Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

İmame

İmame

İmame, tesbih tanelerini bir arada tutan ve onların dağılmasını önleyen uzunca olan tesbih başlığına denir. Bunun gibi ümmeti bir arada tutan hilafet makamıdır. Bu makam lağvedildiği için ümmet tesbih taneleri gibi sağa sola saçıldı; bunun sonucu güçsüz ve kimsesiz kaldı. Yeni Zelanda’da meydana gelen mescit katliamı, Filistin ve Myanmar olayı böyledir… 

Bazı okuyucularım yazılarımı değerlendiriyorlar ve görüşlerini yazıyorlar ve biz de bundan memnun oluyoruz; açık olarak isimlerini yazsalar daha iyi olur. Bizden kimseye zarar gelmez; ikili oynamayalım.

Biz, sadece İttihat Terakki Cemiyeti, Jön Türkler ve laik kesim gibi malum kesimlerin milletimizin maddi ve manevi yönden kalkınmasına engel olduklarını dile getirmiyoruz. İster sultan olsun, ister halife olsun, kim olursa olsun yaptıkları yıkımları dile getiriyoruz. 

 Bir okuyucumun dediği gibi 300 seneden beri Batılılaşma hastalığına tutulduk, bunun sonucu, imameyi koparınca tesbih taneleri gibi sağa sola saçıldık. Yeni Zelanda olayı Myanmar ve Filistin meselesi, Suriye, Irak, Afganistan ve Yemen hadisesi günümüzde yaşanmakta ve hepimizi üzmektedir. Neden tesbih taneleri gibi dağınığız, tesbih tanelerini bir arada tutan imame yok.

Sayın okuyucu, bu ülke bizim, hep birlikte çözüm üretip, askeri, ekonomik ve kültürel alanda kalkınmamız gerekir. Bunu başarırsak tesbih taneleri bir imame etrafında toplanır ve o zaman günümüzde olduğu gibi sağa sola saçılıp kuşun, kurdun yemi olmayız.

Günümüzde Türkiye’de ezan-ı Muhammedi’nin okunmasını istemeyen bir kesim olduğu inkâr edilemez. CHP milletvekillerinden biri şöyle diyor: “Bu şehadetleri dinin temeli ezan ebedi benim yurdumun üzerinde inlememeli.” İstiklal harbi hilafeti kurtarmak için yapıldığını ve Mehmetçik bunun için şehit olduğunu biliyor muyuz? Söyleyin Allah aşkına. Bu zihniyetin Bizans zihniyetinden ne farkı vardır? Söyleyin Allah aşkına. Bizim şahıslarla, tüzel kişiliği olanlarla bir meselemiz yok, bu gibi zihniyetlerle vardır.  

Sayın okuyucu gelin karşılarında birlikte duralım. İstanbul Sözleşmesi aile yapımızı derinden yaralamaktadır; bunun kaldırılması için biz köşemizde zaman zaman yazıyoruz. Biz bir tarafı körü kötüne tutmuyoruz ve desteklemiyoruz, yanlış kimden gelirse bu yanlış diyoruz, biz siyasi bir ikbal peşinde değiliz, bundan emin olun. 

Bakın Lozan Barış Antlaşmasını (24 Temmuz 1923)  İngiltere imzalamadı. Dedi ki saltanatı kaldırın, kaldırdık. Yine imzalamadı, hilafet duruyor dedi, hilafeti kaldırdık yine imzalamadı. Siz de biz gibi bir Avrupa ülkesi olacaksınız, bunun için Latin alfabesine geçin dediler öyle imzaladılar. Peşi sıra resmi ideoloji gereği bu milletin değerlerine aykırı inkılaplar gerçekleştirildi ve laiklik kabul edildi. Rusya’nın boğazları ve Doğuda bazı vilayetleri istemesi sonucu NATO’ya girdik. NATO bize dost değil, 15 Temmuz’un arkasında NATO vardır. Bir televizyon kanalında Kenan Evren’in ağzından bizzat duydum, şöyle dedi: “Türkiye’ye şeriat gelirse NATO müdahale eder.” 

Sonuç olarak diyoruz ki, ekonomik, askeri ve kültürel bakımından kalkınıp bir imame etrafında tesbih taneleri gibi dizilip güç birliği yapabilmemiz için aslımıza, kimliğimize dönmemiz gerekir. Buna engel olan başta laiklik ilkesi ve harf inkılabı diyoruz. Harf inkılabı ile bin yıllık birikimlerimizi tarihe gömdük, laiklik ile İslam’ın muamelat kısmını tedavülden kaldırmış olduk. 

Mürailik, münafıklıktan bir toplumu tamamen arındıramayız, İslam güçlendikçe riyakâr ve münafık insanların sayısı artar. Mekke döneminde münafıklar yoktu, Medine döneminde ot biter gibi bitti. Neden? Devletin nimetlerinden faydalanmak için. Kendi özümüze dönüp imame etrafında tesbih daneleri gibi birleşirsek münafıkların, mürailerin zararını def ederiz ve Yeni Zelanda katliamı, Filistin gibi sorunları çözeriz, diye düşünüyoruz. Hoşça kalın. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Sadık Küçükhemek Arşivi
SON YAZILAR