Halim Selvi

Halim Selvi

Bedava sofuluk kolay!

Bedava sofuluk kolay!

Bedava sofuluk kolay!

 

Cemaatten yaşlı olan daha gencine camiden dönerken sesleniyordu: -Dün neredeydin gözükmedin hiç? Genç olan: -Dernekte idim. Bazı arkadaşlarla buluştuk. Bazı paylaşmamız gereken üç aylar mesajları vardı onları yaptık, şu kadar cüz vardı onları dağıttık. Yaşlı amca sözü ağzından aldı: -Bedava sofuluğu herkes başarır! Verebilmek bile bir lütuftur, herkese nasip olmaz. İş vermeye, paraya, paylaşmaya gelince ben o zaman göreyim. Cenabı Allah namaz kılın diyor, hemen akabinde zekâtı da verin diyor. Bedenen, malen fedakârlık yapmalıdır Müslüman. Yaşlı amca biraz duraksadı, konuşmasına nefes alarak devam etti: -Bedava Müslümanlık tad vermez; İmanın tadınını almak gerek. Genç olan hiç cevap vermeden, yaşlı amcanın koluna girdi. Uzun uzun ufka bakarak, karlı yoldan ilerlediler.

Her ekonomist biliyor ki; dünyada aç ve yoksul insanların bulunması kaynak eksikliği sebebiyle değil, mevcut zenginliğin ve fırsatların adil bir şekilde dağıtılmaması sebebiyledir. Küresel adaletsizliğin bu denli rahatsız edici boyutlarda olması ve servetin bu kadar adaletsiz paylaşımı ne acı. Beraberinde açlık, yoksulluk, çatışmalar, göçler, savaşlar…

Asıl Müslümanlık moda, lüks ve şatafat içinde yaşamamak; kardeşin, komşun aç iken tok yatmamaktır. Helalinden kazanmak, kazandırmaya çalışmak ve helalinden yemek, yedirmektir. Malını, elindeki imkânlarını asgari geçim imkânlarıyla boğuşan fakir, miskin din kardeşinle paylaşmaktır. İslam tat alınarak, yapılan salih amellerden haz alınarak yaşanması gereken bir din. ‘İmanın tadını almak’ ifadesi, ibadetlerden lezzet ve haz almaktır.  Ruhların da doyması gerekir. Razı olmak, rıza göstermek ve razı edebilmek…

Enes ibn-i Mâlik radıyallahu anh’ten rivayet edildiğine göre  Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu: “Üç  özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını alır:  (1)Allah ve Resul’ünün kendisine her şeyden daha sevimli olması. (2)Birisini sadece Allah için sevmesi veya buğz etmesi (kızması).(3) Küfürden kurtulduktan sonra, küfre dönmekten ateşe atılacakmışçasına hoşlanmaması.” (Buhari- Müslim)

İnsan kendisiyle yüzleşmeli; kendi kalbini temizlemeli ve rabbini bu arınmış kalbe almalı. Artık Allah bir kalbe imanı vermişse o kalpte ilah ve ilaha ait olan her ne varsa onun sevgisi vardır. Allah ve Resulünün sevgisi, kitaba meleklere ve ahirete iman vardır. Allah korkusu bu sevginin bu imanın gereğidir. Artık bir inanış gerçekleşmişse bunun gereğini yapmak, bu inancı fiiliyata dökmek gerekir. Bu durumda teslim olduklarında mevcuttur. Her dinin kuralları vardır. İslam dininin de pratiğe aktarılmak üzere kuralları vardır. Kitap ve sünnet ışığın olmalı, okumalı, uymalı ve uygulamalısın… Dışardan bir takım kuruntular, sembol yaşantılar ve bidatlerle değil!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah’ı Rab, İslam’ı din, Hz. Muhammed’i de resûl olarak bilen kişi imanın tadını almıştır.” (Müslim)

Ne güzel bir dine sahibiz; mazlum ve mahrumların derdine çözüm olabilmeyi teşvik eden. Dünya insanlarının, nüfusunun azalmasını ve mazlumların sürülmesini, yok edilmesini değil. Dini zorlaştırmayalım. Sahip olduğumuz İslam dini bizi cennete götürür; başka bir din değil. “…Bugün, sizin için dininizi kemale erdirdim/ikmal ettim ve sizin üzerinize nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslam'ı seçtim…” (Maide suresi 3. Ayet)

Allah bizleri lütfuyla öyle nimetler versin ki her daim alan değil, ‘veren el’ olabilelim. Veren el olmayı teşvik eden bir hikâye ile yazıyı sonlandıralım.

Hikâyeye göre adamın biri kuyuya düşmüş, tek başına çırpınıyor ama çıkamıyormuş. En sonunda yoldan geçenlere sesini duyurmuş, yardıma gelenler “Ver elini, ver elini” dese de adamda hareket yok, kuyuda bekliyormuş. Kimse anlam verememiş duruma. Nihayet kuyudaki adamı tanıyan biri gelmiş, “Al elimi, tut elimi” diye seslenmiş, adam elini uzatmış ve kuyudan ancak öyle kurtulmuş.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halim Selvi Arşivi
SON YAZILAR