, öylesine ucuz bir saltanat bize gerek değil, al yine senin olsun” diyerek, padişahı manen de rahatlattı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi
SON YAZILAR