Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

İlkler

İlkler

Hayatımızda bazen altı çizili, bazen fazla önemsemediğimiz, ömrün tabii seyrinde lalettayin oluşlar, hareketler, gidişler gibi gördüğümüz ne çok “ilk” vardır.

Oysa her an yepyeni oluşlarla karşı karşıyayızdır.

İstihaleler, değişimler, biçimler(neydi ne oldu) bu ilk karşılaşmaların türlü tesirleri, sarsıntısı da olabilir.

Ölüm, hastalık, eşya, seneler sonraki buluşma bilişmeler, meslekî irtifa, düşme, “kayıplar” insana varlığa (halden hale geçen) bakışlar, açı değişimleri, şey(?)lerin çoğalması…

İlk aşk mı; dünya aşkı katlar, hep ezip geçer mi; anne göğsüne sarılış ilk heveslerden mi, sırtını babaya (ataya) ilk dayayış, çocukluk sergüzeşti, ömrün tüm hikâyesi aslında bizim biricikliğimiz, ilkimiz mi?

İlk kelimeler, iletişim denemeleri, okumalar, yazma hamleleri…

Şahsî dağımız, Ayyımızda ilk adımlar, (göksel) çıkışlar.

İlkler her zaman tatlı duygular izlenimler uyandırmıyor. Hadise sil(si)leleri yeni önde gelenleri doğuruyor ve tadından(!) yenmiyor.

Tesadüfler, vartalar, engeller, engebeler, yürüyüş sapaklarıyla, belki gizli uyuşturucularla görüşler değişiyor, bu da bir “ilk”.

Keşke” dediğimiz başlangıçlar (bilmeseydim, görmeseydim) yanılgılı ilkler, ilk ödediğimiz bedeller.

Arzın merkezine seyahat ( Esasında Merkez daima biz miyiz), ilk arıza, ilk günah…

İlkeli yaşantıların ilkleri…

Sündürüp, pörsütüp, görmezden geleceğimiz, çöpe atacağımız, yenilenip duran ilk kanunlarımız(!)

Bilmediğimiz, gizemli Ben’lerle ilk tanışmaların şaşkınlığı; yeni kişilik tezahürleri(hangisi daha Ben?) d(ev) aynasındaki tuhaf yabancılar ( Bu da kim? )

İlk kuyu, ilk kaçış(ne’den?) aldanışlar…

İlk inşa, eylem, dokunuşlar.

Yar(a)lar, şefkat sevgi esintileri, Fatıma eli, sarışlar (Meryem, meltem, Merhem)…

İlk heyecanlar, unutuşlar, bıkkınlıklar, evhamlar; sebebini hatırlamadığımız, belki de kaçıncı(hayal) hayat kırıkları, boyayışlar…

İlkler bazen de tekerrürlerin akıldan kalkması; kendinin başkalarının tecrübelerini bellekte tutmamak ve sürekli ilkmiş gibi bir yaşama alışkanlığı olarak tekrarlamak.

Aynı hatalar, benzer yanılgılar, düşüşler, hep ilk gibi.

Bazen sayısız olay karşılaşma, geçmiş, hatıralar arasından, bir kısmı öne çıkar, tarihe başka herhangi bir şarta unsura bakmaksızın, o sizin için ilk gibidir. Tabulaştırır, çerçeveletir, başköşeye asarız.

Hayat dilimleri, eski zaman ilkleri…

İnsana mahsus ilkler işte. Hayvanların ki nasıldır bilmem.

Kiminde bütün ömrü, ilklerin büyüsü ve zehri sarar.

Hayatta kaybetmeler çoğalır ve yeni ilklerin, yeşermelerin, hasreti başlar. Ne zamana kadar?

Ruhlar âlemi ayrı fasıl, asıl dünyaya geliş bir ilk.

Doğum gibi, ölüm de bir ilk.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR