Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Karayolcuların sohbeti ve Yollar

Karayolcuların sohbeti ve Yollar

Bugün sizlere meslektaşlarla yaptığım sohbetteki bilgiler yanında önem verilmesinde fayda gördüğüm kesikleri de sunmak isterim.
Bazı sohbetler, bilinmeyen yönlerin söz gelişi içinde açıklığa kavuşmasına özen gösterilmese bile yardımcı olur.
Bu bakımdan sizlere de aktarmanın faydalı olabileceği düşüncesi içindeyim.
***
Başkent seyahatimde, 36 yıl hizmet ederken iş vazifesi nedeni ile yıllarca yolunu teptiğim TCK Genel Müdürlüğü’ne de bir ziyaret yapayım dedim.
Bakalım kimler gitmiş kimler kalmış olarak aşinalardan kimse görebilecek mi idim? Yoksa bir yabancı gibi mi kalacaktım.
Bendenizin TCK’da işe başlayışı olan 1959 yılında, Genel müdürlük binası Yenişehir Tuna caddesinde idi. Gittiğimizde bu günlerin var sayımlısı olan ve nerede ise 5 değilse de 4 yıldızlı oteli andıracak misafirhane ve mükemmel yemekhanesi mafiş olduğundan…
Tuna caddesindeki yerlerde bir şeyler atıştırır Ulus civarında ki otellerde kalmış olurduk. Böylece aldığımız harcırah olan 25 liranın kat kat üstünde harcama da kesemizi boşaltırdı.
Şimdileri anlatmaya gerek var mı bilmem. Misafirhanelerde üst düzey bürokratların yanında vekillerimizin bile yakını üniversiteli gençlerimizi ağırlamakla vazifelilere zar zor yer bulunuyor derler. Söyleyenlerin vebali boynuna tabii.
***
TCK Genel Müdürlüğü’ne girişim de öncelikle yıllarca uhdesinde olduğum bölümüne gittim. Odalara şöyle bir göz attığımda bizim aşinalardan kimse takılmadı gözüme.
En iyisi, Mühendisler odasına girip kendimi tanıtayım dedim. İyi de olmuş. Önce “kimi aradınız” diyenlere eski Karayolcu bir arkadaşınız diyerek kendimi tanıtınca…
Sanki yıllar evveli tanışmışız gibi sıcakkanlılıkla ilgilendiler. Çayları içerken eski günlerin anısını anlatmaya öğle paydosu gelince vakit kalmadı.
Ayrılmak isteyince bırakmadılar ve yemeğe davetle sohbeti yemekhanede devam ettirmiş olduk.
***
Bendeniz gazeteciliğimi söylemediğim için bir şeyleri de bu samimiyet içinde öğrenmek istedim.
“Bizim zamanımızda yeni standart devlet yollarını kendi personeli ile gerekli yerlerde çalışılan yol boyu geceleri ışıklandırarak vardiyalı çalışılır, kısa zamanda haylice yol yapılmış olurdu.
Örneğin Konya Ankara yolu 3. ve 4. Bölge Müdürlüğü’nce iki yılda, keza dağlık arazi ve direkt yolu bulunmayan Ankara-İzmir yolu 4. 3. ve 2. Bölge Müdürlükleri’nce 1960 başında başlayıp 1963’de trafiğe açılmış oldu
Tabii ki doğuda da hayli yol yapıldı. Hakkâri-Van yolları elli yıllar içinde tamamlandı.
Bunlar hep Marshall yardımı denilip sözde yardım olan 2. Cihan harbi kalıntılarını bize yükleyip parçalarından haylice sömürdükleri yol makineleri ile olmuştu.
Keza Müteahhitlerin bile o yıllarda giremediği benim kont. ve şefliğinde de bulunduğum Seydişehir-Mortaş olan 23 km.lik yol bile iki yılda Etibank’a teslim edildi.
76’lı yıllardan sonra Karayollarına makine alma yerine ihale yolu ile yapımı ön görülünce.
Yollar müteahhit firmalara verilmeye başladı ama işlemde yavaşladı. Çünkü ödenekler tam verilmiyor, siyaset bulaşıyor karayolcunun halk içine yerleşen itibarı da sarsılıyordu.
Nitekim örnek olarak 1980’de ihale edilip 1982’de biteceği programlanan Seydişehir-Manavgat yolunun Akseki kavşağına kadar ki 52 km. yol, tam 37 yılda tamamlanabildi. Diğer Konya yolarlıda yıllardır sürüncemede…”
“Yok yok “diyerek sözümü kestiler. “Bundan böyle eğer siyasiler yönlendirme yapmazsa gecikmeler olacağını sanmıyoruz.
Bak, Konya-Ereğli-Çakmak, Konya-Afyon, Konya-Aksaray Devlet yolları bölünmüş olarak 2010’da tamamlanacak. Gayretli bir müdürünüz var ödenek artırımı için eşik aşındırmakta. Hâlbuki bu müdürü, siyasetçi, belediyeci ve sendikacılara pek meyil vermediği için yerinden aldılar. Aldılar da ne oldu? Bütün yollar iki yıla yakın bir karış ilerleyemedi. Çünkü ödenekler başka yerlere isteyenlerce alınmalara vesile oldu.
Bütün mesele, masa başı oturmadan ilgilenme yanında, siyasilerin de iş yerine, başka eğilimler için çalışmalar istekler yapmasalar işler rayına oturur. Basınınızın kupürleri gelir. Maalesef basınınız işin aslı üzerine gitmeyip verilen bilgiyi hatta pohpohlayarak aktarıyor.
…. Yolu için “ödenek verildi müjdesi” gibi manşet atan gazetenin haber kısmında ise milletvekilinin “Bu yolun yapımı 1959 bütçesinde yeterli ödenek verilirse gelecek yıl tamamlanacağı…” beyanı yazılı. Manşet ne? Haber ne? Aslında burada “doğabilecek gecikmenin tedbirleri nasıl önlenir?” onu yazmalı idi…”
Sözlerini keserek “haklı olabilirsiniz ama bazı yazarlarımız üzerinde duruyor” diyerek kendimi belirtmeden devamla, diğer yolların durumunu sordum.
Özetle; Belören-Hadim yolu iki aydan Eğitse kısmı tamamlanmış olacak, Hadim-Adiller ve Seydişehir-Manavgat yolunun Tınaztepe kısmı müdürünüzün de gayreti ile verilen ek ödeneklerle tamamlandı. Bu yolun bölünmüş yol olması diğer yolların tamamlanmasından sonra yani 2010’da başlanacak. Keza Konya-Seydişehir arası da. Burada halen kesim kesim bakım çalışması içinde genişletmeler var. Ek ödenek falan verilmedi…”
Vakit gelmiş iş başı yapacaklardı. Kendilerine başarılar deyip ayrılırken.
“Bendeniz de gazeteciyim deyince, hayret edip “aman yazma dediklerimizi” deseler de “zararlı bir şey değil ki çekinmeyin siz…” diyerek vedalaştık.
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR