Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

İçim Acıyor

İçim Acıyor

İçim acıyor. “Türk” olmaktan dolayı özür dileyenleri görünce… Onu İblislikle, hainlikle, yeryüzünün bütün kötü sıfatlarıyla birleştirenleri, müstahak görenleri bilince.
İçim acıyor. Tüm müktesebatı, ruhu ve insaniyetiyle, bütün güruhu nallı takımıyla Amerikan şakşakçılığına, pabuç yalayıcılığına soyunan kırıtık horoz sürülerini seyredince.. namlı iskele babalarını, “Avrupa ardına” yapışmış şamatacı tozların içyüzünü keşfedince…
Aklım buz kesiyor görünce.. Türklüğe karşı çıkarken, Ermeni yağcılığından şirazesini, abd yalakalığından endazesini şaşırmış kalem ehlini…
Kendi milletine kinli, irin kusan; yaşça mezara yakın ama akil baliğ olmamış “küfür milletinin sevenlerini”, aydın geçinen hırtapoz görkemli şahsiyetleri…
Ermeni hempalığıyla, Hz. Peygamber’in Müslümanlığını mezcedenleri, muhtemel tepkilere karşı dinden çıkaran tehditlerini.. Yetmedi, Mefisto’dan ucuz icazet talep edenleri….
Değişim/Dönüşüm/Evrim topaçlarını..George’nin papuçlarını öpenleri…daha olmadı gene “çevrilip” menşei meşrebi şeddeli gerçeği hiçe sayıp, Obama’nın “ayak yoluna” gül döşeyenleri…İslâm’ın izzetini, ecdadî vakarı yerlere serenleri..
“Zaten üç kuruşluk kellesini veren, adı değmez şehit ölülerine” yönetimlerince verilen itibarî değeri, fildişi kulelerdeki mâsiyeti.. bu toprağın ruhunu emperyalist sömürgenlere, dünyanın kanını emen kemirgenlere armağan edenleri, sıfırın şanını düşürenleri…
İçim acıyor görünce inan…güzelliğin içine edenleri…Bizi izsiz, namsız ve nişansız, kabile haline getirmek isteyen dürzileri…
Kentsel/ruhsal dönüşümleri; ismi cismi kaldırılıp yok edilen şahane mahalleleri, sayılaştırılıp numaralandırılan sokakları/insanları ve hayalsiz hafızasız fikirsiz kafaları…
Ermeni temsilinden değil; Haçlılardan, Müslümanlara hunharca savaş açanlardan, İslâm varlığını yeryüzünden silmeye ahd etmişlerden; baştan ayağa gayz, som nefret kesilmiş denilerden, bir mankurt neşesiyle rezilce mesudâne özür dileyenleri…
Bu Âleme zulmedenler, Azerbaycan’da, Doğu Türkistan’da, Bosna’da, Irakta, Filistin’de, Afganistan’da şerrin adresi belliyken, memleket parçalanma eşiğindeyken daha hâlâ milletiyle uğraşanları.. Ermeni hamisi, yabancı havarisi kesilenleri, kurmalı çalgılı pilli kopilleri… Ermenileri savunacağız diye, Osmanlıyı kaybedenleri…
Ben anlamam… İngilizleri idaresini, memleketinden çok seven gençleri; en ufak fırsatta kapağı Avrupa’ya atan yaldızları, bando mızıka takımlarını, sallabaş ervahını, mülevvesleri…
Milliyetçiliğe tepki duyarken Bush’dan izinsiz öksürmeyenleri, Ortadoğu’da yapılanlar malumken, “eş(l)iğe” baş koyanları…
Özgürlüğü sadece ve sadece dinine, milletine hakaret, sövme telâkki edenleri. Mukabil düşünceleri, “faşistlik, ırkçılık, dincilik, şeriatçılık” olarak damgalayan iflah olmaz eçhelleri, herif geçinen sümsük düdükleri… yüreğinin gizli nüfusunda, cemaziyülevvelinden “yedi kat zenne” yazan Batı(rma)cı şakırdak leventleri bülentleri…
Görünce içim acıyor. Küçük bir tepkiyi, şehit analarına, o şerefli ataların torunu olmakla bir nebze övünenlere çok görenleri; anasından doğduğuna bin pişman edenleri… Ama ecnebi kuyruğu, emireri olmayı şeref ittihaz edenleri. Bush’giller, ketenpereciler, kılkuyruklar familyasını, idareci körpe cücükleri…
Elimde değil, görünce içim acıyor inan; Tanzimat sonrasının söz dinlemez veletlerini… Erol Güngör diyor ki:
“Avrupalının nefretinden kurtulmak için, üstün olan taraflarımızı, yâni milletimizin tarihini reddettiler. Mesela İçtihad dergisinde çıkan makaleler Avrupa’nın merhametini kazanmak için yazılmış dilekçe gibidir: ‘Babamız sadece size değil, bize de çok eziyet etti. Ama şimdi biz onu elbirliğiyle öldürdük ve sizi kendimize baba yaptık. Ne isterseniz yapmaya hazırız, yeter ki bizi evlatlığa kabul edin”
Evlatlığa kabul edin, daha olmazsa nişanlanırız; hiç değilse “Flamingo AB Yolu’nda” flört ederiz, söz-iş keseriz, simit yiyip -şükürler olsun- gezer eğleniriz…
Hiç merak buyurmayınız Sirler, Mistırlar, Lordlar, Beyler… siz görmek istemeseniz, bendeliğe ant içseniz de..
Yakında “Yeni efendilerinizin” asıl yüzleri ortaya çıkar ve “onurlu soylu gövdenize” bir asalet madalyası takarlar. Böylece yürür sürünür..geçinir gidersiniz işte!
*(Din Ve Toplum Karşısında Cemil Meriç, Kemalettin Taş,sh128)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR