Recep Çınar

Recep Çınar

Hayalleri gül olanın, gerçekleri diken olur!

Hayalleri gül olanın, gerçekleri diken olur!

Hayalleri gül olanın, gerçekleri diken olur!

Bazı dostlar, “Bahattin’i neden sevmiyorsun?”dan yola çıkarak,  inceden inceye gaz vermeye ya da kendi gazlarını boşaltmaya çalışırlar…
Bazen salağa yatarım, çoğu zaman da duymazdan gelirim…
Doğrudur…
Bahattin’den Konya ve Konyaspor’a “ihanet” ettiği için hoşlanmıyorum…
Ve söylediklerini inkar ettiği için de…
“Doğduğu, doyduğu, apoletlendiği” bu şehirden “öç” alan bir insandan hoşlanmam mümkün değil…
Hoşlananlarda umurumda değil…
Keşke övgüler düzebileceğimiz işlere imza atabilseydi…
Mesele şu; Marifetli bir adam mıdır ki,  iltifatlandıralım…
Hoş, etrafında yeterince yalakası var…
“Nokta” kadar çıkarlarına “virgül” gibi eğilenlerin de Bahattin’den geri kalır tarafları yok…
Konyaspor’un geldiği bu noktada “yalaka”ların, “kanı on para etmeyenler”in de ucundan kıyısından katkısı var…
Hayallerini süslediler püslediler, gülle çiçekle sattılar…
Ama, ne acıdır ki, gerçekler diken olarak döndü kendilerine…
Bahattin Karapınar ne demişti göreve geldiği iki dönemde de hatırlayalım…
“İlk işimiz borcumuzu en aşağılara çekmek, kulübün önünü açmak olacak”…
Olmadı…
Olmadığı gibi de, borç ikiye katlandı hazret sayesinde…
Konyaspor tarihinin en kötü dönemini geçirdi, geçiriyor, geçirecek…
Otobüsün bağlanmasını geçtik, Miloş’un 2. taksitinin yatırılmaması, bu kulübün geleceğini karartmak değil de, ne?
Bunun en büyük müsebbibi de kendisi…
Ben değil…
Konyaspor’un onurunu ayaklar altına alan, Konyaspor’u küçülten, Konyaspor’un geleceğine ipotek koyan, velhasıl Konyalıyı Konyaspor’dan uzaklaştıran  Bahattin Karapınar’ı acaba tarih nasıl hatırlayacak?
Merak etmiyorum, çünkü iyi hatırlanmayacak ve Konyaspor tarihinde kara bir leke olarak kalacak…
Sormakta fayda var…
Bunca yaptığı olumsuz işlerden sonra, hiç vicdan muhasebesi yapıyor mu ya da akşam başını yastığa koyduğunda rahat uyuyor mu?
Bilemem…
Çünkü, gece pekmez içenin sırrını Mevla bilirmiş…
Dolayısıyla bu konuda yorum yapmam, yapamam…
Kongre kararı alması da işe yaramayacak bu saatten sonra…
Çünkü bıraktığı “enkaz” kolay kolay temizlenecek gibi değil…
Dolayısıyla Konyaspor’u sıkıntılı bir süreç bekliyor…
Konyaspor bu haliyle ateş topu ve kimin kucağına düşerse yakıp yıkacaktır…
Kimse de böyle bir Konyaspor riskine girmez, girmeyecektir…
O zaman ne mi olacak?
Adres belli…
Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek…
Sayın Başkanın “bana ne” deme şansı veya  öyle bir tasarrufu yok…
Sokaktaki insanlar konuşuyorlar…
Hem de zehir zemberek cümleler kuruyorlar…
Konyaspor buharlaşırken, 38 bin kişilik stadyum yapmanın, insanların gazını almaktan başka bir şey olmadığının altını çiziyorlar…
İnsanların düşüncesidir saygı duyarım, ama katılmam…
Çünkü, bu şehrin saygı duyulabilecek, modern, albenisi olan bir stada ihtiyacı olduğu bir gerçek…
Konyaspor bugün kötü günler geçirebilir, ama yarın adam gibi insanlar, adam gibi yöneticiler, adam gibi başkanlar çıkar, Konyaspor’da eski başarılı günlerine dönebilir…
Dönmemesi için bir sebep yok…
Yeter ki, fikri dolu yöneticiler gelsin göreve…
İki tane koyunu güdemeyen, işine muktedir olamayan insanlarla, bu işin savsakladığını gördük…
“Bahattin’i neden sevmiyorsun” diyenlere seslenmek istiyorum…
Bizlere bu köşeleri “şak-şak”çılık ya da “pembe mektup” yazalım diye vermiyorlar… İnandığımızı, bildiğimizi ve doğruları yazalım diye buradayız…
Katılan katılır, katılmayan da Konyaspor’u kevgire çeviren Bahattin’in davulunu çalar…
Bırakın Bahattin’i, öz evladım Konya’yı ilgilendiren, Konyaspor’u ilgilendiren bir konumda olsa,  insanların gözlerinin içine baka baka hayal satarsa eleştiririm…
Bahattin  Konyaspor kulüp başkanı değil mi?
Hele de eleştirilmesi ya da övgüler düzülmesi gereken bir yerin merkezindeyse…
Tabi ki eleştirilecek…
Susmalı mıyım?
Asla…
Bir kısım arkadaşlarla ayrıştığım doğrudur…
Ben olabilecekleri önceden fark ediyor, bunu da insanlarla paylaşıyorum, onlar ise olduktan sonra…
Bahattin’in  Konyaspor’a verdiği zararı, Konyaspor’u rezil edişini, Konyaspor’un geleceğine ipotek koymasını ve buna benzer ipe sapa gelmez işlerini yazmayacağım da, arkadaşın yaş gününü veya evlilik yıldönümünü mü yazacağım?
Ya da…
Neyse…
Özele girmeyelim…
Allah onun yardımcısı olsun…
Ne diyebilirim ki.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi
SON YAZILAR