Ecdadımız Müslüman olmadan önce birçok dinlere girmiş ve çıkmıştır. İşte Ergenekon, ecdadımızın çeşitli dinlere girip çıktığı ve Müslüman olmadan önceki Şamanizm dininin ortaya koyduğu zihniyete denir. Dolayısıyla bu zihniyet, söz sahibi olduğu müddetçe Türkiye’de ve Türkî Cumhuriyetleri’nde darbelerin ve darbe teşebbüslerinin önü kesilmez. Malumunuz; Ergenekoncuların Azerbaycan’da da darbe teşebbüsünde bulunduğu Ergenekon iddianamesinde yer almaktadır.

Türkiye’de anayasal düzen, Ergenekon zihniyeti üzerine bina edilmiştir. Dolayısıyla devletin bütün kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri Ergenekon için vardır. Yani onların görevleri, Ergenekon zihniyetini beslemek ve büyütmektir. Bu durumda sağduyu sahibi hükümetlerin sadece ekonomi ile yatıp ekonomi ile kalkmaları Türkiye’de ve Türkî Cumhuriyetleri’nde darbelerin ve darbe teşebbüslerinin önünü alamaz.

Mesela Demokrat Parti hükümeti zamanında ekonomide büyüme söz konusudur. Bu büyüme Başvekil Adnan Menderes’in ve arkadaşlarının idamını önleyebildi mi?

Bu konuda şöyle denmektedir: “Adnan Menderes'in 10 yıllık Başvekillik döneminde Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hâsılası yılda ortalama %9 oranında büyüdü. Bu yıllık ortalama kalkınma hızına TC ilk defa ulaşıyordu ve şimdiye kadar da bir daha hiçbir on-yıllık dönemde bu ortalama kalkınma hızına ulaşamadı. 1957 seçimlerinden sonra İstanbul'da imar çalışmalarına ağırlık verdi ve Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi ve Edirne Asfaltı (şimdiki E–5 otoyolu) yollarını açtı…”(1).

Bu sebeple AK Parti hükümetinin, ekonominin yanında yürürlükte olan anayasal düzenin değiştirilmesi için yani AB standartlarına uygun hale getirilmesi için şimdiden kolları sıvaması gerekir. İş işten geçtikten sonra dizleri dövmenin bir anlamı kalmaz.

Siz ekonomiyi düzlüğe çıkartırsınız, “miras yedi” Ergenekon darbe yapar; hazineyi bitirir. Tekrar hükümetler gelir, hazineyi doldurmağa çalışır, Ergenekon tekrar gelir. Türkiye’de kısır döngü bu şekilde devam edip gitmektedir. Bunun sıkıntısını halk çekmektedir. Ergenekon’a bir şey olmaz.

Türkiye şu anda ekonomik yönden güçlüdür. Ergenekon’un tam darbe yapacağı zaman; miras yedinin iştahı kabarmıştır. AKP’yi ve Gülen cemaatini bitirme teşebbüsü işin kılıfıdır.

“İrtica İle Mücadele Eylem Planları”nı, 1936 Beyannamesi’ni, Trakya Olayları’nı, Varlık Vergisi’ni, 6–7 Eylül Olayları’nı, 1964–65 İşlemleri gibi uygulamaları bu yönde değerlendirilmesi gerekir.

Birlikte yaşamak herkesin arzu ettiği bir şeydir. Etnik farklılık, kültür farklılıkları bir milletin zenginliğine işarettir. Osmanlı devleti şemsiyesi altında çeşitli ırklara ve çeşitli dinlere mensup insanlar bir arada tarih boyunca yaşamıştır. Zimmîler dini problemlerle karşılaşmamıştır.

Tanzimat’tan beri ise, eski Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan’ın Bürüksel’ de ifade ettiği gibi, Türkiye’de çoğunluk olan Müslümanlar da gayrimüslimler de dini problemler yaşamaktadır. Din ve vicdan hürriyeti kısıtlıdır.

Yakup kadri Karaosmanoğlu şöyle diyor: “İrtica fikri son zamanlarda vatan ihaneti ile karışmış bir histir. Esasen her kör taassubun neticesi bir cinayet değil midir? Böyle bir taassuba müptela olanlar doğrudan doğruya düşman istilasını ve düşman hâkimiyetini asri ve münevver bir zümrenin tesis edeceği idareye bin kere tercih ederler. Bu biz de henüz tetkik edilmemiş marazi bir haleti ruhiyedir” (2).

Yakup Kadri’nin, “asri ve münevver zümre” dediği Ergenekon’dur. “Düşman istilasını ve düşman hâkimiyetini asri ve münevver bir zümrenin tesis edeceği idareye bin kere tercih ederler.” Ne demek? Müslümanlar Asr-ı Saadet’ten beri “İ’lay-ı Kelimetullah” için savaşmıştır. Kurtuluş savaşını da hilafeti kurtarmak için yapmıştır.

Mehmet Akif Ersoy şöyle diyor:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,

Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

Bu beyit Müslümanların tabiatının bir tercümanıdır. Bu gerçek karşısında Ergenekon’un halet- ruh iye’sinin hangi noktada olduğunu düşünün.

Pazartesi Ergenekon’un İslam’a ve Müslüman’lara bakışı ile ilgili bir bühtanını daha açıklayacağım.

Kaynaklar

1- http://www.uyurgezer.net/adnan-menderes-kimdir-biyografisi